T24 - CHP Bilim Araştırma Kurulu Başkanı Profesör Doktor Sencer Ayata, CHP'nin Abant Kampı'ndaki çalışmalar üzerine ve 'türban raporu' hakkında Radikal gazetesinden Murat Yetkin'e verdiği mülakatta, "Henüz bitmiş bir çalışma yok. Dolayısıyla kimseye bir şey verilmiş değil. Bu çalışma bittiğinde ilk gören kişi Sayın Kılıçdaroğlu olacak" dedi. Radikal gazetesi yazarı Murat Yetkin'in "Çalışmayı Kılıçdaroğlu bile görmedi" başlığıyla yayımlanan (10 Ekim 2010) yazısı şöyle: Çalışmayı Kılıçdaroğlu bile görmediCHP’nin üniversitelerde türban konusundaki itirazını kaldırmasıyla birlikte yaşanan hızlı gelişmelerin gündeme taşıdığı gelişmeler arasında CHP’nin açıklaması beklenen bir ‘türban raporu’ da var. CHP Bilim Araştırma Kurulu Başkanı sıfatıyla bu raporu hazırladığı ve geçen haftaki Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na sunduğu öne sürülen Prof. Dr. Sencer Ayata da bu tartışmaların odağında bulunuyor.Kılıçdaroğlu’nun ve ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Suha Okay’ın rapordan haberdar olmadıklarını açıklamaları ve Nur Serter, Canan Arıtman gibi bu konuda katı tutumun sürdürülmesinden yana milletvekillerinin itirazı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da “Ciddiyseniz konuşalım” dediği bir dönemde konuyu CHP içi bir tartışma olmaktan çıkarıyor.
Ayata bu konuda Radikal’in sorularına yanıt verirken ‘Tartışmalardan duyduğu rahatsızlığı’ gizlemiyordu. Ayata şunları söyledi:
* “Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki, yaptığımız bu çalışma üzerine kimseyle konuşmuş, kimseyle bir şey paylaşmış değilim. Şimdi ilk defa sorularınız üzerine size bu açıklamayı yapma ihtiyacı duydum.”
* “Haberlerin çıkmasından sonra Sayın Genel Başkan da çalışmanın bitip bitmediğini sordu. Kendisine de söyledim: Hayır, henüz bitmiş bir çalışma yok. Dolayısıyla kimseye bir şey verilmiş değil. Bu çalışma bittiğinde ilk gören kişi Sayın Kılıçdaroğlu olacak.”
* “Zaten ortada rapor da yok, adı rapor olan bir çalışma değil bu. Örneğin Güneydoğu konusunda hazırlanacak olan bir rapor, öyle bir çalışma yapılıyor. Bizim yürüttüğümüz çalışma, türban konusunda CHP’nin siyasetini belirlemesine yardımcı olması bakımından hazırlanan bir bilgi notu.”
* “Bu bilgi notunda şu başlıklar yer alabilir: Bu konu üzerinde geçmişteki tartışmalar nedir? Farklı görüşler nedir? Hukukçular nasıl görüş belirtmiş? Ne gibi öneriler gündeme gelmiş? Bunları toplu halde Genel Başkan’a sunmayı amaçlıyoruz.”
* “Son günlerde yayımlanan haberlerle sanki bir rapor yayımlanacak ve bu CHP’nin siyaseti, yol haritası olacak gibi bir kanı yayılıyor. Bu bilgi notu ne bir siyaset belgesi, ne bir yol haritası. Onu belirleyecek olan CHP’nin Genel Başkan’ı, MYK, Meclis Grubu olacak. Zaten CHP’nin izleyeceği siyasetin ana hatlarını Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Okay açıklamaya başladılar. Yapılan açıklamalar yerine, henüz bitmeyen ve dolayısıyla kimsenin görmediği bir çalışmanın tartışma konusu yapılması bana yanlış geliyor.”
Bir yandan diyalog işaretleri, diğer yandan...
Başbakan Tayyip Erdoğan ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu arasında satır aralarında paslaşma başladı. Ama her iki tarafta da frenler işliyor.
Sahte bir iyimserliğe kapılmak yersiz olur. Ancak mevcut işaretleri de okuyup şimdilik genellemeden- kayda geçirmekte yarar var.
Önce Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Kılıçdaroğlu’nun türban konusundaki sözlerini, arkasında durulması kaydıyla takdir ettiğini söyledi. Yılların siyaset deneyimiyle Arınç, Kılıçdaroğlu’nun (özellikle ‘Türban raporu’ haberlerinin kimsenin bu raporu gördüğünü söylememesine karşın yayılması ardından) CHP içinde göğüslemek zorunda kaldığı eleştirilerin şiddetini fark etmişti.
Sonra, önceki akşam Almanya’ya gitmeden önce Başbakan Tayyip Erdoğan, ‘Ana muhalefet liderinin’ halkoylaması sırasında bu konudaki tutumunu ‘olumlu’ bulduğunu söyledi. Bu, siyaset gazetecilerinin gözlemlediği kadarıyla, Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu hakkında sarf ettiği ilk olumlu sözdü.
Daha önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile olan ilişkisinden gözlemleyebildiğimiz kadarıyla satır arası okumalar konusuna özel önem veren Kılıçdaroğlu’nun bu ayrıntıyı fark edip karşılık verme ihtiyacına girdiği sonucuna varmak mümkün. Çünkü o da dün Abant’taki CHP toplantıları sırasında hem de sanırım gazetecilerin tersine tepki bekleyerek sorduğu bir konuda- Erdoğan’a açık bir destek verdi. Gazetecilerin bedelli askerlik konusundaki sorularını Kılıçdaroğlu, “Bana göre Sayın Başbakan doğrusunu yapmış, konunun araştırılmasını istemiş” diye yanıtladı.
Gazetecilerle sohbetin ilerleyen bölümlerinde Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a “Oturalım konuşalım, biz uygar insanlarız” diye çağrıda da bulundu.
Yine de çözüm konusunda iyimser olmak için erken. Çünkü her iki parti bünyesinde de türban meselesinin kısa sürede bir çözüm yoluna girmesini istemeyen kesimler seslerini yükseltmeye başladı.
CHP’nin Abant toplantılarında, Kılıçdaroğlu’nun üniversitelerde türban konusundaki tutumu sert eleştiriler aldı. Bu eleştiriler, Kılıçdaroğlu’nun dünkü açıklamasına “Üniversitelerde türbanlı öğrencilerin okumasına ilke olarak kimse karşı değil, ama sonuçta bunun mahalle baskısına dönüşerek başı açık kızların baskı altında kalmasını doğuracak süreçten endişeler” taşındığı şeklinde yansıdı.
AK Parti cephesinde tam da seçim sürecine girilmişken, her zaman siyasi kâr getirebilecek böyle bir karşıtlık konusunun, hem de CHP’nin girişimiyle çözülüp aradan kalkmasından hoşlanmayan kesimler olduğu yine parti içinden gelen işaretlerden anlaşılıyor. Muhafazakâr gazetelerin başlıklarındaki tutum farkı da bunu yansıtıyor.
Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’nun samimiyetini sorgulamasında, CHP’nin bu konuda daha önceki katı siyasetinden kaynaklanan bir haklılık payı olabilir. Diğer yandan Kılıçdaroğlu, içeriden gelen itirazlara karşın, örneğin YÖK yazısına itiraz etmeyeceğini açıklayarak, tutumunu sadece lafta bırakmayan bir adım attı. Amaç bağcı dövmek değil üzüm yemek ise ona göre davranmak seçim öncesi siyasi ortamın iyiliği bakımından da daha uygun olacak.