Suriye'de serbest bırakılan gazeteciler Adem Özköse ile Hamit Coşkun'u taşıyan Başbakanlığa ait uçak, Tahran'dan İstanbul'a geldi.
Özköse ve Coşkun, serbest kaldıktan sonra İran'ın başkenti Tahran'a geldiler. İkili daha sonra burada kendilerini bekleyen yakınları ile hasret giderdi ve Türkiye'ye yola çıkmak üzere Tahran Mehrabat Havaalanı'na geldi.
Gazeteci Adem Özköse ile Kameraman Hamit Coşkun, saat 00.30'da özel uçakla Atatürk Havalimanı'na geldi. Gazetecileri bekleyenler arasında Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da yer aldı.
Gazeteciler Adem Özköse ve Hamit Coşkun, İstanbul'a ayak bastıktan sonra kendilerini bekleyen Başbakan Yardıcmsı Beşir Atalay ile birlikte bir basın toplantısı düzenledi.
Adem Özköse, yaptığı açıklamalarda kendilerini Esed taraftarlarının kaçırdığını belirtirken, 53 gün boyunca arkadaşı Hamit Coşkun'la ayrı ayrı hücrelerde tutulduklarını söyledi. özel bir işkenceye maruz kalmadıklarını ancak gerekçesiz olarak özgürlüklerinin kısıtlanmasının da bir işkence olduğunu söyleyen Özköse, kaçıran grubun kendilerini birşeylerin karşılığında vermek istediğini de sözlerine ekledi.
Kameraman Hamit Coşkun ise zor günler geçirdiklerini ve ilk altı gün Adem özköse'nin sesini duyamadığı için öldüğünü sandığını ve altıncı gün sonunda ilk kez Özköse'nin sesini duyduğunu söyledi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bugün erken saatlerde, iki gazetecinin Tahran'a doğru yola çıktığını, onları teslim almak için de kendilerinin uçak gönderileceğini açıkladı. Davutoğlu, Suriye'de serbest bırakılan iki Türk gazeteci ile telefonla konuştuğunu, gazetecilerin en kısa sürede, muhtemelen bugün Türkiye'ye döneceklerini belirterek, süreçteki katkısından dolayı İran'a teşekkür etti.
Türk gazetecilerin aileleri ise bugünü Tahran'da bekliyerek geçirdi.
Başbakan Tayyip Erdoğan da gün içinde Hamit Coşkun'un babasını telefonla aradı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suriye'deki Türk gazetecilerin serbest bırakılmasına ilişkin, ''Önce bir gelsinler. Belki çok duyurulmadı ama Türkiye daima vatandaşlarının zor duruma düşmeleri halinde onları yakından takip eder'' dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, Adıyaman Valiliği'ni ziyareti sırasında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
''Suriye'deki Türk gazetecilerin serbest bırakıldığının ve Suriye'de ateşkesin tehlikeye girdiğine dair yorumlar yapıldığının'' hatırlatılarak, bu konulardaki değerlendirmesinin sorulması üzerine Gül, ''Önce bir gelsinler. Tabii ki onların hayatları, onlarla ilgili konular devamlı takip edildi. Belki çok duyurulmadı ama Türkiye daima vatandaşlarının zor duruma düşmeleri halinde onları yakından takip eder'' diye konuştu.
Suriye'de yaşanan geçiş döneminin kansız olmasının arzu edildiğini belirten Gül, şöyle konuştu: ''Komşumuzdaki insanların acı çekmesini hiçbir zaman istemeyiz. Artık eski, otoriter rejimlerin bu coğrafyada devamı zaten mümkün değildir. Bu bakımdan geçişin ülkeye zarar vermeden, insanlara acı çektirmeden gerçekleşmesi için de ülkenin yöneticilerine Türkiye her zaman düşüncelerini söylemiştir. Kofi Annan Planı aslında yeni bir fırsattır. Şu anda uygulamasında zorluklar var. Gözlemci sayısının artırılması gerekir. Sayıları 300'e kadar çıkacak ama bunun birkaç bin olması gerekir ki gerçekten etkin olabilsin. Bu sağlanabilirse o zaman Suriye'nin yeni bir döneme geçişi daha acısız bir şekilde gerçekleşir. Biz bu planın uygulanmasında ısrarcıyız.''
Gül, ''12 Eylül darbesine ilişkin davaya Cumhurbaşkanlığının müdahil olup olmayacağına'' ilişkin soruyu, ''O zaman biliyorsunuz, Cumhurbaşkanı yoktu memlekette maalesef'' diye yanıtladı.
Bursa'da incelemelerde bulunan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da, kendisini takip eden basın mensuplarına, Suriye'de kaybolan ve daha sonra kendilerine ulaşılan gazeteciler Adem Özkese ve Hamit Coşkun'un Türkiye'ye gelmesi için sevindirici bir haber aldıklarını söyledi.
Bunu paylaşmak istediğini belirten Arınç, "Bildiğiniz gibi uzunca bir süredir Suriye'de kaybolduğu bildirilen iki değerli gazeteci arkadaşlarımız Adem ve Hamit beylerin, inşallah Türkiye'ye gelmek üzere bulundukları yere uçak gönderildiği ve kısa sürede Türkiye'ye kavuşacakları şeklinde, Başbakanımızın, daha sonra Dışişleri Bakanımızın haberleri yayınlandı. Benim de ilişki kurduğum arkadaşlarım, bu sevindirici haberi teyit ettiler. Bundan dolayı çok mutluyuz. Bildiğiniz gibi önceleri hayatlarından ümit kesilmişti. Kendileriyle her hangi bir irtibat kurulamamıştı. Daha sonra biz, Dışişleri Bakanlığımızın ve hükümetimizin bütün imkanlarını kullanarak, hayatta olduklarını sağlıklı olduklarını, Türkiye'ye gönderilme noktasında, bir gelişme sağlanmadığını biliyorduk. Bu kez de hem insan hak ve hürriyeti derneğinin katkılarıyla, hem de Türkiye'nin diplomasi alanındaki katkısı ile gazetecilerimizin güvenlikli bir yerde Türkiye'ye gelmek üzere olduklarını haber aldım. Bundan dolayı çok mutluyum. En azından bir anneler gününde Adem ve Hamit'in annelerinin bu haberi bir bayram havasında kutladığını düşünüyorum. Tüm annelerinde. Gazeteci arkadaşlarımıza hoş geldiniz diyorum" dedi.