Sertleşme bozukluğunun (erektil disfonksiyon) dünyada birçok erkeği etkileyen yaygın bir problem olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu, “Ülkemizde yaklaşık 5 milyon erkeği etkileyen bu rahatsızlık özel bir ilgiyi hak etmektedir. Yaşlanmayla birlikte sertleşme bozukluğunun ortaya çıkması normal olarak karşılanmakta ve bu nedenle hastalar tedavi arayışından uzak kalmaktadır” dedi.
Erkek ve kadın cinselliği, infertilite gibi konuları kapsayan androloji alanında Avrupa genelinde bilimsel düzeyi attırmayı hedefleyen Avrupa Cinsel Tıp Derneği (ESSM)’nin bu yıl İstanbul’da düzenlenen 16. Kongresi’nde, sertleşme bozukluğu, erken boşalma, Peyronie hastalığı, kadın cinselliği gibi konularda cinsel tıptaki son gelişmeler aktarıldı.
Kongrenin ikinci gününde düzenlenen basın toplantısında Avrupa Cinsel Tıp Derneği yönetim kurulunda görev almış isimlerden Türk Androloji Derneği Onursal Başkanı, İstanbul Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu ve Türk Androloji Derneği Başkanı, Mersin Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahittin Çayan, kadın ve erkeklerdeki cinsel sorunlar konusunda bilgiler verdi. Cinsel hastalıkların hem erkeği, hem kadını ilgilendiren ve kişilerin yaşam kalitesini düşüren sorunlar olduğunu vurguladı. Çiftlerin ya da kadın ve erkeklerin cinsel fonksiyon bozukluklarını hastalık olarak görüp, hekime başvurmalarının çok önemli olduğuna dikkat çekildi.
Sertleşme bozukluğunun (erektil disfonksiyon) dünyada birçok erkeği etkileyen yaygın bir problem olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu, “Başarılı cinsel teması sağlayabilecek sertlik düzeyine ulaşamama veya sertliği sürdürememe gibi semptomların 3 ay sürmesi tanı konulması için yeterli kabul edilmektedir” dedi. Kadıoğlu, “Ülkemizde yaklaşık 5 milyon erkeği etkileyen bu rahatsızlık özel bir ilgiyi hak etmektedir. Yaşlanmayla birlikte sertleşme bozukluğunun ortaya çıkması normal olarak karşılanmakta ve bu nedenle hastalar tedavi arayışından uzak kalmaktadır. Sertleşme bozukluğu tanısı alan hastaların yalnızca %10’u bunun için herhangi bir tedavi almaktadır” diyerek sorunun yaygınlığını vurguladı.
Kadıoğlu, “Sertleşme bozukluğu için risk faktörleri arasında sigara ve alkol tüketimi, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kan yağlarında yükseklik, kalp hastalığı, depresyon ve tedavisinde kullanılan ilaçlar sayılabilir. Türk Androloji Derneği’nin prevalans çalışmasında Türkiye’de 40 yaş üstü erkeklerde sertleşme bozukluğu oranı %34’tür. Dünyada ve Türkiye'de sertleşme bozukluğu ve prostat büyümesi 40 yaş üzeri her 10 erkekten 8'inde birlikte görülmektedir. Bu iki rahatsızlığın birlikte görülmesi halinde hem bu iki rahatsızlığı taşıyan erkeklerin, hem de eşlerinin yaşam kalitesi nerdeyse yarı yarıya azalmaktadır. Yani erkekteki cinsel fonksiyon bozukluğu kadının da cinsel hayatını etkilemektedir” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu, sertleşme bozukluğunun nedenlerinin psikolojik ya da fiziksel olabileceğini şu sözlerle ifade etti: “Psikolojik nedenler arasında stres ve anksiyete başta gelir. Örnek vermek gerekirse cinsel olarak aktif bir erkek işten kovulduktan sonra aniden başlayan sertleşme bozukluğu yaşayabilir. Depresyon gibi psikiyatrik hastalıklar da sertleşme bozukluğuna yol açabilir. Sertleşme bozukluğunun en sık gözüken fiziksel nedeni damarla ilgili hastalıklardır. Sinir sistemi hastalıkları, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları ve psikiyatrik hastalıklar için kullanılan ilaçlar ve hormonal nedenler de sertleşme bozukluğunun nedeni olabilir. Sertleşme bozukluğunun teşhisi; diyabet, hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları, yüksek kolesterol, depresyon gibi altta yatan ciddi bir hastalığa da işaret edebileceği için oldukça önemlidir. Sertleşme konusunda yaşanılan her türlü problemde mutlaka bir doktora başvurulmalı ve mümkün olduğunca doğru ve ayrıntılı bilgi verilmelidir. Aslında bu rahatsızlığın çok yaygın olduğu ve utanılacak bir durum olmadığı bilinmelidir. Her yıl yeni tedavi yöntemleri ortaya çıkmaktadır ve her türlü sertleşme bozukluğunun tedavisi mümkündür.”
“Erken boşalma söz konusu olduğunda, her defasında cinsel ilişki başlamadan veya ilişki sırasında en geç bir dakika içinde boşalma gerçekleşir, boşalma geciktirilemez” diyen Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu “Dünyadaki genel görülme sıklığı %20-30 olarak tahmin edilmektedir. Bu rakam Amerika'da %31 ile en yüksek orana ulaşırken, Avrupa ortalaması %18, Ortadoğu ortalaması %10-15 olarak raporlanmıştır. Ülkemizde Türk Androloji Derneği’nin 2011’de yayınladığı, 2593 çifti inceleyen çalışmada, ülkemizdeki erken boşalma sıklığı %20 olarak saptanmıştır. Erken boşalma ve sertleşme bozukluğu sıklıkla bir arada görülebilen ve birbirini desteklediği düşünülen sorunlarıdır. Yakın zamanda yapılan çalışmalarda sertleşme bozukluğu olan erkeklerin %30-50 arasında erken boşalma şikayeti de olduğu görülmüştür. Bu birlikteliğin sebebinin sertleşme bozukluğu olan erkeklerin ereksiyon sağlamak için daha fazla uyarılmaları gerekliliği veya erkeğin sertleşmesini kaybetmeden ilişkiyi sonlandırmayı hedeflemesi olabileceği belirtilmiştir. Ayrıca sertleşme bozukluğunun ve erken boşalmanın ağırlığı arasında bir korelasyon olduğu da rapor edilmiştir” görüşünü dile getirdi.
Fazla tanınmayan bir hastalık olan Peyronie hastalığı hakkında ise Prof. Dr. Selahittin Çayan bilgiler verdi. Nispeten nadir olarak görülen Peyronie hastalığının erkeklerde, peniste ağrı, sertleşme sırasında eğrilik, kısalma, ele gelen sertlik gibi şikayetlerle ortaya çıkan bir rahatsızlık olduğunu söyledi. Peyronie hastalığının toplumda görülme sıklığı %3-9 arası olarak bildirilmiştir. Sertleşme bozukluğu ile üroloji kliniklerine başvuran erkeklerin %13’ünde Peyronie hastalığı teşhisi konmuştur. Genelde 40 yaş üstü erkeklerde görülen bu rahatsızlığın, gençlerde görülen bir tipi de mevcuttur. Diyabetik erkeklerde görülme sıklığının %18-33’lere çıktığı görülen Peyronie hastalığı bu grupta eğrilik ve sertleşme açısından daha ağır seyretmektedir. Otoimmün rahatsızlıklar ile beraber görülme sıklığının %9 olduğu rapor edilmiştir” dedi.
Kongrede, kadın cinselliği ile ilgili pek çok yeni veri ve bildiri de paylaşıldı. Prof. Dr. Selahittin Çayan “Sonuçlanmamış evlilik şikayetiyle doktora başvuran çiftlerin 1/3’ünde sadece kadın faktörü görülürken, vajinismus kadında en sık görülen psikoseksüel rahatsızlıktır. Arap kadınları arasında yapılan bir çalışma da vajinusmun en sık görülen sebebinin yetersiz eğitim olduğu bildirilmiştir. Cinsel istek azlığı veya vajinusmus şikayeti olan hastaların %60’ının hiç doktora başvurmadığı rapor edilmiştir” dedi.
Çeşitli hastalıklar ile cinsel fonksiyonların bağlantısına dikkat çeken Prof. Dr. Selahittin Çayan “İdrar kaçırma şikayeti ile kadın cinsel disfonksiyonu arasında da bir bağlantı olduğu 1200 Türk kadınında yapılmış bir araştırma ile ortaya konmuştur. Ayrıca hem erkek hem kadın cinselliğinin diyabet, glikoz intoleransı, şişmanlık, artmış trigliserid düzeyleri, hipertansiyon gibi hastalıklardan etkilendiği bilinmektedir. Metabolik sendromu olan kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluğu artmaktadır” diye konuştu.