Adli Tıp uzmanı Fincancı’dan kuşkulu soru: Şener Eruygur’un boyun kırığı, beyin kanaması düşme sonucu olamaz. Birisi bilerek ve isteyerek itti mi? Ergenekon sanıklarından emekli orgeneral Şener Eruygur’un felç olmasına neden olan cezaevinde düşme olayının şüpheli olduğuna dikkat çeken İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “İnsan boyu mesafeden düşmeyle böyle bir kırık ve şiddetli bir kanama beklemeyiz” dedi. Fincancı, Adli Tıp’ın konuyu araştırıp kamuoyuna açıklaması gerektiğini söyledi. Ergenekon davasına müdahil olma talebi mahkeme heyeti tarafından kabul edilen Prof. Dr. Fincancı, Yeni Asya Gazetesi’nde yayımlanan ropörtajda Eruygur’un felç olmasına neden olan düşme olayının soru işaretleri taşıdığını söyledi.
ORTADA ŞÜPHE VAR Fincancı, “Ortada sıkıntılı bir durum var. Nasıl düştü? O düşmeyle kırık nasıl oluştu? Çünkü biz insan boyu mesafeden düşmeyle böyle bir kırık ve şiddetli bir kanama beklemeyiz. Acaba olayın arkasında başka bir şey mi var? Darbeye mi maruz kaldı? Birisi bilerek ve isteyerek mi itti?” dedi. Fincancı, şunları ekledi:
ADLİ TIP’IN GÖREVİ “Devletin sorumluluğu altından bir insandan sözediyoruz. Devlet sorumlu olduğu insanları korumakla mükelleftir. O yüzden kendisi mi düştü, nasıl düştü? bu yorumu yapacak bir değerlendirmeye bir ihtiyaç var. Bunu da Adli Tıp yapacak. Bu travmanın nasıl travma olduğunu, düşmeyle bir kanamanın olup olmayacağını değerlendirecek olan Adli Tıp uzmanlarıdır. Travma nasıl meydana geldi? Kim tarafından gerçekleştirildi, kendi eliyle mi başkasının eliyle mi bir kaza mı olduğunu belirleyecek olan Adli Tıp uzmanlarıdır. Bu bulguların ve kananamın niteliği üzerinden değerlendirilir. Bunun incelenmesi gerekiyor. Böyle bir inceleme yapıldı mı diye soruyorum? O kişinin yakınları açısından da böyle bir hakları var. Bu incelemenin yapılması gerekiyor.”
Emekli albay Sarızeybek, savcı Öz'ün 'gazına' gelmemişKUŞKULAR GİDERİLMELİ Olayın meydana gelmesinin ardından basında Eruygur’un “Nasıl düştü?” diye sorular sorulduğunu ancak daha sonra bir gelişmenin yaşanmadığını dile getiren Fincancı şunları ifade etti: “Bu araştırma yapıldı mı, bu sorulara cevap verildi mi? Bunu öğrenmek gerekiyor? Bu insan yaralandığında böyle sorular soruldu. Bunun üstünü örtmek sıkıntı verici bir durumdur. Bu davanın seyrine ilişkin kuşkulara yol açabilecek bir şeydir. Birini yargılıyorsunuz. O insan yaralanıyor. Yargıladığınız bu insan sizin korumanız altındayken yaralanmışsa bu yargılamanın sefahetine ilişkin kuşkularım olur benim. Acaba yargılama da mı kötüye kullanılıyor? Bu adamı koruma altındayken yaralıyorlar, üstüne de yargılıyorlar, ortadan mı kaldırmaya çalışıyorlar? diye soru sorarım ben. Halk bunu sormaz mı? Sorması gerekiyor. Yargılama sefasını da zan altında bıraka bir durumdur. Herşeyin açık ve şeffaf olması gerekiyor. Açık olmayan her şey sorular oluşturur.
AĞAR ADINA TEHDİT 1996 yılında Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı görevinden alınmadan önce Aydın’da işkence sonucu ölen Baki Erdoğan hakkında hazırladığı rapor sonrasında tehdit edildiğini hatırlatan Fincancı, dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ağar’ın ismi kullanılarak kendisinin tehdit edildiğini söyledi. İsmini vermek istemediği o dönemde Adalet Bakanlığı personeli olan bir kişinin kendisine “Görevimden istifa edeceksin. Yoksa zarar görürsün” şeklinde tehditlerde bulunduğunu hatırlatan Fincancı “Bakan adına mı gelmişti yoksa kendileri mi öyle demişti bilmiyorum. Dönemin Bakanı Mehmet Ağar’dı” dedi. Fincancı, aldığı tehditi kanıtlayacak bir delil olmadığı için herhangi bir yere başvurmadığını söyledi.