Sezai Temelli: Kürt düşmanlığını ve savaşı beka sorunu haline getirdiler; kayyımlara sessiz kalırsanız faşist iktidar gelir kapınızı çalar

Sezai Temelli: Kürt düşmanlığını ve savaşı beka sorunu haline getirdiler; kayyımlara sessiz kalırsanız faşist iktidar gelir kapınızı çalar

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, TSK’nın Fırat’ın doğusunda yürüttüğü Barış Pınarı Harekâtı’na “Suriye’nin kuzeyinde terör koridoru varmış. Yok. Orada halkların bir arada yaşama iradesi var. Suriye’nin kuzeyinde barış koridoru var. Siz bugünkü iktidar istikbalinizi bu istilada arıyorsunuz. O yüzden de diyoruz ki, Suriye’nin kuzeyine, Suriye’ye barış gelmesi için bir an önce Suriye’den çıkın” sözleriyle tepki gösterdi.

“Bu iktidar sadece savaştan, bu iktidar ranttan besleniyor. Bütün bir ülkeyi açık cezaevine çevirdiler, bütün demokratik hakları bütün demokratik siyaseti tasfiye etmeye çalışıyorlar. Kendi rant düzenleri devam etsin diye Kürt düşmanlığını ve savaşı beka sorunu haline getirmiş durumdalar” ifadesini kullanan Temelli, 14 belediyeye yapılan kayyım atamalarına sessiz kalınmaması çağrısında bulundu. Temelli “Bütün arkadaşlarımız bir an önce görevlerine dönmelidir. Kayyıma sessiz kalmamak gerekiyor. Sessiz kalırsanız bir virüs gibi her yere yayılır. Bugün İstanbul’a, İstanbul Boğazı’na kayyım atamaya hazırlanıyorlar. Dün de söyledik, kayyımlara sessiz kalırsanız bu faşist iktidar gelir kapınızı çalar” dedi. Temelli “31 Mart stratejimizden pişman değiliz; Diyarbakır’a başka İstanbul’a başka bakanlar, tezkereye 'evet' diyenler pişman olmalıdır” sözlerini kaydetti.

Bağdadi’nin İdlib’de öldürülmesine değinen Temelli “O gün ‘Kobanê düştü düşecek’ diyenler, hem Türkiye sınırının 5 km ötesinde Kobanê'ye o canavarlarını salan, Irak ve Suriye halklarına ölümü dayatan, Türkiye’de Suruç Katliamı'nı, 10 Ekim Ankara Katliamı'nı yapan o örgütün lideriyle komşu olmuşlar komşu” sözlerini kaydetti.

Sezai Temelli’nin HDP İstanbul 3'üncü Olağan Kongresi’nde yaptığı açıklamalardan satır başları şöyle:

“Bugün demokratik ulus temelinde, radikal demokrasi anlayışımızla yan yanayız, İstanbul İl Kongre’mizde güçlü bir şekilde bir araya geldik. Demokratik ulus, radikal demokrasi temelinde ne mutlu bu buluşmaya, ne mutlu yan yana gelişe, faşizme karşı omuz omuza mücadeleyi büyütmeye. O yüzden de diyoruz ki, bizi yan yana getirene, bizi buluşturana bin selam olsun, bin selam olsun İmralı’ya, bin selam olsun Sayın Öcalan’a. Tam 7 yaşındayız, 7 yıl boyunca mücadeleden asla vazgeçmedik. Bu mücadeleden asla geri adım atmadık, zulmün her türlüsü ile karşı karşıya geldik. Korkmadık, yılmadık, vazgeçmedik. Artık zulüm bizden korksun. “

“O gün ‘Kobanê düştü düşüyor’ diyenler, IŞİD lideriyle komşu olmuş”

“Bir Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi var, bir tek adam rejimi var, AKP-MHP faşist blokunun dayattığı bir tekçi anlayış var, bir Erdoğan rejimi var. Bugün bu rejim her türlü zulme ve şiddet ile savaş politikaları ile saldırmaya devam ediyor. Kürt düşmanlığından beslenmeye devam ediyor. Kürt halkına, halklarımıza her türlü şiddeti savaş politikalarını reva görüyor. Bugün Suriye’de yaşananlar tam da bunun sonucudur. Daha evvelsi gün 1 Kasım Dünya Kobanê Günü’nü bir kez daha kutladık. Bir kez daha 5 yıl geriye gittik. Tam 5 yıl önce Kobanê’de direnenler, IŞİD’i durdurarak dünyayı büyük bir felaketten kurtaranlar, Suriye’nin kuzeydoğusunda bir demokrasi vahası yarattılar. Tüm halklarla birlikte Araplarla, Türkmenlerle, Süryanilerle, Ermenilerle birlikte bir demokrasi vahası yarattılar. O gün ‘Kobanê düştü düşecek’ diyenler, hem Türkiye sınırının 5 km ötesinde Kobanê'ye o canavarlarını salan, Irak ve Suriye halklarına ölümü dayatan, Türkiye’de Suruç Katliamı'nı, 10 Ekim Ankara Katliamı'nı yapan o örgütün lideriyle komşu olmuşlar komşu. Ve hâlâ bu düşmanlığı tüm dünyaya dayatmaya, kabul ettirmeye çalışıyorlar.”

“Bugünkü iktidar istikbalini istilada arıyor”

Suriye’nin kuzeyinde terör koridoru varmış. Yok. Orada halkların bir arada yaşama iradesi var. Suriye’nin kuzeyinde barış koridoru var. Siz bugünkü iktidar istikbalinizi bu istilada arıyorsunuz. O yüzden de diyoruz ki, Suriye’nin kuzeyine, Suriye’ye barış gelmesi için bir an önce Suriye’den çıkın. Suriye’de siyasi çözümün yolunun açılması gerek. Bunun da yegane yolu yegane şartı başta Kürt halkı olmak üzere oradaki halkların siyasal haklarına saygı duymaktır.  

"Anayasa yapım sürecinde Suriye Demokratik Meclisleri yoksa oradan çözüm çıkmaz"

Suriye’de siyasi çözümün yolu demokratik anayasa yapım sürecinden geçer ki anayasa yapım sürecinde eğer Suriye Demokratik Meclisleri yoksa oradan çözüm çıkmaz. Uluslararası kamuoyuna çağrı yapıyoruz; Suriye’de demokratik çözümün gereğini yapın. O masayı gerçek anlamına kavuşturmak için Suriye Demokratik Meclislerini o masaya dahil edin. 

“Kürt düşmanlığını ve savaşı beka sorunu haline getirmiş durumdalar”

Savaş ve yıkım devam ediyor. Suriye’de savaş Türkiye’de şiddet. Şiddetin her şekliyle karşı karşıyayız. Şiddete maruz kalıyoruz. Yıkım her yerde, savaş her yerde, şiddet her yerde. İstanbul’da, Amed’de, Van’da, Rojava’da... Bu iktidar sadece savaştan, bu iktidar ranttan besleniyor. Bütün bir ülkeyi açık cezaevine çevirdiler, bütün demokratik hakları bütün demokratik siyaseti tasfiye etmeye çalışıyorlar. Kendi rant düzenleri devam etsin diye Kürt düşmanlığını ve savaşı beka sorunu haline getirmiş durumdalar. 

“Bu bütçe Saray’ın rantının ve savaşının bütçesidir”

Yıkım her yerde. Ekonomide de yıkım yaşanıyor. Bugün yoksulluk yaygınlaşmış durumda, asgari ücret açlık sınırının altında. Bugün emekçilerin yüzde 70’i asgari ücret ve asgari ücretten de düşük ücretlerle çalışıyor. İşsizlik inanılmaz boyutlara ulaştı, resmi rakamlarda bile yüzde 14, genç işsizliği yüzde 30’lara yaklaştı. Üniversiteyi bitirenler sadece ve sadece işsizlik diploması alıyor. Neden? Bu iktisadi yıkım neden? Bu ekonomik şiddet neden? Çünkü bu bütçe bir savaş bütçesidir. Bir Saray bütçesidir. Saray’ın rantına ve savaşa giden kaynaklardan dolayı Türkiye halkları bu yıkımla karşı karşıyadır. 

“Bu mücadele seni de süpürüp tarihin çöplüğüne atacaktır”

“Bir Suriye Milli Ordusu kurmuşlar, o orduyu beslemek için Türkiye emekçilerine, Kürt halkına dönüp diyor ki, "bir mermi kaç para sen biliyor musun?" Biz mermiye savaşa, karşıyız. Biz ekmeğimizin, aşımızın, işimizin derdindeyiz.  Bize savaşı dayatanlara karşı biz, diyoruz ki, sen esas bu mücadeleyi biliyor musun? On yıllar süren bu mücadeleyi biliyor musun? Bu mücadele senin zihniyetinde olanları tıpkı 31 Mart’ta kayyımları süpürdüğü gibi seni de süpürecek ve mutlaka tarihin çöplüğüne atacaktır.”

“Bugün İstanbul Boğazı’na kayyım atamaya hazırlanıyorlar”

“Yoldaşlarım, bu zihniyetin adı kayyım rejimidir. 14’üncü belediyemize de kayyım atadılar. Böylece rejimlerini dayatmaya çalışıyorlar. Kayyımla talan, yolsuzluk, her türlü rüşvet ve o yerel ekonomi, halkın ekonomik kaynakları gasp edilmeye devam ediliyor. Kayyımla halkın iradesi yok sayılmaya devam ediliyor. Belediye başkanlarımızı, belediye meclis üyelerimizi tutukluyorlar. Bir suçları yok. Uydurulmuş fezlekeler var. Dertleri belediyelerimizi gasp etmek, o kaynakları ele geçirmek, Kürt halkının iradesini yok saymak. Bu siyasi bir kırımdır, bunu kabul etmiyoruz. Bütün arkadaşlarımız bir an önce görevlerine dönmelidir. Kayyıma sessiz kalmamak gerekiyor. Sessiz kalırsanız bir virüs gibi her yere yayılır. Bugün İstanbul’a, İstanbul Boğazı’na kayyım atamaya hazırlanıyorlar. Dün de söyledik, kayyımlara sessiz kalırsanız bu faşist iktidar gelir kapınızı çalar.”

“31 Mart stratejimizden pişman değiliz; Diyarbakır’a başka İstanbul’a başka bakanlar, tezkereye 'evet' diyenler pişman olmalıdır”

“Bize soruyorlar pişman mısınız? 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerindeki stratejinizden pişman mısınız? Hayır, pişman değiliz. Demokratik Cumhuriyet mücadelesinden vazgeçmedik, pişman değiliz. Ama pişman olması gerekenler var. Dokunulmazlıkları kaldıranlar pişman olmalıdır. Bugün tezkereye evet diyenler pişman olmalıdır. 4 Kasım Darbesine sessiz kalanlar pişman olmalıdır, Diyarbakır’a başka İstanbul’a başka bakan gözler, şaşı olmuş gözler, beyni yanmış insanlar pişman olmalıdır ama biz pişman değiliz. Mücadelemizi dün olduğu gibi bugün de aynı kararlılıkla sürdüreceğiz. Faşizmi yıkana, Türkiye’yi demokratikleştirene kadar dönen dönsün yolundan biz dönmeyeceğiz.”

“Demokratik ulus anlayışımız üzerine inşa ettiğimiz radikal demokrasiyi örgütleme zamanıdır”

“Hukuksuzluk ve adaletsizlik her yerde; ne hukuk devleti ne anayasa kaldı, bir zorbalık hakim. Tecrit döneminde söyledik. Adaletsizlik her yeri kaplar. Bu tecride, bu mutlak tecride son verin dedik. Tecride devam ettiler. Onlar devam ettikçe bu ülkede adalet kalmadı. Tecride sessiz kalanlar ne kadar yol yürürlerse yürüsünler bilmelidirler ki bu ülkeye asla adalet gelmez. O yüzden diyoruz, tecrit kırılmalı bu ülke özgürleşmeli. 

Bir fikriyatımız var, bir sevdamız var. O fikriyatımızı örgütleme zamanıdır. Demokratik ulus anlayışımız üzerine inşa ettiğimiz radikal demokrasiyi örgütleme zamanıdır. Kadın mücadelesini örgütleme zamanıdır. Biliyoruz ki kadınlar özgürleşmeden toplum özgürleşmeden toplum özgürleşmez. Emek mücadelesini örgütleme zamanıdır, toplumun tüm emekçi kesimleri yan getirerek sınıf mücadelesini, devrimci mücadeleyi yükseltme zamanıdır. Doğa mücadelesini örgütleme zamanıdır. Kaz Dağları’nda, Dersim’de, Hakkari’de her yerde doğa mücadelesini örgütleme, büyütme zamanıdır. Ücretli köleliğe son vermeden ne insan özgürleşir ne doğa özgürleşir.”

“HDP kapatılacak’ diyorlar, HDP bina mıdır ki kapatılsın; HDP sevdadır, aşktır”

O yüzden de bugün burada yeni seçilecek arkadaşlarımızla İstanbul’da bir önceki yönetimimizle beraber kongrelerimizden daha güçlü çıkarak, mahalle mahalle, işyeri işyeri, sokak sokak, radikal demokrasiyi örgütleyeceğiz. Meclislerimizi var edeceğiz. O meclislere herkesi çağıracağız. O çatı altında, HDP çatısı altında hep birlikte buluşacağız. HDP sokaktır, mahalledir, meclistir. HDP yaşamdır, kadındır. Yahu HDP bina mıdır ki kapatılsın? HDP sevdadır, HDP aşktır, HDP geleceğe uzun bir yolculuktur. 

Ahmet Arif ile bitireceğim:

Nerede olursan ol Yürü üstüne üstüne Tükür yüzüne celladınFırsatçının, fesatçının, hayının...Dayan kitap ileDayan iş ileTırnak ile, diş ileUmut ile, sevda ile, düş ileDayan rüsva etme beni!Bir umudum sende Anlıyor musun?

Dayan Edirne, dayan Kandıra, dayan Amed, dayan Van…