Şarkıcı ve dizi oyuncusu Şevval Sam 8 yıl sonra ekranlara dönüyor. Sam, Kanal D'de yayınlanacak olan yeni sezon dizisi Bodrum Masalı'nda hayranlarının karşısında yer alacak.
Hürriyet'ten Emre Yunusoğlu'nun sorularını yanıtlayan Şevval Sam'ın söyleşisinden satır başları şöyle:
Oyunculuk, şarkıcılık, televizyon programı... ‘Her şeyi yaparım’ı kanıtlama çabasında mısınız?
-Hayatla olan ilişkime bu şekilde bir kibir katmamaya özen gösteriyorum. Meslek hayatım boyunca kariyer planlaması yapmadım. Yaşamla ilgili bir açlığım var. Dans edeyim, dünyayı gezeyim, bir sürü farklı tarzda ve dilde şarkılar söyleyeyim, karavanda da yaşayayım... Hayatı bir oyun alanı olarak görüp deneyimlemeyi seviyorum. Hayatın benim için yazdığı hikâyeye, akışa güveniyorum.
Müzik tarzınızı da çözemiyorum... Kâh arabesk, kâh türkü ya da caz albümü... Kafanız mı karışık?
- Hakikaten de ilk zamanlar öyle zannediliyordu. Aslında hayatı bir yandan da müzik kanalıyla keşfetme halinde ve sürecindeyim, içimde açığa çıkmak isteyen yaratıcı bir enerji de var. İçsel yolculuğumun hedefine para ya da şöhret kavramlarını koymadım. Bunlar benim için hedef değil sonuç oldu. Müzikteki çeşitlilikse, hayatın çeşitliliğinin de bir tezahürü. Deneyimle öğrenmeyi seviyorum. Ve galiba bu öğrencilik ömür boyu sürecek.
Peki bir kartvizit hazırlasam sizin mesleğinize ne yazmak gerekir?
- Sadece ‘insan’. Etiketlerin ötesine geçmek gerekiyor artık.
9 yaşından beri göz önünde büyüdünüz. Savrulmadan durmanın sırrı ne?
- Annemin bunda çok büyük payı olduğunu düşünüyorum. Önümde dik duran ve savrulmamış bir model oldu hep. Kendi deneyimimi bu rehberlik doğrultusunda yorumladım. İnsanın hedefine neyi koyduğu önemli.
Siz neyi koymuştunuz?
- İnsan olmayı... Kendimi keşfetmeyi ve kendi tekamül sürecime hizmet edecek unsurları koydum. Bir sürü deneyim. Büyümek can acıtıcı bir süreç. Ama iyimser yapıyım. Başıma gelen şeylere isyan etmedim. Sorduğum her sorunun cevabını bir şekilde buldum. Kimseyi düşman bellemedim. Çünkü bazen insanın en büyük düşmanı öğretmeni oluyor.
Annenizle büyüdünüz... Kadın gücü üzerine kurulu bir aile oldunuz...
- Evet. Biz kendimize Sam’azon’lar diyoruz..
Bir Sam’azon’ olarak eşinizden ayrılıp çocuğunuzu kendi başınıza büyüttünüz...
- Evet ama tek başıma büyüttüm diyemem. Metin çocuklarına çok düşkün bir baba. Hep Tarık Emir’in başındaydı. Odak noktamı hep insan olmak üzerine kurduğum için oğluma da cinsiyet ayrımı üzerinden değil, insan olmak üzerinden hayatı anlatmaya çalıştım. Kadın olmaya gelirsek öğrenilen bir şey. 40’lara geldiğimde dişi enerjiyle anca barıştım. Birçok kadın için bunu keşfetmek çok zor Türkiye koşullarında. Son dönemde röportaj yaptığım kadın oyuncuların çoğu sokakta mini etekle dolaşmaktan bile sıkıntı duyduklarını söylüyor...
- Mesele sadece mini etek giymekten ibaret değil. Türkiye kadına bakış açısıyla ilgili problemli bir ülke. Bu bakış açısı topluma yayılınca mahalle baskısı dediğimiz durumla birlikte bir baskı da başlıyor.
Söyleşinin tamamını okumak içn tıklayın