T24 – Ankara Üniversitesi'nde öğretim görevlisiyken milliyetçi görüşleriyle tanınan ve 2002 yılında katledilen akademisyen Necip Hablemitoğlu'nun eşi Prof. Şengül Hablemitoğlu, suikast konusunda bugüne kadar hiçbir şey yapılmadığını, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün tavsiyesi üzerine başvurduğu İçişleri Bakanı Beşir Atalay'dan randevu alamadığını açıkladı. Şengül Hablemitoğlu 48 yaşında evinin önünde öldürülen Necip Hablemitoğlu'nun “MİT Müsteşarlığı'na atanabileceği söylentisi nedeniyle öldürülmüş olabileceğini” söyledi.2008 yılında Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanlığı'na atanan
Şengül Hablemitoğlu, bugün (25 Nisan 2011) yayına başlayan haber kanalı ahaber'de yayınlanan “Bi Sormak Lazım” programında
Selin Ongun'un sorularını yanıtladı.Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül'ün geçen sonbaharda kendisini kabul etmesinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Hablemitoğlu, ancak Köşk'teki tavsiye üzerine başvurduğu dönemin İçişleri Bakanı
Beşir Atalay'dan randevu alamadığını anlattı.'ADD yönetiminden ayrıldım, çünkü...'Eşi öldürüldükten sonra yapılan anma toplantılarında o sırada ADD Genel Başkanı olan eski Jandarma Genel Komutanı ve Ergenekon davası sanığı
Şener Eruygur'u hiç göremediğini, bunu kendisine de ilettiğini açıklayan Hablemitoğlu, ADD'nin erkek egemen yapısı nedeniyle dernek yönetiminden istifa ettiğini söyledi. Hablemitoğlu, istifa etmeden önce dernekte yapılan Yönetim Kurulu seçimlerinden dolayı kendisini tebrik etmek için arayan Eruygur'la yaptığı konuşmayı aktarırken, “Beni kutlamak için aradı, 'Eşim o kadar Atatürkçü Düşünce Derneği için çalıştı, ama sizi hiçbir anmada göremiyorum. Ben sizinle çalışmayacağım ve istifamı göndereceğim, dedim ve istifa ettim” dedi.Hablemitoğlu, Selin Ongun'un “ADD bir sivil toplum örgütü, ama başında emekli bir orgeneral vardı. Bu durumu hiç sorguladınız mı” sorusunu yanıtlarken, “bu tür örgütlerde hiyerarşik bir yapılanma olmaması gerektiğini, ancak Türkiye'de sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin bile hiyerarşik bir örgütlenme içine girdiklerini” vurguladı. Hablemitoğlu, “Ben tamamen kendi olayımdan bağımsız olarak yanıtlayabilirim. Ne sivil toplum kuruluşlarımız, ne siyasi partilerimiz demokrasiyi biliyorlar” dedi.Eşini anma toplantısına çağırdığı bir generalin “güvenlik sebebiyle” daveti kabul etmediğini açıklayan, bazı kimselerin çekindiği için kendilerini aramadığını belirten Hablemitoğlu, “telefon dinlemeleri nedeniyle doğan kaygıları yadırgamadığını, anlayışla karşıladığını” söyledi.Cinayetle ilgili bilgi vermek isteyen milletvekiliOngun'un, kendisini Cumhurbaşkanı Gül ile tanıştırmak isteyen eski bir milletvekilinin daha sonra ortadan kaybolduğuna ilişkin olarak “Sessiz Çığlık” kitabında yaptığı vurguyu hatırlatması üzerine Hablemitoğlu isim vermedi, ancak, “Bence bu tür olaylarda ya insanlar işgüzarlıkla ortaya çıkıp birtakım şeyleri yapmaya çalışıyorlar ya da bilinçli olarak bir şeyler yapmaya çalışıyorlar” dedi.Cinayetin ardından eşinin yakınında bulunan bu kişinin kendisini arayarak bilgi vermek istediğini kaydeden Hablemitoğlu, “Eski bir milletvekili. Ben 'bana değil, elinize çok önemli bilgiler gelmişse lütfen bunu savcıya iletin' dedim” açıklamasını yaptı.'Eşimin öldürüldüğü gece sabaha kadar sorguladılar'“Eşimin öldürüldüğü gece ve cenazesinin olduğu gece sabahlara kadar sorgulanmamı anlamamıyorum. Ve bunu çok eleştirmişimdir” diyen Hablemitoğlu, “Size göre bu olayı kim yaptı?” sorusunu anıtlerken, özetle şunları söyledi:“Burada bir sürü faktör söz konusu olabilir, ama hiç ummadığınız bir şey de olabilir. Biz dedik ki, böyle bir olay yaşadık, Necip kimliğinden dolayı böyle olayla karşılaştı. Öyleyse bize düşen Necip'in istediği gibi bir yaşam sürdürmek. Defteri kapattım mı, hayır, biraz kapanmış, biraz kapanmamış gibi düşünün. Benim için o defterin kapanmasına imkân yok. Böyle bir olayda acınız sizin için bir organa dönüşüyor. Dolayısıyla o kapanacak bir şey değil. Türkiye'de Hablemitoğlu suikastiyle ilgili yapılması gereken hiçbir şey yapılmamıştır. Sadece bu suikast üzerinden birtakım spekülasyonlar yapılmış, suikast sadece bu amaçla kullanılmıştır... Notları arasında en yakın arkadaşı geçiyor, dönüp kimse bu nedir diye sormuyor? Beni birinin arayıp da çok önemli bir bilgi var demesi yerine ilgililerden bir şeyler duymak herhalde devlet ciddiyetine daha çok yakışır... Çocuklarım evden çıkınca sürekli onları kontrol eden bir insana dönüştüm. Bir adamı evinin önünde korkurç bir şekilde katletmişsiniz. Onu ben buldum ve bu görüntüyle yaşamımı sürdürmek zorundayım. İki çocuğumu 20-21 yaşlarına getirmişim. Hâlâ güven duygum yok, güven duymak istiyorum.'Karıcığım seni çok seviyorum'Hablemitoğlu, eşinin öldürülmesinin ardından telesekreterde daha önce farkına varmadıkları bir kayda rastladıklarını ve bu kaydı “Necip Hablemitoğlu'nun vedası” olarak yorumladıklarını da açıkladı. Necip Hablemitoğlu'nun, özetle “Karıcığım merhaba, ben Necip. Telefonlar sorunlu, beni ararsan bulamayacaksın. Seni çok seviyorum, kendine iyi bak, yavrularıma iyi bak. Seni çok seviyorum” dediği telesekreter kaydı için Şengül Hablemitoğlu şunları söyledi:“Kaydı nasıl buldum? Biz iki yıl kadar hiç yalnız bırakılmadık, o kadar iyi dostlarımız varmış ki, bizi hiç yalnız bırakmadılar. Bir yaz tatili dönüşü eve geldik, çok yorgunduk. Ve ilk yaz, 2003 yılı ağustos ayıydı. Telesekreter kasetinde bir sıkıntı olmuş, ters çevirdim, orayı kullanalım diye, oraya bastım ve bu sesi duyduk. Ve kızlar 'Babam bize veda ediyor' dediler.”Hablemitoğlu, Osmanlı'nın batıdaki en uç noktalarının ismini verdikleri kızları
Kanije ve
Uyvar'ın hukuk ve tercümanlık eğitimi gördüklerini kaydetti. Hablemitoğlu, adalet arayışının, adalete inanma isteğinin gençlerin hukuk eğitimine yönelmesinde etkili olduğunun altını çizdi.'MİT Müsteşarlığı söylentisi ölümünü getirmiş olabilir'Hablemitoğlu, Selin Ongun'un, öldürülmeden önce eşinin “MİT Müsteaşarlığı'na getirileceği” yolunda iddialar bulunduğunu hatırlatınca, ilginç bir yorum yaptı. “MİT Müsteşarlığı” söylentisinin eşinin öldürülmesine neden olmuş olabileceğini belirten Hablemitoğlu, şunları söyledi:“Ben böyle bir bilgiye hiç sahip olmadım, bu bilgi nereden çıktı, bilemiyorum. Necip'in bilgisayarından çıktığı belirtilen bazı yazışmalar gönderildi. Ama çok şaşırdım, aynı bilgisayarı kullanıyorduk, e-mail hesabımız bile ortaktı, öyle bir yazışma hiç olmadı. Hiçbir etkinliği ve yetkinliği olmayan insanların birtakım iddialarda bulunduğunu görüyorsunuz. Ben bu MİT Müsteşarlığı iddiasının da böyle bir söylenti olduğunu düşünüyorum. Böyle bir iddianın, Necip'in öldürülme sürecini hızlandırdığını, hatta sebebi bile olabileceğini düşünüyorum.”Eşinin Ergenekon örgütünce provokasyon amacıyla öldürülmüş olabileceği yönünde iddianamelere de geçen bazı iddialar hatırlatılarak yöneltilen “Sizin için güvendiği dağlara kar yağdı yorumları da yapılmış, ne diyorsunuz” sorusuna, “Ben hiçbir şeyin peşine takılmadım. Sadece kocamın peşine takıldım” dedi.Soru üzerine katledilen gazeteci Hırant Dink'in eşi Rakel Dink ile hiç görüşmediğini, ancak kendisini izlediğini kaydeden Hablemitoğlu, “Bizim gibi kadınların şöyle bir duruşu oluyor; hayatla barışıyorsunuz. Mücadeleci erkeklerle yaşamak kolay değil, ardından böyle bir hayat geliyor” dedi.Siyasetin kendisine uygun olmadığını, onaylamadığı halde kızının merak ederek CHP Gençlik Kolları'na girdiğini belirten Hablemitoğlu, Selin Ongun'un “Bu tür programlara gelirken ve ayrılırken neler düşünüyorsunuz” sorusunu özetle şöyle yanıtladı:“Üzülerek yaşamıyorum. Sakin ve sağlıklı konuşmanın gerekliliğine inanarak konuşuyorsunuz. Ben akademisyenim, kızlarım üniversiteye gidiyorlar. Sadece bir tek beklentimiz var; bu topluma, devlete katma değerim oduğuna inanıyorum. İşimi yapıyorum, karşılığında da bana ve çocuklarıma şunun söylenmesini istiyorum. Eşinizin ve babanızın katili şudur!..”Hablemitoğlu, Ongun'un “Kapı çalındığında hâlâ bakıyor musunuz” sorusu üzerine de şunları söyledi:“Sizinle 2006 yılında bir röportaj yaptık, o zaman da sormuştunuz. Güven sorununda hiçbir değişiklik yok, hâlâ zaman zaman çok ikna edici bir görüntü değilse kapıyı açmamak bile bizim için sıradan bir davranış. Normal bir yaşam sürmek istiyoruz, o da çok mümkün olamıyor, her şeyi izlemek, ilgilenmek zorundasınız. Ben bunu öğrendiğim zaman benim o bürokratik yapı içinde yapabileceğim hiçbir şey yok. Sadece söylenti olarak gidip savcıya söyleyebilirim. Ama söylediklerim bugüne kadar yapılmadığına göre, onun da önemi yok...”