'Sevgili gazetem Taraf; peki bu süreçte sen ne yaptın, ifade özgürlüğünden sınıfta kaldın, otur sıfır!'

'Sevgili gazetem Taraf; peki bu süreçte sen ne yaptın, ifade özgürlüğünden sınıfta kaldın, otur sıfır!'

Taraf yazarı Yiğit Karaahmet, 12 kişini n yaşamını yitirdiği Fransa'nın başkenti Paris'te yayın yaoan Charlie Hebdo'nun son sayısını yayımlayan T24, Cumhuriyet gazetesi, BirGün'ü ifade özgürlüğünü savunma adına tebrik ederek gazetesi adına bir özeleştiride bulundu. "Bu ülkede hâlâ ‘muhalif basın’ diye adını andığımız, hepi topu üç beş yayın kuruluşundan oluşan medya ellerinden geleni, yapabildiklerini, bütçelerinin el verdiği bir şekilde ortaya koydu" diyen Karaahmet, "Peki, sevgili gazetem Taraf… Peki, bu süreçte sen ne yaptın canım?" diye sordu. Geçtiğimiz hafta bir yazısının da yayımlanmadığını dile getiren Karaahmet sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cumhuriyet, Birgün gibi muhalefet kazanının içinde yer aldığın diğer kurumlar bu sınavdan başarıyla geçerken üzgünüm Taraf ama sen sınıfta kaldın."

Yiğit Karaahmet'in Taraf'ta "Peki, ya sen ne yaptın Taraf?" başlığıyla yayımlanan (17 Ocak 2015) yazısı şöyle:

 

Peki, ya sen ne yaptın Taraf?

 

Charlie Hebdo’nun ardından ikinci haftayı da yepyeni gelişmelerle geride bırakıyoruz. Saldırının şaşkınlığı ilk etapta atlatıldıktan sonra kentli kızlar için şimdi ‘Ay Fransa acaba biz Türklere vize verir mi?’ diye düşünme zamanı geldi çattı. (Hadi itiraf edin benim sevgili alışveriş sever okurlarım. Hepiniz bu süreçte vizeyle ilgili bir kere olsun düşündünüz.)

‘Tabuları deviren’, ‘söylenmemişi söyleyen’, ‘kutsala karşı konuşan’ 60 bin tirajlık bir derginin saldırı sonrası ilk sayısının 16 dile çevrilip üç milyon gibi bir rakamla basılmış olması da internet çapında hâlâ matbuatın önemini de bir kere daha hepimize gösterdi herhalde. Gutenberg’in dizgileriyiz!

Tüm dünya artık basın özgürlüğünü konuşurken Türk medyası da bu süreçte, kendi çapında bir ifade özgürlüğü sınavından geçti. Gelişmeleri daha çok Buzzfeed’in ‘Charlie Hebdo’yu anlamak için en unutulmaz 25 fotoğraf’ tadındaki haberlerinden takip ettim. Hayatımda bir tek Türk medyasındanKelebek’in yokluğunu hissediyorum.

Ama bu süreçte Türk medyasında muhalif basının kendi üstüne düşeni yaptığına inanıyorum.

Aynı dergiyi saldırının olduğu Fransa’da tekrar Muhammed kapağıyla çıkarmakla, sembolik olarak Türkiye gibi yüzde çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede dağıtmak arasında bir fark var bence. Bu anlamdaCumhuriyet yine Cumhuriyetliğini yaptı. Ne aktı ne koktu. Ama sonuçta bu ülkede Muhammed karikatürü yüzünden taranmış bir derginin kopyası da olsa bir versiyonunu dağıttı. Protesto edildi, bomba ihbarları yapıldı ama ifade özgürlüğünü konuştuğumuz şu günlerde gayet önemliydi bu.

Aynı şekilde Birgün de üstüne düşeni yaptı bence. MİT’in TIR’larına dair yayın yasağı konan belgeleri de geçen gün manşetinden yayınladı. T24 Charlie Hebdo’nun son sayısının tümünü pdf olarak dağıttı, internet medyası bu konunun üstündeydi…

Yani kısaca ve özetle bu ülkede hâlâ ‘muhalif basın’ diye adını andığımız, hepi topu üç beş yayın kuruluşundan oluşan medya ellerinden geleni, yapabildiklerini, bütçelerinin el verdiği bir şekilde ortaya koydu.

Peki, sevgili gazetem Taraf… Peki, bu süreçte sen ne yaptın canım?

Şimdi biraz özeleştiri verme zamanı.

Bu gazete de ülkede sayılı muhalif basın üyelerinden biriyken, pek çoğumuz burada gönüllü yazmayı sırf bu sebeple tercih etmişken, herkesin ifade özgürlüğü için bir şekilde elini taşın altına soktuğu bu dönemde, sen ne yaptın?

Nasıl bir muhalefet, nasıl bir duruş sergiledin bu süreçte?

Ben söyleyeyim. Elle tutulur hiçbir şey yapmadın.

Karikatür krizini zaten üstü kapalı geçiştirdiler, hiçbir kutsala dokunmak istemediler. Charlie Hebdo’nun son sayısındaki herhangi bir karikatüre hiçbir şekilde yer verilmedi (Muhammed kapağını konuşmuyorum bile. Onun neredeyse bahsi bile geçmedi).

Geçen hafta bu gazeteye yazdığım yazı yayınlanmadı.

‘Hassas bir süreç, editoryal bir karardır’ diyerek saygı duydum. Ama aynı gün yayınlanan diğer yazılara baktığımda başyazısından, Ermeni kontenjanına kadar ne kadar üfürük, hava cıva, ne kadar klişe yorum, suya sabuna dokunmayan analiz varsa hepsi basılmış. Meselenin etrafından dolaşan tüm fikirler, editoryal olarak zararsız bulunup, gazeteye basılabiliyor. Yani ben mesela Charlie Hebdo olayının olduğu geçen hafta köşemde Sahrap Soysal’dan zeytinyağlı dolma tarifi versem bunu basmakta bir sakınca görmeyeceksin.

Bu da bir duruş değil mi peki? Bilinçli bir tercih? Bir tür korkaklık?

Cumhuriyet, Birgün gibi muhalefet kazanının içinde yer aldığın diğer kurumlar bu sınavdan başarıyla geçerken üzgünüm Taraf ama sen sınıfta kaldın.

Bazen bir konu hakkında konuşmamak da aslında çok şey söylemektir.

O yüzden ifade özgürlüğü konusunda maalesef: Otur sıfır!