IPS İletişim Vakfı'nın düzenlediği, Kadir Has Üniversitesi'nde gerçekleşen Okuldan Haber Odasına (OHO) 2015'in ilk gününde Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş “Barış Gazeteciliği - Hak Haberciliği” başlıklı oturumuna “Haber ne demek? Hak haberciliği ne demek?” sorusuyla başladı.
BİANET'ten Zana Yavuz'un haberine göre, Alankuş, “Etik ve politik olarak sorumlu habercilik” olarak tanımladığı hak haberciliğinin, ötekine duyulan sorumluluk üzerinden yapılması gerektiğinin altını çizdi. Gazetelerin son dönemdeki manşetlerinden örnekler veren Alankuş, son dönemdeki manşetlerin çoğunlukla “yaptık”, “vurduk” türü söylemler yer aldığını belirterek devlet ile yurttaşın mesafesini tümüyle yok eden herkesi birer nefer haline getiren bir anlatıdan söz edildiğini söyledi.
Sevda Alankuş katılımcılara “Haberi neden önemsiyoruz” sorusunu yöneltti. Yanıtları dinledikten sonra bu sorunun birçok yanıtının olduğunu doğruladı sonra ekledi “Ama en önemlisi haber gerçeği aktardığını iddia eden tek anlatı biçimidir”.
Alankuş şöyle konuştu: “Elbette iletişim, bilgi alma, ifade özgürlüğü gibi temel insan haklarını ile ilgili olmasından dolayı haber önemlidir. Ama haberin asıl önemi gerçeklik iddiası olan tek öğe aslında. Haberin böyle bir iddiası var. Bir şey gerçeklik iddiası taşıyorsa çok büyük sorumluluk da taşıması gerek. Olgusal gerçeği olabildiğince tarafsız ve doğru vermesi gerek. Haber gerçeklik iddiası kuran ve bizi hayat karşısında belli bir yerde konumlayandır. Haber gündelik hayata dair kırılma yaratan her şeydir. Durum böyle olunca birincisi habercilerin çok sorumlu olması gerekir, ikincisi ise bunun mümkün olup olmayacağı gerçeğidir.”
Alankuş bir gazetecinin etik olarak sorumlu olmasının yetmediğini ve artık politik olarak da sorumlu olmasının gerektiğini kaydederek "Genel geçer gazeteciliğin etiği zaten sorunlu bir gelenekti ancak son zamanlarda bu bile mumla aranır hale geldi. Bu durum dahi özlenir hale geldi. Etik gazetecilik iyi gazeteciliktir anlayışı ile de sorunumuz var. Genel geçer gazeteciliğin etiği birey odaklıdır. Hak odaklı ve barış gazeteciliği etiği ise öteki odaklıdır. Burada sorulması gereken bir başka soru da haber neden önemlidir ve diğer anlatı öğeleri, başka yazım formatları ile neden o kadar ilgilenmiyoruz" dedi.
Alankuş devamla barış gazeteciliği kavramını açıkladı ve savaş odaklı gazeteciliğin zafere, barış odaklı gazeteciliğin ise sonuç odaklı olduğunu söyledi. Habercilikte bir sorun olduğu genel olarak kabul edilen bir görüş. Peki haber hep böyle miydi? Bu hale nasıl geldi konusunda iki farklı yaklaşım var. İlk görüş haberciliği bozulduğu ve haberciliğin ticarileşmesi ile bozulduğu görüşü. Haberi yayınlayanların ticarileşmesi ile haberinde bu yönde değişmesi ve haberin hak ihlali yapılan bir metne dönüşmesi.
Maskülen şehvet
"Örneğin Suriye helikopterinin düşürüldüğü günlerde Hürriyet'in 'vurduk' manşeti örnek gösterilebilir. Pornografik ve maskülen bir şehvet var bu manşetlerde, bu habercilikte."
Maskülen şehveti şu şekilde açıkladı: "Ötekiye nasıl bakış ötekinin kadınlaştırılmasıdır. Öteki merkezli bir bakma derken de önerilen ötekiye kadın koduyla bakma halinin değiştirilmesini kastediyoruz. Temel bir karşıtlık var kadın ve erkek olarak. Bütün bir dil, söylem, anlatı böyle bir karşıtlık üzerine kurulu. O zaman Ermeni de kahpe oluyor. Ancak bir kadın kahpelik yapabilir. Böyle bir habercilik bu ve bizim onunla derdimiz var.
Diğer bir görüş ise haberin içinde, yapısında bir sıkıntı olduğu ve bozulmanın bundan kaynaklandığı görüşü. Haber değeri, güncellik, tazelik, olağanüstülük, çatışma unsuru, yakınlık ve önemli ve ünlü kimseler gibi kıstaslar haberi haber yapan unsurlar olarak görüldüğü zaman barış anneleri üzerine bomba atılmadığı zaman haber olamıyorlar. Berfo Ana ancak öldüğü zaman haber olabiliyor. Çünkü gündelik hayatta kırılma yaratan olağandışılığa haber deme durumunda bırakılıyoruz.
"Burada üzerinden düşünülmesi gereken sorunlar var. Haberciliği sadece ve sadece bunlarda kurduğunuz zaman mesela barış çabalarının haber olamayacağı, kadınların sadece öldürüldükleri haber olabilmeleri sorunu çıkıyor. Dünya nüfusunun yüzde 50'si kadın ama haberin yüzde 50’si kadın değil mesela. Kadınların olumlu haber öznesi olmamasından, haber kaynağı olmamasından bahsediyorum. Kadınlara dair haber diye gazetelere baktığınızda sadece olumsuz haberleri görüyorsanız bu kadını içten içe çok güçsüzleştiren bir şey. Siz kadınları güçlendiren başarı öyküleri yayınlamıyorsanız, sıradan kadınların başarı hikayeleri haber olmuyorsa. Haberciliğin ana malzemesi olan haber dili, gündelik hayatta erkek ve seksist dil üzerinden ötekileri kadınlaştırıp, iktidarı ise erkekleştiriyor. Kadına bakış açısını değiştiremezseniz, ötekilere bakış açısını değiştiremezsiniz. En temel ikilik kadın ve erkek ikiliğidir. Eğer siz bu ikiliği karşıtlık gibi görürseniz, bütün ötekilere de öyle bakarsınız. Ermeni’den kahpe saldırı’ başlığında ötekinin kadınlaştırdığı bir haber dili var. Ermeniler, Rumlar, Kürtler haber dilinde her zaman kahpe olarak tanımlanıyor. Kimdir ve nedir kahpe? Kadın için kullanılan aşağılayıcı bir sıfat. Ötekinin kadınlaştırıldığı bir haber trafiği mevcut.”
Editöryal değerler konusunda da sıkıntı olduğunu belirten Prof. Dr. Alankuş şöyle konuştu: “Nedir bu değerler? Mesela haberin doğru olması lazım. En az iki kaynaktan doğrulanması, tarafların görüşlerinin alınması ve dengeli verilmesi lazım diye öğretilir. Aslında gerçeklik dediğiniz şey aslında çok katmanlı. İki tarafa giderek hiç bir zaman doğrulatamayacağınız bir şey. Taraflar kim mesela. Kürt dediğiniz zaman hangi Kürt tarafı. Taraflar hiç bir zaman homojen değil. Başka deyişle hak haberciliği, habere başka bir epistemoloji ve çizgiden bakıyor. Bütünüyle ana akım medyaya alternatif oluşturan bir habercilik anlayışı bu.
“Haberin kendisine içkin bir takım sorunlar var. Dolayısıyla onun etiğinde de sorunlar var. Bu etik bireyi merkeze koyuyor. Hak haberciliği ise farklı bir epistemolojiden yola çıkarak farklı olduğu için mağdur duruma düşürülmeyi sorgulamaktan doğuyor. Hak haberciliğinin genel geçer ve evrensel bir reçetesi de yok. Her haberde yeniden düşünmeniz gerek ve bu haberi yaparken ötekine karşı sorumluluğumu yerine getiriyor muyum sorusunu sormalıyız.
"Haberi kesinleştirme için kaymakam, vali, başbakan, polis, adliye, adli tıp gibi otoritelere gidiliyor. Haberiniz böylece doğru, kesin oluyor ama aynı zamanda taraflı da oluyor. Şiddeti kanıksatan hale geliyor. Mesela haber elektrikli testerenin daha iyi kestiğini anlıyor. Demir testere kesmemiş bilgisinin faydası olmamasına rağmen öğrenmiş oluyoruz.
Haberin dili ve söyleminin ise başlı başına bir sorun olduğunu belirten Alankuş, kullanılan dilin seksist olduğunu söyledi.
"Aslında gündelik hayatın dili seksist bir dildir. Siz bu dili her kullandığınız da kadının durumu daha da kötüleşiyor. Devlet girdi gibi başlıklar ötekinin kadınlaştırılması ve ona yapılan muamelenin haklı gösterilmesi amacını taşıyor. Genel geçer habercilik aslında savaş gazeteciliği. Ötekinin ne söylediği önemli ve sıradan insan odaklı olması gerekiyor. Barış Gazeteciliği yapıyorsanız kadın odaklı olması gerekiyor. Kadınlar savaş döneminde uğradıkları tecavüzler, kaybettikleri çocuklar üzerinden haber oluyor ama barışın yapıcıları kadınlar bu durumda değinilmiyor.
“Savaş gazeteciliği zafer odaklı barış gazeteciliği ise çözüm odaklı. Gazeteci bu konuda yaratıcı olmak zorunda. Barıştan yana taraf olmanın, buna göre haber kaynağı seçmenin yolunu bulmalı. Öteki ile duygudaşlık içine giren, ötekinin yapmış olduğu hatadan dahi kendini sorumlu gören, ötekini kadınlaştırmayan bir anlayışa sahip olunmalı.”
BİA Eğitim Danışmanı, Kadır Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Alankuş, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. Yüksek lisans ve doktora derecelerini Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi alanında ve aynı üniversitede tamamladı. Akademik çalışmalarına 1988-89 yıllarında Leeds Üniversitesi’nde devam etti. Ege ve Ankara üniversiteleri iletişim fakültelerinde 1982-1999 yılları arasında öğretim üyesi olarak çalıştı. Doçentlik ve profesörlük unvanlarını İletişim Bilimleri alanında aldı. Doğu Akdeniz Üniversitesi, İletişim ve Medya Çalışmaları Fakültesi (1999-2008), İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi (2008-2013) dekanlıklarında bulundu.
1999 yılından bu yana, Bağımsız İletişim Ağı eğitimlerinin danışmanı sıfatıyla, IPS Vakfı yayınlarının editörlüğünü üstlendi. Araştırma alanları arasında alternatif medya, barış gazeteciliği, feminist medya eleştirisi gibi konular yer alıyor.