A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Şenol Güneş, futbolcu Arda Turan'ı kendilerinin ürettiğini ancak tükettiklerini de söyledi. Güneş, "O da biz de hatalıyız" dedi.
Konya'da son Dünya Kupası şampiyonu Fransa'yı 2-0 yendikleri maçı hatırlatan tecrübeli çalıştırıcı, "Türkiye'de ekonomik ve siyasi anlamda sıkıntılar olsa bile insanlar bir araya geldiğinde bir problem olduğunu hissediyorsun. Ben Fransa maçından sonra böyle bir şey görmedim. Tam tersine birleşti insanlar. Bir araya gelmek isteyen insanlara bir vesile olduk. Avrupa Şampiyonası'nda bu birlik ruhunu sağlayabiliriz ve Avrupa Şampiyonası'na olmazsa olmaz gözü ile bakıyoruz" dedi. Türk futbolunun zirvesindeki isim olan Güneş, "İlk 11'in tamamının yabancı olmasını doğru bulmuyorum" ifadesini kullanırken; Cenk Tosun transferinden Yusuf Yazıcı'ya kadar bir çok konuda açıklamada bulundu.
Güneş, "Bizden beklenen başarıyı eksik bırakmışız. Yeni bir dönem başlıyor, yeni hazırlıklar yapıldı. Bundan önceki tecrübeleri de katarsak, yöneticiler, oyuncular, antrenörler hepsi elinden geleni yaparak başarı yakalamaya çalıştı. Zaman zaman başarılı olduk, zaman zaman olamadık. Bugün itibariyle, bunu bir adım daha ileriye getirip ortak bir hedefte birleşip hepimizin hayallerinin birlikte olabileceği bir döneme girmek istiyoruz. Yeni bir dönem dizayn edelim istedik. Geleceği planlıyoruz ama biz bugünü de yaşamak istiyoruz. Bugün de bizim için hedef Avrupa Şampiyonası'na katılabilmektir. Oyuncu arkadaşlarımdan özverili bir çalışma gördüğümü söyleyebilirim. Yeni bir grup oluşuyor. Eskiden başarılı olan arkadaşlarımızın tecrübelerinden de faydalanmak istiyoruz. Yeni bir oyuncu grubuyla iyi bir kadro oluşturmak istiyoruz. Bu Avrupa Şampiyonası'na olmazsa olmaz olarak bakıyoruz. Dört maç sonrası iyi bir yere geldiğimizi düşünüyoruz. Herkesin takımı olduğunu göstermek istiyoruz. Ülke futbolunu tanıtmak için öncelikle Milli Takımın başarılı olması gerekiyor. Biz Milli Takım olarak en iyisini yapacağız" şeklinde konuştu.
Avrupa Şampiyonası elemelerinde önümüzdeki üç maçı İstanbul'da oynayacaklarını ama daha sonra Anadolu'ya dönmek istediklerini belirten Güneş, "Kavramları ötekileştirerek, kavga ederek hiçbir yere varamayacağımızı hepimiz biliyoruz. Bunu geçmiş yıllarda ekonomik, siyasi ve insani olarak gördük. Bölgelere ayırmak doğru değil, düşüncelerdeki farklılığı kabul ediyorum ama bir bütün oluşturmamız gerekiyor. Bu açıdan baktığımızda İstanbul'un konumuyla Anadolu'nun konumu arasında tabii ki farklılıklar var ancak burada yaşanan bir hadiseden sonra buradan Anadolu'ya gitmek, orayı tercih etmek anlamına gelmez. Orayı biz zaten daha önce de tercih ettik. Gaziantep'e, Adana'ya, Trabzon'a gittik. Bütün şehirlere gideceğiz. İstanbul'un tarihsel ve kültürel anlamda çok büyük bir yeri olduğunu kabul etmek gerekiyor ama buradan ne kaçmak doğru ne de buraya teslim olmak doğru. Burada oynanan bir maç sonrası oyuncuların kaçar gibi buradan gitmesini de doğru bulmuyorum. Seyircinin istemediği şeyi de zorla yapmak istemiyorum. Bu oyuncular Türkiye'yi temsil ediyor. Taraftarın da takımıyla gurur duymasını istiyoruz. Biz bunu her şehirde görmek istiyoruz. Beş yıla yakın süre resmi olarak İstanbul'da maç yapılmadı. Önümüzdeki üç maçı burada oynayıp hem takımımızı hem de taraftarımızı birleştireceğiz. Herkesin kafasında sadece takımın başarısının olmasını istiyorum. Bir aile havası içerisinde iyi niyetle taraftarın sahaya gelmesi ve oyuncunun da bizlerin de görevini iyi yaparak bir sinerji oluşmasını sağlamak istiyoruz. İstanbul geçmişte bunu çok iyi yaptı, yine yapacaktır. Bu maçlardan sonra tekrar Anadolu'da maçlar yapacağız. Çok iyi statlarımız var. Benim dönemimde Konya'da Fransa'ya karşı yaptığımız maç bir örnektir. Tekrar sahada bir eğlence ve mutluluk havası görmek istiyoruz. Andorra maçını iyi geçersek arkasından Arnavutluk ve İzlanda maçlarıyla biz gruptan çıkmış olacağız. Dolayısıyla Anadolu'da başlayan yürüyüşümüz İstanbul'da son bulacak ve biz de Avrupa Şampiyonası'na katılmış olacağız" dedi.
Eylül ayındaki maçlar öncesinde Milli Takımın aday kadrosunda değişiklikler olabileceğini vurgulayan tecrübeli teknik adam, "Kulüplerimiz çok önemli. Oyuncuları takip edebilmek adına her şeyi yapıyoruz. Şu anda vaktimizin bir kısmını oyuncuları takip ederek, diğer kısmını da rakipleri analiz ederek değerlendiriyoruz. Biz 2 Eylül'de kampa gireceğiz ve 10 Eylül'de kampımız bitecek. Eylül ayında iki maç yapacağız. Sakat oyuncular oluyor, kulübünde sıkıntı yaşayan oyuncular oluyor, onlarla diyalog kuruyoruz. Onların da, kulüplerin de katkı yapacağı şekilde hazırlık yapıyoruz. Mevcut kadroda bizimle olamayacak oyuncular var, Hasan Ali Kaldırım ve Burak Yılmaz gibi. Bunun dışında ne gibi gelişmeler olabilir, bilmiyorum. Dorukhan'ın, Okay'ın ufak sakatlıkları var. Kenan'ın vardı düzeldi. Yurt dışına transfer olan arkadaşlarımız var. Yusuf Yazıcı'yı tebrik ediyorum, başarılar diliyorum. Transferlerden kaynaklı sorunlar olabilir, antrenmana az çıkanlar olabilir. Kemik kadroyu korumak ve bu kadroyu zorlayabilecek oyuncuları da çağırmak istiyoruz" açıklamasında bulundu.
Dmirören Haber Ajansı'na konuşan ve Türkiye'den bir çok oyuncunun yurtdışına transfer olduğunu, bunun daha da artması gerektiğini söyleyen Şenol Güneş, "Marka değerimizi yükseltmemiz gerekiyor. Bu kendi içimizde hep olmaz. Kendi içimizde yarışırken birbirimizi geliştireceğiz. Bu sonuçlarla beraber ülkemizi Avrupa'da temsil edeceğiz. Dünya çapında olmak istiyorsak uluslararası alanda başarılı olmamız gerekiyor. Bunu geçmiş yıllarda Milli Takım bazında Avrupa ve dünyaya gösterdik. Avrupa'da ülkemizi temsil eden takımların başarıları, oyuncularımızın değerini ve sunumunu artırıyor. Kendi dönemimde olduğu için söylüyorum, Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkması ile başlayan ve devam eden süreç, ilginin buraya yönelmesini sağladı. Oynadığımız futbol ve bıraktığımız izlerle değerimizi artırıyoruz. Cengiz'in Altınordu'dan Başakşehir'e geçmesi ve oradan Avrupa'ya transfer olması başlı başına bir olaydır. Bu oyuncularımızın Avrupa'da başarılı olması yeni gelen oyuncularımızın da önünü açıyor. Bu anlamda bize düşen görev onların başarılı olması için elimizden geleni yapmak olacaktır. Hırvatistan bunu çok yapmıştır. Son zamanlarda ligleri pek gündemde olmasa da Sırbistan dışarıya çok fazla oyuncu yolluyor ama Fransa hem başarı yakaladı, hem de çok fazla oyuncu çıkardı. Bizim de üretime tekrar dönmemiz gerekiyor. Trabzonspor Yusuf ile bunu yaptı, Galatasaray ise Ozan ile yaptı. Yabancı oyuncu ile de bu sunumu yapabilirsiniz. Bizim bir pazara dönüşmemiz gerekiyor. Portekiz'de Porto ve Benfica'nın yaptığını kulüplerimiz daha fazla yapmalı. Eksiklerimiz var, sorunlarımız var, sürekli kendimizi eleştiriyoruz, beğenmiyoruz ama bu halimizle bile üretebildiğimizi görüyoruz. O yüzden gayretli ve iç içe olmamız gerekiyor. Hazır oyuncu alıp, eksi bütçelerle kulüpleri bırakmak sürdürülebilir bir durum değil. Bu dönemi geçiş dönemi olarak görüyorum. Genç oyuncuların oynaması, oynayacakları bir kulübe gitmesi gerekiyor. Oradan da büyük kulüplere gitmesi bizim anlayışımızda var" ifadelerini kullandı.
Genç oyunculara daha fazla şans verilmesi ve onlara uygun rekabet ortamı sağlanması gerektiğini dile getiren Güneş, "Galatasaray'da Ozan Kabak 19 yaşında Avrupa'ya gitti. Trabzonspor'da Yusuf gitti, Abdülkadir de geliyor. Beşiktaş'ta Dorukhan ve Güven var. Her takımda üretme şansımız var ama bütün bunların hepsi kolay olmuyor. Transferler yapılıyor, büyük rakamlar harcanıyor ve büyük ücretlerle alınan oyunculardan sonra başarısızlıklar olunca ekonomik krizler ortaya çıkıyor. Bu konuda futbol kültürümüzü geliştirmemiz gerekiyor. Ben bu konuda bir çok hocanın yapıcı olduğunu düşünüyorum. Oyuncu üretme ve ürettiğin oyuncuyu yarıştırma anlayışıyla ilerlemek gerekiyor. Kulüplerin kurumsal yapısını oturtmak önemli. Ayrıca yabancı anlayışı da önem arz ediyor ama yabancı oyuncu geldi, gelmedi sayısına odaklanırsak hata yaparız. Ben Türk oyunculardan yanayım. Türkiye şu anda futbol dahil bir çok alanda Avrupa Birliği ile iç içe geçmemiş bir ülke. Kulüpler ekonomik kriz dolayısıyla yapılandırmaya gidiyor. Aynı zamanda oyuncu üretimine katkı yapıyorlar. Antrenörlerin sorumluluklarını iyi bilmesi, futbolcuların karakterlerini de güçlendirmeleri gerekiyor" diye konuştu.
Şenol Güneş, gündemde yer alan yabancı kuralına bazı kriterler getirilebileceğine dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı:
"14 yabancı alıp 11'ini yabancı oyunculardan kuran takımlarımız var. Uluslararası alana çıktığında buna ihtiyaç duydu. Oysa o büyük kulüplerimiz isterse Türk oyuncuları da alabiliyor. Burada bir sorun yok ama ihtiyaçtan fazla yabancı oyuncu aldığınızda bu problem yaratıyor. Hem kulübe problem oluyor hem de genç oyuncunun önünü kesiyor. Oysa alternatif oyuncular, gençler olmalı. Şu da deniyor mesela, 'Türk oyuncular çok pahalı oluyor, bu da onları tembelleştiriyor' buna katılmıyorum. Mesela Güven'in oynaması oradaki grup açısından mucize ama şartlar da zorluyor. Türk oyuncuya 100 bin Euro veriyorsunuz, yabancıyı 5 milyon Euro'ya transfer ediyorsunuz. Daha sonra da 'Ben bu 5 milyon Euro'yu çöpe mi atıyım?' diyorsunuz. Mutlaka yabancının katkısı var. Duruşu, marka değeri, karakteri takımda çok fazla katkı yapar ama çok olunca sıkıntı çıkabiliyor. Şu anda bir çok kulübümüz göndermek istiyor ama gönderemiyor. Ekonomik krizleri büyüdü, ikili ilişkileri de zarar gördü. Yerli oyuncular da yabancı oyuncular da aynı yarışın içerisine konulmalı. Üretim yapacağımız oyuncunun oynayacağı alanı sağlamamız gerekiyor. Bu ona kolaylık olsun diye değil, gelişimi olsun diye yapılmalı. Bir yıl Türkiye'de iyi oynayan oyuncu gitmediğinde problem olabiliyor. Avrupa'da da var böyle fazlasıyla genç oyuncu. Genç oyuncuya 15-20 milyon Euro verip 'acaba olur mu' düşüncesiyle bekliyor. Biz ise 2-3-5 milyon Euro'ya aldığımız oyuncu ile Avrupa'da başarılı olmak istiyoruz. Bir defa rakamsal bir dengesizlik var. Avrupa'dan aldığımız çoğu oyuncu orada oynamayan ya da problem yaşamış oyuncular oluyor. Sizin yarışmak istediğiniz takımların istemediği oyuncuları alıp onlarla yarışmaya çalışıyorsunuz. Bu anlamda yapılan şeyler mucize. Milli takım açısından bakalım. Biz Arda'yı ürettik ama tükettik. Arda da hatalıdır biz de hatalıyız. Ben bu konuları yeniden inceleyip dizayn edilmesinden yanayım. Yoksa yabancı sayısı 10 olsun, 8 olsun hepsini düşünebilirsin. Ben gönlümden geçeni söylüyorum, yabancı sayısı 7-8 olabilir ama ilk 11'in tamamının yabancı olmasını doğru bulmuyorum."
Kulüplerin kurumsal yapılarının değişmesi gerektiğini vurgulayan tecrübeli teknik adam, "Bugünkü sistemin dernekler kanununa göre artıları var. Manevi duygularla kulüplerini yöneten başkanlar var ama yanlış da yapanlar var. İyi niyetle yanlış yapan da kötü niyetle yapan da gittiği zaman sorumluluk duymuyor. Son zamanlarda ibra edilmiyor deniliyor ama daha önce hepsi ibra ediliyordu. Kulüp borca gidiyorsa bunun cevabını kim verecek? Belki katkılar sağlıyorlar, belki iyi niyetliler ama daha şeffaf olmalılar. Çünkü Türkiye için rakamlar çok yüksek. En son yayıncı kuruluşun yaşadığı rakamsal düşüşten bütün kulüpler etkilendi. Girdileri ya transferden oluyor ya da buradan oluyor. En son Audi Cup'a gittiğimde Bayern Münih'te Uli Hoeness'in orada olduğunu gördüm. O kadar güzel işleyen profesyonel bir yapıları var ki kesinlikle yetkili ve sorumlu onlar. Son kararı tabii ki yönetimler verir ama bizde ilk ve son kararı başkan veriyor. Bu şekilde ona çok yük biniyor ve hata da yapabiliyor. Bütün bunların tekrar açılıp tartışılması gerekiyor. Federasyon öncülüğünde en son bir yapılanma gerçekleştirildi. Bu şekilde sorumluluğun yöneticileri verileceği söyleniyor, göreceğiz. Bu belki bir katkı yapacaktır. Harcamaların da daha kontrollü yapıldığını duyuyorum. Bunlar güzel şeyler. Bunun okumak ve öğrenmek için bir kitabı yok. Yaşayarak öğreniyorsun. Ben 50 yıldır futbolun içerisindeyim, geçmişe göre daha iyi yerdeyiz ama biz hala daha dünya çapında olması gereken değerimizin altındayız. Onu tamamlamak gerekiyor. Türk insanına imkan ve zaman verdiğinde başaramayacağı şey yok. Bazı konularda çok ağır kalıyoruz, bazı yerlere hiç dokunmuyoruz. Çok büyük bir taraftar kitlesi var. Futbol ekonomik bir olay. Biz üretelim ve satalım. İlk 10'da olmamız gerekiyor. Cenk Tosun gittiğinde üzüldüm ama bir yandan da sevindim kulübün ekonomik yapısı değişir ve daha iyi olur diye ama olmadı.
İnsanı mal olarak görmek doğru değil ama üretimini dışarıya satıyorsun. Altınordu'nun yaptığı gibi bir sistemi, çeşitli bölgelerde ya da belli sayıda şehirde uygulayarak oyuncularımızın hem okumalarını hem de gelişimlerini sağlayabiliriz. Çok çaba sarf ederek, emek vererek işlerini yapan yöneticilerimiz var. Ancak bir kulüp borca giriyorsa hesabını vermelidir. Bu anlamda son yapılanmayı doğru buluyorum. Şimdi UEFA'dan ceza almadan sorunu kendimiz çözebiliriz" dedi.
Mustafa Denizli'nin 'Milli Takım, başarıya kulüp takımlarından daha yakın' sözlerinin hatırlatılması üzerine de Şenol Güneş, şunları söyledi:
"Mustafa Denizli'ye başarılar diliyorum. Bizlerin isimleri antrenör olarak geçiyor ama biz Fatih hoca ve Mustafa hoca ile beraber Milli Takımda oynadık. Oyunculuk dönemimizde sıkıntılar daha fazlaydı. O zaman kendine güveni olmayan bir takımdık çünkü rakiplerimizin uluslararası alanda bizden daha iyi olduğunu düşünürdük. Şimdi antrenörlük konumuna geldik. Biz bu sıkıntıları bildiğimiz için gelecek nesillere katkımız olduğunu düşünüyorum. Paralel düşünüyoruz, aynı hedefe yürüyoruz ve acımasız kararlarımız var. Oyunculara bir güven geldiğini düşünüyorum. Bu güvenin de uluslararası alana yansıdığını düşünüyorum. Şu anda da genç ve başarılı antrenör arkadaşlarımız var. Kulüplerimizin Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'ndeki sıkıntıları şuradan kaynaklanıyor; tek takımla temsil ediliyoruz ve 2'nci olan takımımızın da çıktığını görmedik. 2-3 tur geçmesi gerekiyor ve güçlü takımlar geliyor. Her kaybettiğimizde de puanlarımız eksiliyor. Beşiktaş bu anlamda çok iyi iş başardı, geçmişte bunu Galatasaray yaptı. O yüzden Milli Takımın alacağı başarı önemli. Milli takımın başarıya yakın olmasının nedeni de bu. Biz şu anda FIFA sıralamasında 37'nci sıradayız, İzlanda 35'inci sırada. İlk 10'da olmamız gerekiyor. Bu noktada olduğunuzda kura çekiminde avantajlı oluyorsunuz. Bu sene Galatasaray temsil edecek, olası bir elenmesi durumunda puan kayıpları artıyor. Giderek 2'nci takımın şansı azalıyor ve bu şekilde olursa ilerleyen yıllarda belki şampiyon takım da elemeye katılacak. O yüzden onların işi zorlaşıyor. Bizim Milli Takımda yapacağımız iş, Avrupa Şampiyonası'na katılmak, FIFA sıralamasında iyi bir yere gelmek. Kulüplerimizin de alacağı her puan önemli. Uluslararası arenada tek yürek olmamız gerekiyor. Biz bir beklentiye hitaben sorumluluk alıyoruz. Türk futbolunun çok büyük bir taraftar kitlesi var, bu önemli. Bunu iyi kullandığımızda çok daha güzel bir Türkiye olacaktır."
Dünya Kupası'na tekrar gitmek istediğini açıklayan Güneş, "(Gülerek) Rakamlara baktığınızda 2 ve 0 dışında bir rakam yok. Hem 2002 hem 2020 için ama o rakamların yeri şu olmalı, bizim de yerimiz o olmalı; FIFA sıralamasında ilk 10'a girdiğimizde yerimiz oturur. Bu kadar yatırım, bu kadar heyecanın olduğu yerde bunu başarmalıyız. Kolay değil, zorlukları aşmamız gerekiyor. Biz 2002'ye giderken kendimizi yalnız hissettiğimiz zamanlar oldu ama döndüğümüzde çok kalabalıktık. Oradan dersler aldık ve 2008'de bir başarı yakaladık. 2016'da katılmamıza rağmen eksikler tartışılmaya başlandı. Bütün bunların hepsi geride kaldı. Bütün bunları da düşünerek yeni bir döneme giriyoruz. Bu takım, bizim takımımız. Fransa maçında bunu gördüm. Türkiye'de ekonomik ve siyasi anlamda sıkıntılar olsa bile insanlar bir araya geldiğinde bir problem olduğunu hissediyorsun. Ben Fransa maçından sonra böyle bir şey görmedim. Tam tersine birleşti insanlar. Bir araya gelmek isteyen insanlara bir vesile olduk. Avrupa Şampiyonası'nda bu birlik ruhunu sağlayabiliriz. Dünya Kupası ayrı bir renk. Ben tekrar Dünya Kupası heyecanını yaşamak istiyorum ve bunun için çalışıyoruz. Bu heyecanı hissediyorum. Daha olgunuz, ne yaptığımızı bilen bir durumdayız. Çok büyük atılımlar yapıldı, stadyumlar yapıldı. Bu stadyumların değer alabilmesi, kullanılabilmesi için bizim uluslararası başarılara ihtiyacımız var. O yüzden bu Avrupa Şampiyonası başlangıcında verdiğimiz umudu, mutluluğa dönüştürmek için çok çalışacağız" ifadelerini kullandı. (DHA)