"İşimi geri istiyorum" talebiyle 177 gündür açlık grevinde olan tutuklu eğitimci Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’nın aile ve sevenleri kendilerine bayram gelmediğini söylüyor. 30’dan fazla kilo veren ve sağlıklarının kötüleşmesinden dolayı acı çektiği belirtilen iki akademisyenin talepleri için 102 gündür açlık grevinde olan Esra Özakça, “Esas bayramı yapalım isterdik” dedi. Semih Özakça'nın kulaklarında sürekli uğultu hissettiği; Nuriye Gülmen'in avukatını yatakta karşılayabildiği aktarıldı.
Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça'nın KHK ile ihraç edildikleri işlerine dönebilmek için başlattıkları açlık grevinde 178. güne girildi. Nuriye Gülmen, avukatıyla yatakta görüşebildiği ve salık problemlerinin arttığı kaydedildi. Semih Özakça'nın da kulaklarında sürekli uğuştu hissetmeye başladığı, oturup kalkarken acı çektiği ve 30'dan fazla kilo vererek 57 kiloya düştüğü aktarıldı.
Cumhuriyet'ten Şeyma Paşayiğit'in haberi şöyle:
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde görevli akademisyen Nuriye Gülmen’in, açığa alınmasıyla birlikte 9 Kasım 2016’da “İşimi geri istiyorum” eylemini başlatmasının üzerinden 298 gün geçti. Mardin Mazıdağ’da sınıf öğretmenliği yaparken ihraç edilen Semih Özakça ile eşi Esra Özakça, 2000 yılında “Hayata dönüş operasyonu” ile kolu koparılan sosyolog Veli Saçılık ve Ankara’da sosyal bilgiler öğretmenliği yaparken ihraç edilmesiyle okulu önündeki yaptığı eylemi Yüksel Caddesi’ne taşıyan Acun Karadağ, “İşimi geri istiyorum” eylemini büyütmeye devam etti.
Gülmen ile Özakça, “İşimi geri istiyorum” eyleminin 120. gününde seslerini daha çok duyurmak amacıyla açlık grevine başladı. Açlık grevinin 75. gününde tutuklanmak üzere kapıları kırılarak evlerine baskın yapıldı. Savcının “Ölümden çıkarınız nedir” sorularıyla karşılaşan Gülmen ile Özakça’ya destek için eylem yeri olan Yüksel Caddesi’ne gitmek isteyenler engellendi. İnsan Hakları Anıtı’nı abluka altına alan polis bariyerleri de geçen 100 günün ardından hâlâ kalkmadı.
İki direnişçinin tutuklanmasını protesto etmek ve taleplerinin karşılanması için açlık grevine giren Esra Özakça’nın grevi de 102. güne ulaştı. Gülmen ile Özakça’nın tutuklanmasının ardından avukatlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yaptı ancak AİHM, günler sonra hayati bir tehlike görmeyerek skandal bir ret kararına imza attı. Zorla ve tek başlarına Sincan Cezaevi Kampus Hastanesi’nde tutulan Gülmen ile Özakça için başkentte eylem yapmak isteyenler, polis müdahalesine maruz kaldı ve “Nuriye ve Semih” demek yasaklı hale geldi.
6 Mart’ta başlattığı İstanbul Cevahir AVM önündeki “İşimi geri istiyorum” eylemini 1 Haziran’da Yüksel Caddesi’ne taşıyan Nazife Onay, hakkında verilen ev hapsi kararını tanımadı ve tutuklandı. Önceki gün ise yine hakkında ev hapsi kararı olan Nazan Bozkurt, bu kararı tanımayarak Milli Eğitim Bakanlığı önünde eylem yaparken gözaltına alındı. Gülmen ile Özakça’nın açlık grevleri 178. gününe ulaştı. Direnişçiler ve destekçileri, 14 Eylül’de Ankara Adliyesi’nde görülecek dava için çağrı yapmaya başladı.
Hakkında ev hapsi kararı olup henüz elektronik kelepçe takılmayan ve 102 gündür açlık grevini sürdüren Esra Özakça, bu süreçte 10 kilo vererek 47 kiloya düştü. Esra Özakça, kendisinin kas ağrıları ve kulak çınlaması gibi sağlık sıkıntıları çektiğini ve uyuyamadığını aktararak, eşinin sağlık durumu hakkında bilgi verdi. Geçen pazartesi günü (28 Ağustos 2017) Sincan Cezaevi Kampus Hastenesi’ne giden Özakça, eşi Semih’in yüzünün çöktüğünü, kulaklarında sürekli uğultu hissettiğini aktararak 30’dan fazla kilo kaybıyla 57 kiloya düştüğünü söyledi.
Bu bayramın da bayram gibi geçmeyeceğini belirten Özakça, “Nuriye ve Semih’i sevenler bu bayramda da bayram yapamayacaklar. Bir an önce talepleri kabul edilsin ve açlık grevi sona ersin isterdik. Esas bayramı yapalım isterdik” diye konuştu.
AKP Antalya milletvekili Hüseyin Samani’nin kızı Betül Samani Gökay’ın yeni KHK ile göreve iade edildiğini anımsatan Özakça, “1 ayda bu yanlışlık anlaşılıyorsa, dertlerini aylardır anlatmaya çalışanların dertleri de anlaşılır. Özrü kabahatinden büyük. ‘Kızım çalışmayacak, sadece itibarı için’ diyor. Peki bizim itibarımız ne olacak” diyerek tepki gösterdi.
“Birlikte açlığı ve adaletsizliği paylaşıyoruz” dedikten sonra bir aylık destek açlık grevine giren ve Nuriye Gülmen’in son görüşüne giden avukat Engin Gökoğlu, “Nuriye ile normalde masada görüşüyorduk ama bu sefer yatakta karşıladı bizi. Sağlık problemleri artmış ama morali iyiydi” ifadelerini kullandı.
Gülmen’in oturup kalkarken acı çektiğini belirten Gökoğlu, 14 Eylül’de tüm aydın, sanatçı, milletvekillerinin ses olmaya çağırdığını söyledi. Gökoğlu, Gülmen’in “Orada asıl yargılananlar bizi buraya getirenlerdir. Orada asıl suçlu olanlar bu adaletsizliğe sebep olanlardır” dediğini de aktardı.
Açlık grevi yapan eylemciler, 1991 tarihli Malta Bildirgesi’nde “Zihinsel olarak ehliyetli, açlık grevine kendi iradesiyle karar vermiş, bu nedenle belirli bir zaman için yiyecek ve/veya sıvı almayı reddeden kişi” olarak tanımlanıyor.
Belirli bir olayı, tutumu, davranışı protesto etmek için çeşitli istekleri kabul ettirmek ya da savunulan görüşlere salt ilgi çekmek amacıyla uygulanan ve greve katılanların yemek yemeyerek kendilerini aç bırakmaları esasına dayanan bir yöntem olarak bilinen açlık grevlerinde, günde 1 veya 1 buçuk litre su, 4 çorba kaşığı şeker, 2 çay kaşığı tuz, 1 çay kaşığı karbonat ve 100-500 miligram arası B1 vitamini alınıyor. Kişinin beslenmeyi tamamen reddettiği ve açlık grevinin son şekli olarak tanımlanan ölümle sonuçlanan ölüm oruçlarında ise gıda alımı tamamen duruyor.
Kişinin vücut direncine göre değişim gösteren bu eylemlerde Wernicke Korsakoff olarak bilenen kalıcı hafıza kaybı görüldüğü de kaydediliyor. İşe geri dönme talepleri karşılandığı takdirde açlık grevini bırakacaklarını defalarca tekrarlayan Gülmen ile Özakça ise su, sıcak su, tuz, şeker, B1 vitamini, bitki çayı ve limonata alıyor.