Sevilay Yılman: Ahmet Taşgetiren'e yapılan bu eleştiriler, haksızlığın dik âlâsı!

Sevilay Yılman: Ahmet Taşgetiren'e yapılan bu eleştiriler, haksızlığın dik âlâsı!

Habertürk yazarı Sevilay Yılman, son olarak "Yürüyüş" başlıklı yazısından dolayı Star yazarı Ahmet Taşgetiren'e yöneltilen eleştirilerle ilgili olarak "Haksızlığın dik âlâsı" dedi.

"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"nin yüzde 51.4 "evet" oyuyla kabul edildiği halk oylamasına giden süreçte iktidar partisine yönelttiği bir dizi eleştiri nedeniyle Taşgetiren, iktidara yakın köşe yazarları tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Taşgetiren, son olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun öncülüğünde, partinin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanması sonrası başlatılan "adalet yürüyüşü" ile ilgili olarak "69 yaşında bir direnç yürüyüşüdür" bu demiş; iktidarın bu yürüyüşü ciddiye alması gerektiğini vurgulamıştı.

Taşgetiren'e söz konusu yazısı nedeniyle ilk tepki gösteren isim, köşe komşusu Ahmet Kekeç olmuştu. Taşgetiren'e yönelik olarak kaleme aldığı ilk eleştiri yazısında "Hakikaten çok yazık" diyen Kekeç,  bugün yayımlanan yazısında da "Erdoğan'la meseleni gizleyemiyorsun", "Bu nasıl bir kibirdir" ifadelerini kullanmıştı. 

Sevilay Yılman'ın "Bahçeli’nin asıl derdi ne?" başlığıyla yayımlanan (24 Haziran 2017) yazısı şöyle:

CHP’lilere göre iktidara yaranma duygusuyla bu tavrı sergiliyor. Diyorlar ki: “Sayın Bahçeli sarayın sözcülüğü haletiruhiyesi içerisinde bu eleştirileri yapıyor!” İktidar yanlılarına göre ise referandum öncesi iki parti arasında başlayan dostluğun, ortaklığın devamı adına bu pozisyonu alıyor.

Bilmiyorum belki de ben çok hin düşünüyorum ama CHP’nin “Adalet” yürüyüşü ve bu eyleme oldukça sert tondan muhalefet eden MHP Lideri Devlet Bahçeli konusunda bakış açım bu düşünülenlerden çok farklı! Çünkü MHP, CHP’ye sokakta yürüyor diye çok sert muhalefet yapıyor ama diğer yandan FETÖ’den tutuklanıp sonradan serbest bırakılan damatlarla ilgili AK Parti’ye de çakıyor.

Uzatmayayım lafı... Bana göre Devlet Bey’in derdi ne iktidara yaranmak, ne de iktidarla ahbap çavuş ilişkisini devam ettirmek! Onun tek bir derdi var; o da siyaset! Tabanını genişletmek, 2019 seçimlerinde bu genişleyen tabandan oy alabilmek için şimdiden yatırım yapıyor Sayın Bahçeli! Çünkü farkına vardı ki referandumdaki tavrı dolayısıyla AK Parti’ye oy veren, sempati duyan seçmenlerin de büyük sempatisi var kendisine ve partisine. İşte bu sempatinin devam etmesi ve sandıkta oya tahvili için bugünkü politikayı izliyor Devlet Bey!

Peki yanlış mı yapıyor? Elbette ki değil! Niye yanlış olsun? Sonuçta siyaset, siyaset için yapılır. AK Parti ile referandum dolayısıyla bir birliktelik kurdu diye bunu ömrünün sonuna kadar devam ettirecek değil. İlk seçimde illaki, “Buraya kadardı ahbaplığımız!” diyecek! İşte onu demeden önce hazırlık yapıyor ve o gün geldiğinde arkasına düşecek AK Partili seçmenleri tavlamak, onları o gün geldiğinde peşinden sürükleyebilmek için bugünden bu çok zekice politikayı izliyor!

Budur işte, budurr! 

AK Parti, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “Adalet Yürüyüşü”yle ilgili nasıl bir pozisyon almaları gerektiği konusunu enine boyuna tartışmış ve şöyle bir karara bağlamış:

“Yürüyüş izlenecek... Ve bu yürüyüşün kamu güvenliği için her türlü önlem alınacak. Ve yürüyüş, kamu güvenliği ve kamu düzeniyle ilgili sorun yaratmadıkça engellenmeyecek, eleştirel yaklaşım ise sadece parti yöneticileriyle sınırlı olacak!”

Bu ülkenin bir yurttaşı olarak iktidar cephesinin bu sağduyulu ve demokratik duruşunu ayakta alkışlıyorum. Olması gereken, yapılması gereken buydu ve işte oldu! Tebrikler!

Ahmet Taşgetiren ve vefa

Ben kendisini tanıdığımda Koza İpek’in sahibi olduğu Bugün Gazetesi’nde yazardı Ahmet Bey. O dönem Başbakan olan Tayyip Erdoğan’ın Makedonya gezisine birlikte çağrılmıştık. Tam da iktidar ile Gülen Cemaati olarak anılan yapının arasının açılmaya başladığı ve şu anda bir kısmı tutuklu ya da firari olan Cemaatçi yazar ve gazetecilerin, Başbakan Erdoğan ile partisi hakkında iftira dolu yazılar yazıp yorumlar yaptığı dönemler.

Neyse... O gün işte gazeteciler bir minibüsle Başbakan’ın konvoyunda seyahat ederken yan yana düşmüştük Taşgetiren’le ve benim Cemaat’e karşı yazdıklarım üzerine uzunca bir sohbet etmiştik. Bildiğim her şeyi anlatmış ve hiç beklemediğim bir tavırla karşılaşmıştım. “Hicap duyuyorum bunların yaptıklarından” demişti. Ve şöyle bir ekleme yapmıştı: “Bu yazılanların, yapılanların Müslümanlıkla, İslamiyet’le hiçbir alakası yoktur!” Bunları kulaklarım duymuştu, sonrasında ise gözlerim de okumaya başladı. Cemaat’in yayın organı Bugün’de Cemaat’i yerden yere vuran yazılar yazmaya başladı Ahmet Bey ve tabii fazla sabredilemedi bu yazdıklarına ve kovuldu.

Neyse ki yeniden yazmaya başladı Star Gazetesi’nde. Ancak görüyorum ki bugünlerde çok mutsuz. Çünkü muhafazakâr kesimin bazı kalemlerinin öncülüğünde ne yazık ki ağır eleştirilerle karşı karşıya. Çok üzülüyorum bu duruma. Çünkü hak etmiyor. Bugünkü yorumlarının doğruluğu, yanlışlığı tartışılabilir. Ama Cemaat’in sahibi olmadığı gazetelerde dahi korkusundan Cemaat’e methiyeler döşenenlerin olduğu bir dönemde onların patron olduğu gazetede hiç çekinmeden onlara başkaldırmış olan bir yazara yapılan bu eleştiriler haksızlığın dik âlâsıdır!