Ses Partisi Genel Başkanı Ayhan Bilgen, "Yeni bir inisiyatif geliştirmenin önünde çokça engel var. Muhalefetin cesaretsizliği, iktidarın zaman zaman olayı sadece güvenlik konsepti üzerinden okuma eğilimi var ama sonuçta bir ihtiyaç var. Birinin ilk adımı atıp riski alması durumunda muhtemelen karşıdan da benzer olumlu adımlar olacak ve çözüm süreçlerinin konseptinde olduğu gibi bir adım ata ata ilerleyeceğiz" dedi.
Ses Partisi Genel Başkanı Ayhan Bilgen, Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na konuştu. Bilgen, Türkiye’nin yarısında örgütlenmenin tamamlandığını, Mayıs’ta olacak bir seçime girmek için şartları karşılayacaklarını söyledi. Kürt sorunu konusunda “Doğru adımları atmak için yeni bir inisiyatif geliştirmenin önünde çokça engel var” diyen Bilgen, şu açıklamaları yaptı:
"Elbette her partinin fanatikleri var ama aynı iktidar partisi, CHP, İYİ Parti ve HDP için de. Toplum birbiriyle bir şekilde değiyor, dokunuyor ve artık bu işin ne çocukların babalarının tabutlarına sarılması gerektiği bir ülke ne annelerin çocuklarının mezarına bile kavuşamadığı bir ülke olmaktan çıkmamız gerektiği konusuna toplumda ortak akıl, ortak vicdan oluşuyor ama bütün partilerin içerisindeki fanatikler ne yazık ki siyaseti uçlaştırıyorlar, marjinalize ediyorlar ve liderler de söylemi futbol taraftarı gibi tribünleri popülist yapmak zorunda kalıyorlar. Popülist siyaset çözümsüzlüğü besliyor. Parti çıkarları ülke çıkarlarının önüne geçiyor ve ne yazık ki herkesin bildiği doğru adımları atmak konusunda uzlaşamıyoruz."
"HDP’ye hangi niyetle girdiysem aynı niyetle ayrıldım. Benim için değişen hiçbir şey yok. Ne kişisel bir kariyer hesabıyla HDP saflarında yer aldım ki çok riskli bir tercih. Ben farklı bir çevrede yetişmiş bir kişi olarak sonuçta Kürt sorunun barışçıl çözümünü benimsediğim için, insan haklarını önemsediğim için orada bir dayanışma tavrı ortaya koydum ama bununa artık işlevsizleştiğini, anlamsızlaştığını, istediğim sonucu elde edemediğimi görünce de yine aynı amaca hizmet için yolumu ayırdım. HDP tabanının daha çok kırgınlık duygusu taşıdığını hissediyorum. Terk edilme, yalnız bırakılma gibi bir duygu. Çok anlaşılmayacak bir psikoloji değil, iyi niyetli bir yaklaşım. Çok daha kötü bir dille sosyal medyada hakaret ve tehdit söylemlerini kullananlar var ama ben onun 5-6 milyonluk seçmen kitlesini temsil ettiğini düşünmüyorum. Toplumsal kaygı ve duyarlılıkla tercih ettiğini HDP seçmeninin bildiğinden eminim. Farklı biri kaygıyla başka bir hesap içerisinde olmadığımı en azından taban çok net biliyor. Parti içerisinde bu tartışmayı uzun zamandır yapıyorum. Bir tıkanıklık yaşadığımızı, bu tıkanıklığı aşmak için risk almamız gerektiğini, yeni bir hamle ve konsept geliştirmemiz gerektiğini defaten ifade ettim. HDP’yi suçlamıyorum."
"Yeni bir inisiyatif geliştirmenin önünde çokça engel var. Muhalefetin cesaretsizliği, iktidarın zaman zaman olayı sadece güvenlik konsepti üzerinden okuma eğilimi var ama sonuçta bir ihtiyaç var. Bu ihtiyacı görmek ve bu ihtiyacı gerektirdiği adımları atmak konusunda HDP bekleyen bir parti değil inisiyatif alıp ilk adımı atan aktör olmalı. Burada herkes birbirinden bekliyor, tıkanıklığın sebebi bu. Diğer partiler HDP’den mesafe koysun diye bekliyor, HDP diğer partilerden demokratikleşme adımlarını atsın silahın koşulları ortadan kalksın diye. Böylece herkes birbirini geriye çekiyor. Birinin ilk adımı atıp riski alması durumunda muhtemelen karşıdan da benzer olumlu adımlar olacak ve çözüm süreçlerinin konseptinde olduğu gibi bir adım ata ata ilerleyeceğiz. Siyaseti bu çatışma denklemi üzerinden kuranlar ne yazık ki daha yüksek sesle, daha yüksek perden konuşmaya devam ediyorlar."