Habertürk yazarı Sevilay Yılman, darbe girişiminin ardından Gülen cemaatine yönelik olarak başlatılan soruşturmalarla ilgili olarak "Bu örgütle mücadelede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın örgütü tarif ettiği şekliyle, yani 'ihanet, ticaret ve ibadet' kısımlarını doğru ayırt edip ona göre bir tasnif yapılması gerekiyor" dedi. Yılman, "Yoksa zaten cılkı çıkmış durumda olan bu iş, iyice şirazesinden çıkar ve sonunda FETÖ örgütüyle mücadele ayağına ortaya çıkan alçak, müptezel beleşçi çetelerle uğraşmak zorunda kalırız" ifadesini kullandı.
Sevilay Yılman'ın "Bu işin cılkı çıktı, farkında mısınız?" başlığıyla yayımlanan (27 Mayıs 2017) yazısı şöyle:
Nasıl bir damara basmışsam, telefonum susmadı gün boyu! Arayan arayana... Yazan yazana... Meğer Türkiye’nin dört bir tarafında ne çok dertli varmış FETÖ üzerinden şantaja maruz kaldığı için “bedelli FETÖ’cülük”ü tercih etmek zorunda kalan! Ha tabii arayanlar bizzat şantaja uğrayanlar değil. Onların etrafındakiler. Yahut bir şekilde bu meseleden haberi olanlar.
Sadece Anadolu’daki işadamları ya da esnaf da değilmiş bu türden olaylarla karşı karşı kalanlar. İl ve ilçe belediyeleri ile kamuda görevli kişiler de var. Öyle hikâyeler var ki, yazmaya kalksam birkaç ciltlik kitap çıkar emin olun.
İşin özeti efendim, bu FETÖ işi üzerinden nemalanmak bir yöntem olmuş artık Türkiye’de. Dün arayan eski bir tanıdığım, Mersin ve Aydın belediye başkanlarına bu tür şantajların yapıldığını, bunlarla ilgili yasal süreç başlatıldığını aktarıp ekledi: “Kamuoyuna yansımayan o kadar çok olay var ki bu belediyelerde yaşanana benzer ama çoğu korkudan bu işi yansıtmıyor emniyete ve yargıya.”
Ona göre bunun sebebi korkuymuş. Devletten korku: “Ne yapsın adam, nasıl korkmasın? Düşün... Devlet bu örgütün ülkenin dört bir tarafına sirayet etmesine yıllarca göz yummuş. Adamlar başta polis teşkilatı olmak üzere yargı ve daha birçok kamu kurum ve kuruluşunu ahtapot misali ele geçirmiş.
Himmet ve bağış adı altında kurdukları korku imparatorluğuyla Anadolulu esnafının göz göre göre kanını emmiş. Gidip devlete, ‘Eyy devlet baba! Geçmişte onlardan korkup irtibat kurarak bağış yaptım diye şu anda şantaja maruz kalıyorum!’ dese, durduk yerde kendisini ihbar etmiş olacak.
Nihayetinde devlet geçmişte bu örgütle kim irtibat kurmuşsa, bu örgüte destek olmuşsa hesap soruyor çatır çatır. Elindeki avucundaki her şeyi alıyor. Bunun için de adam diyor ki kendi kendine: Devlete tamamını verip bir de FETÖ üyesi diye hapsi boylamaktansa bu çapulcu gazetecileri besleyeyim bari!”
Anlayacağınız değerli okurlarım... Vaktinde FETÖ’den korkusu nedeniyle onlara eğilip bükülen bazı işadamları, şimdi de devletin korkusundan kendisine şantaj yapana eğilip bükülüyor. Zor iş vesselam. Ve inanın bu işin içinden nasıl çıkılır ben de bilmiyorum, ama bildiğim tek bir şey var, bu devleti yönetenlerin acilen bu konuda bir çözüm üretmesidir.
FETÖ denilen gudubet örgüt, ülkenin baş belası ve elbette ki bu örgütle mücadelede sonuna kadar gidilmeli. Ama örgüt üzerinden suiistimal yapılmasına da göz yumulmamalı. Bence bu örgütle mücadelede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın örgütü tarif ettiği şekliyle, yani “ihanet, ticaret ve ibadet” kısımlarını doğru ayırt edip ona göre bir tasnif yapılması gerekiyor. Yoksa zaten cılkı çıkmış durumda olan bu iş, iyice şirazesinden çıkar ve sonunda FETÖ örgütüyle mücadele ayağına ortaya çıkan alçak, müptezel beleşçi çetelerle uğraşmak zorunda kalırız.
Anlatabildim mi?