15 Temmuz darbe teşebbüsünde Astsubay Ömer Halisdemir'i şehit eden sanıklar ilk kez bugün hâkim karşısında. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen toplam 18 sanıklı davanın duruşma savcılığını ise ilk kez Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman. Astsubay Ömer Halisdemir'in de şehit edildiği Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 18 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması tamamlandı. Mahkeme yarın devam edecek.
Mahkeme heyetine ilk savunmayı darbe girişimi gecesi Tuğgenerel Semih Terzi'nin yanında Özel Kuvvetler Komutanlığı'na giden Astsubay Ali Güreli yaptı. Güreli, Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksallı'nın, şehit edilen Ömer Halisdemir'i alnından öperek "Zekai Aksakallı, 'darbeci haini vuran kahraman aslanım' diyerek, yerde vurulmuş halde yatan Ömer Halisdemir'i öptü" dedi.
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, sanıkların ifadelerinin alınmasına devam ediliyor. Duruşma savcılığında, ilk kez Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman de yer aldı.
Ali Güreli, ifadesinde, 13 Temmuz'u 14 Temmuz'a bağlayan gece İskenderun'da görevli olduklarını belirterek, sonrasında Diyarbakır'a gittiklerini kaydetti. Diyarbakır'da odada dinlenirken, akşam saatlerinde "malzemelerinizi alın, Ankara'ya gidilecek" denildiğini anlatan Güreli, Binbaşı Fatih Şahin'in kendisinden, uçakları yönlendirmede kullanılan cihazların da alınmasını istediğini aktardı.
Haberlerde, "Ankara'da uçakların alçak uçuş yaptığını, İstanbul'da köprülerin kapatıldığını" duyduğunu belirten Güreli, Ankara'ya TBMM'yi korumaya gittiklerini düşündüğünü söyledi. Güreli, Ankara'ya gitmek için bindiği Casa uçağında Semih Terzi'yi gördüğünü kaydederek, uçağın Etimesgut'ta Özel Hava Alay Komutanlığı'na iniş yaptığını, sonrasında hazır bulunan iki helikopterle Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığına geçtiklerini anlattı.
Özel Kuvvetler Komutanlığına geldikleri sırada bir çatışmanın çıktığını belirten Güreli, "Ben, Terzi'nin 15-20 metre gerisinden yürüyordum. Çatışma çıktı, kendimi yere attım. Kim, kime ateş etti görmedim." dedi.
Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu'nun "Casa tipi uçağa bindiğinizde Semih Terzi'nin, uçak teknisyeninden kulaklık isteyerek, birileriyle görüştüğü belirtiliyor. Kimle görüşmüş olabilir?" sorusuna, Güreli, "Bunu bilmemiz mümkün değil." yanıtını verdi. FETÖ/PDY ile bir ilişkisinin olup olmadığının sorulduğu Güreli, "FETÖ/ PDY üyeliği gibi bir şeyim yok. Bunlarla en ufaktan, yakından alakam yok. Ben böyle bir şey olduğunu bile bilmiyorum, böyle bir yapıdan haberim yoktu. Ben gündemi takip etmiyordum." karşılığını verdi.
Güreli, "FETÖ tarafından sana yaklaşan hiç mi kimse olmadı?" sorusu üzerine, "Jandarma astsubaylığına başvurdum, üniversite sınavına girdim, sınavla kazandım. Bunlarla alakam olmadı. Cemaat okulları falan derlerdi alakadar olmazdım." dedi. "15 Temmuz'u kim yapmış olabilir? sorusuna, Güreli, "İçimizde oluşan hainler" yanıtını verdi.
Mahkeme Başkanı Ademoğlu'nun, "Milletin namusunu korumak için verilen silahlar millete döndü, sen bunun farkında değil misin?" sorusuna, Güreli, "Öyle oldu." yanıtını verdi. Güreli'nin avukatı Ercan Soylu da Terzi'nin emir astsubayının bilmediği bir şeyi, müvekkilinin bilmesinin mümkün olmadığını iddia etti.
Yargılanan şüphelilerin, toplumda terörist gibi görülmesinin doğru olmadığını savunan Soylu, "Ömer Halisdemir gerçek bir kahraman, emir komutanın gereğini yapmıştır. Belki de Zekai Aksakallı Paşa darbeci. Ömer Halisdemir bunu idrak edebilir mi? Edemez. Emir komuta işte bu. O yüzden hepimiz Ömer Halisdemir'i alkışlıyoruz. Kalkıp da 'Niye emir komutaya uydunuz.' demek benim açımdan samimi gelmiyor." ifadesini kullandı.
Semih Terzi öldükten sonra Özel Kuvvetler Komutanlığı'na giden ekibin Albay Ümit Bak'ın emrine girmediğini savunan Soylu, müvekkilinin darbeyle cemaatle ilişkisinin olmadığını ileri sürdü.
Soylu, "Müvekkilim sadece Ömer Halisdemir gibi görevini yerine getirmiştir. Emir komuta içerisinde görevini ifa etmiştir. İhraç edildikten sonra bile 'Görevime dönmem, Suriye'de arkadaşlarımın yanında olmam gerekiyor.' demiştir. Darbeyle alakası yoktur." diye konuştu.
Sanık avukatlarından Basri Aydın'ın, "Zekai Aksakallı Paşanın, darbe gecesi Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda birini öpüp tebrik ettiği söyleniyor. Bu kişi kim?" sorusuna, Güreli, "Zekai Aksakallı, 'darbeci haini vuran kahraman aslanım' diyerek, yerde vurulmuş halde yatan Ömer Halisdemir'i öptü." yanıtını verdi. "Binbaşı Fatih Şahin'le daha önce operasyona çıktınız mı? Size almanızı söylediği şeyler nelerdi?" sorusu üzerine Güreli, "Bir defa çıktık. O gün almamı istediği telsizler çok büyük ve ağırdı. O telsizi alıp almayacağımız operasyonun yerine göre değişir. Uçaklara işaretleme yapacaksanız alırsınız." dedi. "Fatih Şahin'in hain olduğunu düşündünüz mü?" sorusuna, Güreli, kendilerini bırakıp gittiğinde böyle düşündüklerini söyledi. Hukukçu Kadınlar Platformu Başkanı Avukat Figen Şaştım da mahkemeye müdahillik talebinde bulunduklarını belirterek, Mahkeme Başkanı Ademoğlu'ndan, sanıklara, yalan beyanda bulunmalarının suç olduğunu hatırlatmasını istedi. Sanık avukatları, müdahilliğine karar verilmemiş bir kişinin mahkemeden bu şekilde talepte bulunmasının yanlış olduğunu söyledi.
İddianamede 18 sanıktan 17'si hakkında dörder kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor. Şehit Ömer Halisdemir'e son kurşunu sıkan Mihrali Atmaca için ise beş kez. Astsubay Ömer Halisdemir'in eşi Hatice Halisdemir ile ve Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı da davada mağdur olarak yer alıyorlar.
FETÖ'nün darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesiyle ilgili davada, cuntacı general Semih Terzi'nin yanında Özel Kuvvetler Komutanlığına (ÖKK) giden Astsubay Erhan Almaz savunma yaptı.
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, sanıkların ifadelerinin alınmasına devam ediliyor.
Erhan Almaz, ifadesinde, darbe girişiminin olduğu 15 Temmuz'da Diyarbakır'da çay bahçesinde oturduğunu, alarm üzerine gittiği birliğinde "Ankara'ya gidiyoruz." denildiğini anlattı.
Askeri hiyerarşiden dolayı, Ankara'ya neden gideceklerini soramadığını belirten Almaz, "Kafamda soru işaretleriyle çantamı hazırladım. Otobüslere bindik. Radyodan, Başbakanın açıklamalarını duyduk, 'Küçük bir grup kalkışma içinde, bastırılacak.' diye. 'Ankara'ya gitme sebebimiz belli oldu.' dedim. Özel Kuvvetler itfaiyeci mantığıyla hareket eder, nerede yangın var oraya gider. 'Bu sefer yangın Ankara'da.' dedim." ifadesini kullandı.
Almaz, Özel Kuvvetlerin siyasetle iç içe olduğunu, MİT Müsteşarının, Milli Savunma Bakanının, Başbakanın, Cumhurbaşkanının zaman zaman ziyaretlerde bulunduğunu kaydetti.
Diyarbakır'dan otobüsle havalimanına giderken, kendilerine polisin eskortluk yaptığını belirten Almaz, "Polis de bizi destekliyor, bu kalkışmayı bastırmaya gidiyoruz diye düşündüm. Biz, temiz duygularla yaşayan insanlarız." dedi.
Havalanında Semih Terzi'nin emir subayını gördüğünü, elinde elbise askısının olduğunu belirten Almaz, şunları kaydetti:
"Semih Terzi'de bir gerginlik vardı. 'Terzi de sinirlenmiş kalkışma hareketine.' dedim. Terzi, bu hükümet zamanında general olmuştur. Semih Terzi aslında hainlikten daha öte vefasızdır. Uçak kalktı, uçakta ışıklar söndürüldü. Uçak çok alçaktan uçuyordu. Ayetel Kürsi okumaya başladım, Ankara'yı vuran uçaklar, bizim uçağı da vuracaklar diye düşündüm. 4 VİP koltuk vardır CASA uçaklarında. Terzi bu koltuklardan birinde oturuyordu, çaprazında Fatih Binbaşım vardı. Ben oturacak yer bulamadım, yere oturmak zorunda kaldım. Ben askerim, operasyona gidecek bir askeri Terzi yanına oturtmadı. Terzi bir ara pilotun kulaklığını aldı bir yerlerle görüşmeye başladı. Sonradan basından duyduğuma göre Malatya hava sahasıyla konuşmuş."
Almaz, uçakta kendilerine "Silahları doldurun" emrinin verildiğini belirterek, uçak Ankara'ya indikten sonra daha çok meskun mahal eğitimi alan kişilerin seçilerek, bekleyen iki helikoptere yönlendirildiğini söyledi.
Helikopterin, Özel Kuvvetler Komutanlığı'na giderken farklı bir güzergah izlediğini ifade eden Almaz, şunları anlattı:
"Gölbaşı'na indik. Ümit Bak Albayla, Ömer Başçavuş geliyordu. Ömer Halisdemir'e 'Merhaba' dedim, 'Merhaba kardeşim, komutan nerede?' dedi, 'İkinci helikopterde.' dedim. Herhalde Ömer Başçavuşun en son konuştuğu kişi benimdir. Yanımızdan geçip giderlerken silahlar patladı. Şok geçirdim. Arkadaşlarıma 'Yatın' dedim. Özel Kuvvetler refleks atışıyla ve kendini bir yere atmasıyla ünlüdür. 'Ne oluyor?' dedim, idrak edemedim. Hepimiz şaşakaldık. Sesinden ben, vurulanın Semih Terzi olduğunu anladım. Mihrali Atmaca Üsteğmen çağırdı, temkinli bir şekilde yaklaştık. 'Ben durumu çözmeye çalışıyorum, siz şuralara geçin, dağılın.' dedi. Biz karargahın içine girmeden bekledik. Semih Terzi Kelime-i Şahadet getiriyor, inim inim inliyor, bağırıyordu. Semih Terzi helikopterle gönderildi."
Astsubay Almaz, çatışmada diğer vurulanın ise Ömer Halisdemir olduğunu gördüğünü ifade etti.
Verilen emirler doğrultusunda, karargahın dışında beklediklerini dile getiren Almaz, ceplerinde plastik kelepçelerle silahlı bir grubun geldiğini, bunların etkisiz hale getirildiğini anlattı. Erhan Almaz, Güneydoğu'da çok sayıda göreve katıldıkları için herkesin birbirini tanıdığını, Uğur Demirtaş'ın "en azılı" kişilerden biri olduğunu savundu.
Öğle saatlerinde Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın Komutanlığaa geldiğini belirten Almaz, "Bize, binaların aranması emri verildi. Tüm Özel Kuvvetlerin binalarını aradık. Zekai Paşa'ya tekmili kıdemlimiz verdi." dedi.
FETÖ'nün emir komuta zincirinden faydalanmaya çalıştığına dikkat çeken Almaz, şunları kaydetti:
"Ben şerefli bir Türk özel kuvvetçisiyim. 5 müebbet ceza alacağımı bilsem suçumu söylerim. Kimse benim cesaretimi sorgulamasın. Düğünüme 20 gün kala tutuklandım, eşim gelinliğiyle ortada kaldı. Çok üzülerek söylüyorum. Darbe teşebbüsünde bulunmadım, istemeden içeri çekildim. Komutanlık tazminatı alan herkesin sorumluluğu var bu darbede. Emir astsubayı bilmez."
Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu'nun "Silahlı Kuvvetlerin içinde böyle bir yapılanmanın olduğunu biliyor muydunuz? Bu yapılarla bir ilginiz var mıydı?" sorusuna Erhan Almaz, "İlgim, alakam yok. Akrabalarım dahil, herkesi takip ettim, sülalemde çıkmadı FETÖ'cü. Benim bir alakam yok, hiçbir şekilde kabul etmiyorum." karşılığını verdi.
"Arkadaşlarınızdan, sizi bu yapıyla birlikte hareket etmeye zorlayan oldu mu?" sorusu üzerine Almaz, şu ifadeleri kullandı:
"Psikolojik yapım dolayısıyla bana kimse bunları teklif dahi edemez. Özel Kuvvetlerdeki arkadaşlarımdan da çıkmadı. Bu FETÖ'cüler rahatlıktan bu tür şeylere bulaşmışlardır, çünkü biz görevden kafamızı kaldıramazdık ki. Fatih Şahin de Ömer Başçavuşun yerinde olabilirdi, Mihrali Atmaca da ben de olabilirdim. Semih Terzi kendini general yapan hükümete nankörlük yaptı. Genelkurmay Başkanımız eğer bir mesaj yayımlasaydı, insanlara biz şüpheyle bakabilirdik, Semih Terzi'ye 'Bu da FETÖ'cü olabilir.' diyebilirdik. Hiç ihtimal vermedik."
Astsubay Erhan Almaz, FETÖ'cülerin rahatlıktan bu işe bulaştığını belirterek, "Bu örgüt, öyle gizli bir örgüt ki pilot hangi ruh haliyle Ankara'nın göbeğine mühimmat attı? Kaçakçıları vurmamak için özenen pilotlarımız, Ankara'ya mühimmat attılar. Sincan'da aynı koğuşta kalsam hepsini boğarım." dedi.
"Ben astsubayım, bir tuğgeneralin darbeci mi, FETÖ'cü mü olduğunu anlayamam ki. Genelkurmay Başkanımızın yanındaki yaveri FETÖ'cü çıkmış, o anlayamamış." diyen Almaz, kendisinin astsubay olmasına rağmen arkadaşlarına sahip çıktığını kaydetti.
"Darbe yapmaya kalkanlar kimlerdi?" sorusuna Almaz, "Darbe yapmaya kalkanlar, gereken ortamın dışında bulunanlardır. Mesela Ali Kapucu var. O adam sıkıntılı. Taburu Kilis'te. Senin ne işin var Özel Kuvvetler Karargahı'nda?" ifadesini kullandı.
Özel Kuvvetlerde etkisiz hale getirdikleri bir kişinin kendilerine "Eşimi memlekete uğurladım, burada kalıyorum." dediğini aktaran Almaz, şöyle konuştu:
"Hayatının baharında, Temmuz'un 15'inde birlikte kim kalır? Emir komuta almış o. Hangi ruh haliyle plastik kelepçeyle dolaşıyorsunuz? Özel Kuvvetler'de hiyerarşi serttir. Semih Terzi'nin emir astsubayı, bu görevi gönüllü yapmıyordu. Eğer 'Bırakıyorum' dese, ışık hızıyla Şemdinli'ye giderdi. Bir generale, subaya terbiyesizlik yaptıysan orada alırsın soluğu. Bir eksiklik yapıldı. Yani insanlar kendisinden kıdemsiz insanlardan haberdar olmadı. Böyle bir yapı varken, bir tane mesaj yayımlanmaz mı? 15 Temmuz'da Kara Kuvvetleri'nden 'Bütün Kara Kuvvetleri personeli yerinde çakılacak.' mesajı gelseydi hepimiz beklerdik."
Suçsuz olduğunu, cezaevinde büyük bir mağduriyet yaşadığını savunan Almaz, "Eğer biraz daha yatacaksam, uçakla mühimmat atanlarla aynı odaya koysunlar, cezaevinde başka bir şey istemiyorum." dedi.
"Vurulduktan sonra Ömer Halisdemir'e müdahale edilip edilmediği" sorusu üzerine Almaz, şunları söyledi:
"Orada sıhhiye erleri yardım ediyor, çatışmadan dolayı arabanın altına atıyorlar kendilerini. Biz Ömer Başçavuşa üzülerek orada kaldık, art niyetten dolayı değil. Ömer Başçavuş’umuzun elinde uzun namlulu bir silah olsaydı, uzaktan vursaydı Semih Terzi'yi her şey daha güzel olacaktı. Ömer Başçavuş, karşılayanların arasına karıştı, aradan vurdu. Zekai Paşa durumu öngörseydi, tabur komutalarına 'Arkadaşlar herkes yerinde kalacak.' deseydi, tabur komutanlarına bire bir emir verseydi, Ömer Başçavuşa 'Vur' emrini vermeseydi ne olacaktı? Semih Paşa çıkacaktı karargaha, koltuğa kurulacaktı. Ondan sonra Zekai Paşa bize ulaşabilirdi, Terzi'ye 'Zekai Paşa söyledi, tutuklusunuz' derdik."
Almaz'ın Avukatı Gürbüz Özdemir de suçlamaları kabul etmediklerini belirterek, müvekkilinin tahliyesini istedi.
Duruşmada savunma yapan sanık astsubay Erkan Kütükcü, 15 Temmuz gecesi alarm verildiğini, olayın ne olduğunu sorduğunda Ankara'ya gidileceğinin söylendiğini aktardı.
Diyarbakır'daki Özel Kuvvetler Komutanlığı üssünden otobüsle askeri havaalanına giderken Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarını dinlediğini kaydeden Kütükcü, "Sayın Başbakanımızın açıklamalarını dinledim. O sırada arkadaşlarla kendi aramızda konuşurken bir yerin emniyetini almaya gittiğimizi düşündük. Havaalanına gittiğimizde motorları çalışır vaziyette bir CASA uçağı vardı." ifadelerini kulandı.
Havaalanında beklerken Tabur Komutanları Binbaşı Fatih Şahin'in, yanındaki arkadaşına kendisiyle gelmesini söylediğini aktaran Kütükcü, "Arkadaşım da Fatih Binbaşıya 2 çantası olduğunu söyledi ve benim çantamda daha fazla malzeme olduğunu belirtti. Komutan da bana çantaları alarak benim de gelmemi söyledi. Çantamda daha fazla malzeme olduğu için şu an buradayım." diye konuştu.
Fatih Şahin'in uçakta kendisinden uydu telefonunu ve yedek bataryasını istediğini ileri süren Kütükcü, şöyle devam etti:
"Ahmet (Kemal Yılmaz) yüzbaşı, uçak inişe geçtiğinde 'ilk önce uçağın emniyetini alacağız, sonra da çantalarımızı indireceğiz' dedi. Uçak iner inmez Ahmet Kemal Yüzbaşı bana çantamı alıp hemen pistteki helikoptere binmemi söyledi. Helikoptere bindiğimde Semih Terzi ve Fatih Binbaşıyı gördüm. Helikopterle karargaha geldiğimizde helikopterden en son ben indim. Karargah girişinde çatışma başlayınca kendimi sağ tarafa atıp beklemeye başladım. Silah sesleri kesildiğinde karargaha giderken rahmetli Ömer Başçavuşu yerde cansız gördüm. Çatışmadan sonra yüzünü görmediğim birini helikoptere bindirdiklerini gördüm."
Tim komutan yardımcısı Üsteğmen Mihrali Atmaca'nın kendisine Fatih Şahin'in hain olduğunu ve emirleri Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'dan aldığını söylediğini aktaran Erkan Kütükcü, Atmaca'nın bina güvenliği alınması için emir verdiğini ifade etti.
Astsubay Muhammet Demirci'nin yanına geldiği ana kadar kimin hangi tarafta olduğunu bilmediğini savunan Kütükcü, "Demirci, bana Semih Terzi, Ümit Bak ve Fatih Şahin'in hain olduğunu anlattı. FETÖ ile kesinlikle bir bağlantım olmadı." diye konuştu.
Halisdemir davasının yanı sıra Ankara'da darbe teşebbüsüne ilişkin diğer davalar da birbiri ardına açılmaya devam ediyor. 15 Temmuz darbe girişiminin en kritik noktalarından biri de Genelkurmay Karargahı idi. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının derdest edilmesiyle ilgili hazırlanan iddianame de sembolik bir önemi olan 28 Şubat tarihine yetiştirilmeye çalışılıyor.
28 Şubat'ta aynı zamanda, Gölbaşı Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda yaşananlara ilişkin 69 sanıklı ikinci davanın da görülmesine başlayacak.
Bu davanın, Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesiyle ilgili 18 sanıklı dava ile birleştirilmesi bekleniyor. 28 Şubat'ta başlayacak bir diğer dava da, Polatlı'daki 58.Topçu Tugayı'nda yaşananlara ilişkin 330 sanıklı dava olacak. Bu dava aynı zamanda darbe girişimi davaları için Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde inşa edilen 1554 kişi kapasiteli Türkiye'nin en büyük duruşma salonunda görülmeye başlanacak ilk dava olacak.
Şehit Halisdemir'in eşi Hatice Halisdemir ile İsmail Oğuz ve Ayşe Şahin'in "müşteki" olarak yer aldığı davanın sanıkları şunlar:
"Ahmet Kara, Ahmet Muhammed Demi̇rci̇, Ali̇ Güreli̇, Ali̇ Solmaz, Cemal Güleç, Ci̇hat İbrahi̇m Yörük, Erhan Almaz, Erkan Kütükcü, Fati̇h Şahi̇n, Furkan Aslanbay, Gökay Engi̇n, Hali̇t Çeli̇k, Harun Topbaş, Hasan Aksoy, Hüseyi̇n Oğuz, İsmai̇l Çınar, Mehmet Bi̇lge ve Mi̇hrali̇ Atmaca."