"Şengal; insanlığın gömüldüğü yer"

"Şengal; insanlığın gömüldüğü yer"

13 Kasım’da IŞİD’den kurtarılan Şengal, ABD saldırıları ve çatışmalarından yerle bir oldu. Kürt birlikler kentin bir kısmının kontrolünü ele geçirmişti. 'Şengal'e Özgürlük Operasyonu' adı verilen taarruza 7 bin 500 peşmerge ve Ezidi savaşçının katılmıştı.

Cumhuriyet’ten Ceyda Karan, Şengal’deki son durumu aktardığı haber şöyle:

“Hayalet şehir”.. Irak’ın batısında Ezidi’lerin kutsal Şengal Dağı’nın eteklerindeki Şengal kenti için ancak bu ifade kullanılabilir. Gecenin zifir karanlığında hemen kuzeyinde yükselen Şengal Dağı’nın tepesinden baktığınızda, şehrin güneyinden 3-5 km. ötede IŞİD’in kontrolündeki köyleri görüyorsunuz. Lakin bir yıl öncesine kadar 300 bin nüfusu olan şehir parlak yıldızların altında koyu bir karanlığa bürünmüş. Toplasanız 30- 40 noktadaki jeneratörlerden yansıyan sönük ışıkların dışında derin bir karanlık... Gün aydınlandığında hakikat ortaya seriliyor. “İnsanlığın ölüp gömüldüğü yer” desek yeridir...

 

Sınırlar ötesi yolculuk

 

Geçen yıl tüm dünyaya mal oldu lakin bu enkaz kente ulaşmak bile bir dert. Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY), Erbil/Hewler tarafından Şengal’e erişilmesine müsaade etmiyor. KYB’nin gazetecilere yılda bir kereliğine mahsus verdiği izinle önce Irak’taki Fişhabur’dan Suriye’deki Semalka’ya geçmek gerekiyor. Sonra yeniden Suriye’den Irak’a...

 

Til Koçer-Rabia kapısının 5-10 km aşağısında Rojava savunma güçleri YPG/YPJ’nin geçen sene Ezidi sivilleri çıkartmak için açtığı koridoru kullandık biz de. Üstüne bir de şoförümüz yolu kaybedince IŞİD’in kontrolündeki Tel Afer’e 30-40 km yaklaşıp şu meşhur 47. Otoyol’a çıkarak doğu-batı doğrultusunda Şengal’e KDP kontrol noktalarından geçerek girmek durumunda kaldık. ABD hava saldırıları ve çatışmanın şiddetinden yerle yeksan olmuş insansız bir şehir karşımıza çıktı...

 

Dönüş mümkün değil

 

Geçen sene IŞİD zulmünden kaçan Ezidilerin hikâyelerini bölgeyi dolaştığımda dinlemiştim. Kalabilen siviller tırmandığımız Şengal Dağı’nın yamaçlarında “Serdeşt” diye anılan alandaki kamplarda kalmaya devam ediyorlar. Şu aşamada geri dönmeleri mümkün de değil. Hıristiyanı, Türkmeni, Arabı çoktan çekip gitti. Kampların sakinlerinin çoğu Ezidiler. Bu insansız şehirde onlar için elektrik yok, su yok, hayat yok. Evler yerle yeksan yahut kullanılamaz halde. Duvarlar kurşun delikleriyle kevgire dönmüş, yere yapışmış elektrik direkleri...

 

HPG burada…

 

KYB Başkanı Mesut Barzani 13 Kasım’da Şengal şehri IŞİD’den kurtarıldığından neyi niye dedi, doğrusu bilmek mümkün değil.

Şengal denilen ve insanlık düşmanı bir güruhun 15 ay boyunca ahalisinden arındırarak gasp ettiği bu şehirde KDP ve YNK (KYB) peşmergeleri ile PKK’nin askeri gücü HPG (Halk Savunma Birlikleri), YJA-STAR (Özgür Kadın Birlikleri), Ezidi örgütlenmesi olan YBŞ (Şengal Direniş Birlikleri) ve YPJ-Şengal (Şengal Kadın Savunma Güçleri) her yerdeler. Merkezde Asayiş’in bulunduğu yerde üç bay- rak dalganıyor. Sokaklarda, boş konutlara yahut kimi zaman yan yana kurulmuş karargâhlarda da öyle. İki taraf da birbirine dokunmuyor. Abdullah Öcalan bayrakları eksik değil.

 

‘Kırmızı Okul’

 

HPG’nin başını çektiği Kürt ve Ezidi grupları Şengal’in merkezinde, cephesindeki renklerinden ötürü “Kırmızı Okul” denilen yerde üslenmiş. Cephe hattındakiler hariç kadınlı erkekli Kürt ve Ezidi gerillalar bir haftadır temizlik, koordinasyon, lojistikle uğraşıyorlar, mayın temizliyorlar. Kentin içinde pek çok yerde de karargâhları var. KDP de mahallelerde karargâhlar oluşturuyor, etrafı KBY bayraklarıyla donatıyor.

 

KBY bayrağı yerde

 

HPG’nin başını çektiği gruplar Barzani’nin sözlerinin aksine “Şengal’e ilk kim girdi” tartışmasına pek girmiyorlar. Geçen seneki savaşta öyküsü bolca yapılan buğday silosunun üzerinde her tarafın bayrakları var. Hatta MLKP’nin de.. Devasa bir KBY bayrağı ise yerlerde sürünüyor. 13 Kasım’da asılan bayrak ağır geldiğinden ipleri kopmuş. Yerde öylece duruyor. HPG’ninki ayrıca Şengal Dağı’nın tepesinde. Burada jeneratörleri ve hatta sıkıntılı olsa da internetleri de var.

 

Güneşe bakan mahalle!

 

Enkaza dönmüş kentin 2. Dünya Savaşı manzaralarını aratmayan semti ise “Mahelle Beroj” dedikleri yer... Yani “Güneşe Bakan Mahalle”... Burası “Siti Zeynep” semti. HPG öncülüğündeki Ezidi güçlerin girdiği 11 ay önceden başlayan müthiş bir savaşın izleri her yerde. Burada bulunan pazar yerinde iki ay kadar önceki bombalı araç yüklü intihar saldırısının açtığı devasa krater yerli yerinde... Binalarda taş üstünde taş kalmamış...

 

Yine 13 Kasım’daki kurtuluştan iki gün önce düzenlenen bir başka intihar saldırısından kalan yarısı yanmış IŞİD’li militan cesetleri orta yerde duruyor. Mahalledeki cami ve kilisede taş üstünde taş kalmamış. Koca koca kaya ve taş parçaları arasından güçlükle yürünüyor. Evlerin bazı yerlerinde karşınıza hava saldırılarından korunmak için IŞİD militanlarının yaptığı tüneller çıkıyor. Havasızlık ve zifiri karanlıktan ötürü fazla yürüyemedim, lakin gerillaların anlattıklarına bakılırsa bir tanesi evlerin altından 120 metre kadar uzanıyor.

 

‘Bekledik, direndik’

 

Mahallede en başından bu yana savaşan 30 yaşındaki HPG’li Cudi Serhat “Bekledik, direndik, zaferi kazandık” diye anlatıyor. Ezidilerin bir evini temizlemiş ve oturulur hale getirmişler. Cudi, “İnsanları tahliye ettikten sonra 19 Kasım 2014’te kuzeyden kente girdik. 21’inde burada mevzi tuttuk. 13 Kasım’a kadar bu mevziyi bırakmadık. Saldırıları püskürttük” diyor. IŞİD’cilerin Katyuşa, 220’lik havanlar, el yapımı bombalar kullandıklarını, alttan sızmalara giriştiklerini söylüyor.

 

Kadınlar mevzilerde

 

11 ay boyunca aralarındaki mesafenin 20 metreye indiği olmuş. Kum torbalarıyla yapılmış mevzileri gösteriyorlar. Bu mahallede Kürt koalisyonu kurulmuş. Daha ziyade YNK’den peşmergeler eşliğinde her mevzide 8-10 kişi olmak üzere 50’ye yakın mevzi oluşturmuşlar. Gerillaların yarıya yakını da kadınlardan oluşuyor. Cudi, “Kadın arkadaşlar mevzilerde büyük mücadele verdiler. Onların korkulu rüyaları oldular. Bu mahallede 3 kadın arkadaş şehit düştü. Zilan, Berivan, Edesan” diye anlatıyor. IŞİD’e ise 1000’den fazla kayıp verdirdiklerini, kimi zaman cenazeleri topladıklarını, her seferinde takviye güçlerle uğraştıklarını belirtiyor.

 

Hâlâ enkaz altında pek çok cenazenin bulunduğunu da ekliyor. Son sözü “Böylesine bir vahşilik görmedim. Bu çetelerin yaptığı hiçbir vicdana sığmaz. Katlediyor, kesiyor biçiyor, zevk olarak yapıyorlar. Cihat dedileri şey buysa bunun bizim bildiğimiz Müslümanlıkla alakası yok. Kendilerine göre bir din yaratıp kendilerini kandırıyorlar” oluyor