Okul fobisi, kuvvetli bir endişe nedeniyle çocuğun okula gitmeyi reddetmesi ya da bu konuda isteksiz görünmesidir. Okul fobisi olan çocuklarda mide bulantısı, karın ağrısı ya da baş ağrısı şeklindeki bedensel şikayetler görülüyor.
Psikolog Dr. Ferahim Yeşilyurt, bu belirtilerin genellikle sabahları uyanır uyanmaz görüldüğünü, çocukların okula gitmemelerine karar verilmesiyle birlikte kendiliğinden kaybolduğunu ifade ediyor.
Eğer çocuğa okula öğleden sonra gitmesi önerilirse, belirtilerin aniden kaybolduğu görülebiliyor. Hafta sonları okul fobisi olan çocukların en sevdikleri günler. Çünkü hafta sonunda çocuklar diledikleri gibi oyun oynayabilecekleri, okula gitmeyecekleri için bedensel şikayetler görülmüyor.
Psilolog Dr. Ferahim Yeşilyurt okul fobisi hakkında merak edilen soruları yanıtladı:
Okul fobisi hangi yaşlarda görülmektedir?
Okul fobisinin en yaygın olduğu yaş grubu 5-8 yaşları arasıdır. Eğitimin ilk yıllarında anaokuluna ve ilköğretime başlangıçta daha sık görülür. İkinci yoğun görülen yaş dilimi 11-14 arasıdır.
Hangi karakterdeki çocuklarlarda görülebilir?
Özellikle anne ya da babasına çok düşkün, evde aşırı özen gösterilen çocuklarda daha sık okul fobisi görülüyor.
Aile yapısının bu korkudaki etkileri nasıl olur?
Okul fobisi olan çocukların yaşamlarının daha önceki yıllarında anneleri tarafından aşırı özen içinde büyütüldükleri görülür. Bu tür annelerin sürekli olarak çocukları memnun ederek, onların sevgisini kazanma çabası içinde oldukları, tüm gereksinimlerini karşıladıkları ve onları sürekli olarak hayal kırıklığına uğramaktan korudukları dikkatimizi çeker. Bu anneler özellikle çocukların bedensel rahatsızlığıyla yakından ilgilidir. Bazıları çocukları gözlerinin önünde olmadığında kendilerini çok yalnız hisseder. Psikolojik ve fizyolojik olarak çocuklarıyla yakın olma gereksinimi duyarlar. Bazı annelerin çocuklarını anaokuluna göndermekten kaçındıkları gibi arkadaşlarının evine bile oyun oynamak için göndermek istemediği görülmektedir.
Okula başlamadan önce çocuklara okulla ilgili nasıl bilgiler verilmelidir?
Okul, çocuk açısından öncelikle arkadaş ve oyun demektir. Bu özellikleri vurgulamakta yarar var. Yeni arkadaşlarının olacağı, onlarla yeni oyunlar oynayacağı anlatılabilir.
Bu korkunun oluşmaması için ailenin alabileceği önlemler nelerdir?
Aileler öncelikle çocuktan uzaklaşmak ve okulda çocuğun başına gelebileceklerle ilgili kendi kaygılarını azaltmaya çalışmalıdır. Kendi kaygılarını azaltan veli, çocuğuna bu konuda model olacaktır. Diğer taraftan okula ilk günlerde birlikte gitmek, öğretmeniyle tanışmak ve çocuğun kaygısını azaltmaya çalışmak faydalı olacaktır.Çocuk bu korkunun olduğunu (ifade etmezse) nasıl anlayabiliriz?
Çocuklar genelde ifade ederler. Eğer edemezlerse de bedenleri yoluyla ifade ederler. Örneğin ateşleri çıkar, karın ağrıları oluşur. Bu ve buna benzer bedensel yakınmalar okul korkusu konusunda ipucu olabilir.
Korku oluşan çocuğa karşı aile nasıl davranmalıdır?
Başlangıçta anlayışlı yaklaşılmalı, çocuğun kaygıları paylaşılmalıdır. Diğer taraftan okul ile iyi bir ilişki kurulmalıdır. Başlangıçta çocukla birlikte okula gidilmeli, ardından aşamalı olarak yavaş yavaş okuldan uzaklaşılmalıdır. Böylece çocuğun okula alışması sağlanacaktır. Çocuğun okuldan korkması nedeniyle çocuk geri eve götürülmemelidir. Böyle yapılması çocuğun korkusunu pekiştirmiş olur.
Öğretmen çocuğa nasıl davranmalıdır?
Öğretmen anlayışlı ve destek olmalıdır. Sert otoriter öğretmenler çocuğun okul fobisini artırabilir. Ancak en önemli etken ailedir. Bu nedenle sorunun çözümü yine aile üzerinden olacaktır.
Çocuklar okulun ilk günlerinde nasıl kaygılar taşıyabilir?
Arkadaş bulabilecek miyim, öğretmene kendimi gösterebilecek miyim, arkadaş ve sınıfımı bulabilecek miyim, ya kaybolursam, gibi endişeler yaşarlar. Bu endişeler zamanla okula uyumla birlikte azalır.
Çocuklara ödevleri konusunda aileler nasıl davranmalıdırlar?
Aileler çocuklarının ödevine yardım ederlerse, çocuğun motivasyonu artacaktır. Ancak burada yardımın çerçevesi iyi çizilmelidir. Yardım etmek demek çocuğun tüm ders sorumluluğunu almak anlamına gelmez. Yardım etmek demek derslerinde anlamadığı yeri cevaplamaya çalışmak, bilmediği bir bilgiyi de nasıl bulabileceği konusunda rehberlik etmek anlamındadır. Ödevini bitiren öğrenciye başlangıçta küçük ödüller vermek de motivasyonu artırır.
Yasemin Ateş / Begüm Çelikkol / Habertürk.com