Şenocak: Özel bilgilerin olduğu CD Tekin’de

Şenocak: Özel bilgilerin olduğu CD Tekin’de
Ergenekon davasının 22. duruşmasında tutuklu sanık Muzaffer Şenocak savunma yaptı. Şenocak, Aydın Yüksek’in kendisine ait bilgilerin bulunduğu CD’yi araştırma yapması için Muzaffer Tekin’e verdiğini söyledi.  Silivri’deki İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün de aralarında bulunduğu 41 tutuklu sanık getirildi. Diğer tutuklu sanıklar Hüseyin Görüm, Hayrettin Ertekin, Selim Akkurt ve Erkut Ersoy ise duruşmaya katılmadı. Başka suçtan tutuklu sanık Semih Tufan Gülaltay’ın da gelmediği duruşmada, tutuksuz sanıklar Güler Kömürcü Öztürk, Rafet Arslan, Zeki Yurdakul Çağman, Murat Özkan ve Emin Caner Yiğit hazır bulundu.  Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, heyete başkanlık yapan hakim Köksal Şengün’ün mazereti nedeniyle duruşmaya katılamadığını belirtti. Özese’nin başkanlığındaki mahkeme heyetinde, hakimler Hüsnü Çalmuk ve Sedat Sami Haşıloğlu üye hakim olarak görev yapıyor. Duruşmada, tutuklu sanıklardan Aydın Yüksek, avukatının duruşmada olmaması nedeniyle ifadesini daha sonra vermek istediğini bildirdi. Bunun üzerine tutuklu sanık Muzaffer Şenocak’ın savunmasına geçildi. Muzaffer Şenocak, iş adamı olduğunu ve yurt dışında tekstil, inşaat ve makineyle ilgili iş yaptığını söyledi. Emekli binbaşı Fikret Emek ile 2004 yılında tanıştığını belirten Şenocak,  birlikte Ankara’da inşaat alanında iş yaptıklarını ancak kendisinin bunun dışında 2 büyük proje üzerinde çalıştığını vurguladı. Emek’in asker kökenli olması nedeniyle iş görüşmelerinde sorunlar yaşandığını, yetki belgesi ve lisans şartları oluşmadığı için de Emek ile aralarında anlaşmazlık oluştuğunu dile getiren Şenocak, Emek’in düğününün ardından 2004 yılından sonra bir daha görüşmediklerini ve kendisinin yurt dışına çıktığını anlattı. Ahmet Özal ile tanıştırıldımŞenocak, 2006 yılında Türkiye’ye geldiğinde kendisini Kanal 6’nın sahibi olarak tanıtan tutuklu sanıklardan Aydın Yüksek ile tanıştığını ve birlikte iş yapmaya başladıklarını ifade ederek, Yüksek’in bir iş nedeniyle kendisini Ahmet Özal ile görüştürdüğünü ancak bu görüşmenin olumsuz geçtiğini söyledi. Şenocak, 2006 yılı ortalarında yeniden yurt dışına çıktığını belirterek, Yüksek’in kendisinin ortağı ile aynı evde kalmaya başladığını, ortağına baskı yapan Yüksek’in bu kişinin pasaportuna da el koyduğunu ileri sürdü. Aydın Yüksek CD'yi Tekin'e vermişAydın Yüksek’in ortağının telefonundan numaraları kopyalayarak yurt dışındaki tüm iş bağlantılarını engellediğini ileri süren Şenocak, “Türkiye’ye döndükten sonra Yüksek’ten ortağıma ve bana ait belgeleri geri almak istedim ancak alamadım. Benim aileme ait olan ve kişisel bilgilerimi izinsiz şekilde elde etmiş, ailemi arayarak 250 bin YTL para istemiş. Benim bilgilerimden oluşan CD’yi hakkımda araştırma yapması için Muzaffer Tekin’e vermiş” dedi. Şenocak, bu CD içerisinde kendisine ve iş ortaklarına ait bilgilerin, adreslerin, iş kontratları gibi özel bilgilerin yer aldığını, CD’nin internet ortamında yayımlanmasından endişelendiğini söyledi.  Amonyum nitrat depremden kalmaSuç delili olarak gösterilen bir maddenin, altının ayarını ölçen bir asit ve kuyumculuk malzemesi olduğunu, Kapalıçarşı’da da satıldığını öne süren Şenocak, çantasından çıkan kask, tepe lambası, amonyum nitrat, konserve yiyecek ve gaz maskesinin üzerinde 12 Kasım 1999 Düzce Kaynaşlı depreminin tozu olduğunu savundu. Bu depremden sonra gönüllü olarak Kaynaşlı’ya giden ilk ekibin içinde yer aldığını ve ilk 11 kişiyi kurtardıklarını ifade eden Şenocak, amonyum nitratın da deprem bölgesindeki iş makinesinin paletlerinin arasından çıktığını kaydetti. Şenocak, depremde bulunan bu malzemeleri delil torbasına koyduktan sonra afet merkezine teslim ettiklerini, söz konusu amonyum nitratın da o dönemden kaldığını öne sürdü. Frekans kesici cihazMuzaffer Şenocak, yurt dışına frekans kesici cihaz pazarladığını, yurt dışından da bomba imha robotu getirdiğini anlattı. Kendisinde ele geçirilen frekans kesici aletin bu olduğunu ileri süren Şenocak, bomba imha robotu ile ilgili olarak da jandarmanın bu konuda güzel çalıştığını vurguladı. Şenocak, “Jandarma son teknolojiyi kullanıyor. Ancak emniyet için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Emniyetin bombaları nasıl patlattığını herkes biliyor” diye konuştu. Şenocak, savunmasının ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese’nin sorularını cevaplandırdı. Bilgisayarında çıkan silinmiş bir dosyayla ilgili olarak da Şenocak, yurt dışında ilgilendikleri şirketlerle ilgili olarak konsoloslukların kendilerine bilgi verdiğini ancak dikkatli olmaları konusunda uyardığını, kendisinin de kirli bir şeye bulaşmak istememesinden dolayı bu firmaları internet üzerinden araştırdığını, silinmiş belgenin bu konuyla ilgili olduğunu anlattı. Devletin yeniden yapılanmasına ilişkin belge hakkında hiçbir bilgisinin olmadığını ifade eden Şenocak, Muzaffer Tekin’de bulunan CD’nin içerisindeki 5 dosyadan 4’ünün kendisine ait olduğunu dile getirdi. Şenocak, bu CD’nin Aydın Yüksek tarafından 28 Aralık 2006 tarihinde oluşturulduğunu, kendisinin bu tarihte yurt dışında bulunduğunu, 18 Ocak 2007’de Türkiye’ye geldiğini belirtti. CD içindeki kendisine ait dosyalarda, Ankara’da yaptığı işlerle ilgili bilgilerin de yer aldığını ifade eden Şenocak, gizli olarak nitelendirilen dosyanın da emniyette kendisine sadece başlıklar halinde gösterildiğini ve içeriğini bilmediğini dile getirdi. Tutuklu sanık Muzaffer Şenocak, “İçeriğini bilmediğim konu hakkında yorum yapamam. Gizli bilgileri içeren bir CD olduğunu bilsem Aydın Yüksek’e neden vereyim? Ya imha ederdim ya da geri verirdim” diye konuştu. Şenocak'a sorularDuruşmada söz alan tutuklu sanıklardan Aydın Yüksek, Şenocak’ın eğitim seviyesini sordu. Teknik lise, makine ressamlığı bölümünden mezun olduğunu ifade eden Şenocak’a Yüksek, “Uluslararası ticaret konusunda eğitiminiz yok, uzmanlığınız yok değil mi?” diye sordu. Şenocak da “Buna gerek ki, siz de yapıyorsunuz” diye cevap verdi. Aydın Yüksek, Şenocak’ın kendisinin ailesinden para istediğini söylediğini hatırlatarak, Ayşe Elveren ve Nezahat Şenocak’ın Muzaffer Şenocak’ı yüzbaşı olarak tanıdıklarını söylediklerini vurguladı. Yüksek, “Hadi beni kandırdınız, eşinizi kandırırken hiç mi utanmadınız?” deyince Şenocak’ın avukatı Kenan Aşık tepki gösterdi. Mahkeme Heyeti Başkanı’nın soruyu sonuca ulaşabilecek bir şekilde sormasını istediği Yüksek, Nezahat Şenocak’ın aileden para istendiği yönünde herhangi bir beyanın olmadığını hatırlatarak, “Para istemişsem neden bunu Nezahat Şenocak söylemiyor?” diye sordu. Muzaffer Şenocak da ailesinin böyle şeylere alışık olmadığını, bunu söylemenin aklına gelmemiş olabileceğini belirtti. Aydın Yüksek’in, Muzaffer Şenocak’a tanıdığı bazı kişilere ilişkin sorular sorması üzerine Şenocak’ın avukatı Kenan Aşık, müvekkilinin bu konularda emniyetten bu yana açıklamalarda bulunduğunu kaydederek, itiraz etti. Aydın Yüksek de Muzaffer Şenocak ile aralarında bir husumet olduğunu, bu husumeti ortaya çıkarabilmek amacıyla böyle sorular sorduğunu anlattı. Duruşmada söz alan tutuklu sanık sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ün avukatı Yaşar Ağsu, bahsi geçen kişilerin davanın müştekisi ya da sanığı olmadığı için dosyayı ilgilendirmediğini savunarak, “Ancak sanıklar aralarındaki bağların ortaya çıkması bakımından çok iyi 2 tanık olmuştur” dedi. Çapraz sorguCumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Ayşe Elveren ve Nezahat Şenocak’ın verdikleri ifadelerde kendisini “yüzbaşı” olarak tanıdıklarını, Bursa’daki evinde Özel Kuvvetler Komutanlığına ait bir şilt bulunduğunu hatırlatarak, Muzaffer Şenocak’tan bu konuda açıklama yapmasını istedi. Elveren ve Şenocak’la ilgili savunması sırasında da açıklamalarda bulunduğunu hatırlatan Şenocak, sözü edilen plaketi Odak Güvenlik’in amblem çalışması için aldığını, kendisinde kaldığını, o plaketle birlikte amblem çalışmasına ait eskizlerin de çıktığını anlattı. Şenocak, “Bir plaketin bu kadar olay yaratacağını düşünemezdim” dedi. Savcı Pekgüzel’in, Aydın Yüksek’in “Mehmet Çetin” adına düzenlenmiş sahte kimliği bulunduğunu, Yüksek’in kendini ne şekilde tanıttığını sorduğu Şenocak, Aydın Yüksek’i gerçek ismiyle tanıdığını, “Mehmet Çetin” kimliğini ise bir gün fotokopi çektirirken gördüğünü, Bakırköy’den araması olduğu için bu kimliği kullandığını söylediğini kaydetti. Savcı Pekgüzel tarafından askerliği sırasında herhangi bir bomba eğitimi alıp almadığı sorulan Şenocak, almadığını söyledi. Bilirkişinin, evinde ele geçirilen maddelerle bomba yapılabileceğini bildirdiği hatırlatılan Şenocak, “Bilirkişinin ne bildiğini sorgulamak lazım. Ben o malzemelerle patlayıcı yapılacağına inanmıyorum” diye konuştu. Yine kendisinde ele geçirilen jammerlerin kullanım alanlarıyla ilgili soru üzerine Şenocak, bu frekans kesici aletin çok bilinen kullanım alanlarının dışında tiyatrolarda, dershanelerde, kayıt stüdyolarında, toplantı salonlarında, sağlık merkezlerinde ve bunun gibi birçok alanda kullanılabileceğini kaydetti. Şenocak, bu aletlerin özellikle benzin istasyonlarında kullanılması için çalışmalarının bulunduğunu ifade ederek, “Benzin buharı statik elektrik ile patlayabilir. Bugüne kadar böyle bir olay meydana gelmemiştir ama olabilir. Türk Milleti olarak duyarlı olduğumuzdan, bu, kimsenin umurunda değil. Ben özellikle istasyonlarda kullanılmasını istiyordum” dedi. Fikret Emek ile iş ilişkileri sorulan Şenocak, Emek’in işlerine dışarıdan destek verdiğini, resmi bir işbirliklerinin olmadığını anlattı. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın, Fikret Emek’in evinde kalıp kalmadığını sorduğu Şenocak, zaman zaman Ankara’ya gittiğinde Emek’in evinde kaldığını ifade etti. Dinamit lokumu ve fitil tartışmasıSavcı Taşkın’ın gizli belgelere ilişkin sorusuna, Şenocak’ın avukatı Kenan Aşık itiraz etti. Müvekkilinin bu konudaki açıklamalarını savunmasında yaptığını kaydeden Aşık, savcının net soru sormasını istedi. Savcı Taşkın da savunma sırasında konu netliğe kavuşmadığı için tekrar sorma gereği hissettiğini söyledi. Şenocak, bahsi geçen CD’nin içeriğini bilmediğini, içinde gizli belge olarak tabir edilen belgeleri görmediğini, böyle bir belgeden haberi olsa bu CD’yi Aydın Yüksek’e bırakmayacağını, ya aldığı yere vereceğini ya da imha edeceğini anlattı. Savcı Taşkın’ın kendisinden ele geçirilen dinamit lokumunu ve fitili nerede bulduğunu, bu konuda tanıklarını olup olmadığını sorması üzerine Şenocak, iş makinesinin paletlerinin arasında bulduğunu ifade ederek, çalışma yaptığı enkazın fotoğraflarını gösterdi. Buradaki arkadaşlarının hepsinin buna tanıklık edebileceğini ancak hatırlayıp hatırlamadıklarını bilmediğini belirten Şenocak, Savcı Taşkın’a, “Kaynaşlı’da yanan bir cami vardı bilir misiniz?” diye sordu. Savcı Taşkın da “Evet ben orada çalıştım” diye cevap verdi. Kaynaşlı’da deprem sonrası yaşanan ortama ilişkin bilgiler veren Şenocak’a, “Bu maddeleri hatıra olsun diye mi aldınız?” şeklinde soru yöneltilmesi üzerine sanık, “Hayır onu söylemiyorum. O günkü eşyalarım tozuyla birlikte çantamın içindedir. O günden sonra hiç çıkartmadım” dedi.  'Bağlantı ortaya çıkarsa Kürtlerin bakışı değişir'