Sibel Eraslan: HDP İstanbul ve Bursa'da da mı örgüt baskısıyla başarılı oldu!

Sibel Eraslan (solda, ayakta) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'a en yakın yazarlardan biri

Erdoğan ailesine en yakın isimlerden biri olarak bilinen, Star yazarı Sibel Eraslan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sık sık “terör örgütünün siyasi uzantısı” olarak nitelendirdiği HDP’nin seçim başarısıyla ilgili olarak,  “Kürt seçmenini, Doğu’yu, Güneydoğu’yu kaybedişiniz sadece PKK/KCK baskısı veya Çözüm Süreci’nin getirdiği gevşeklikten miydi mesela? Üzgünüm ama toplumsal karşılığı olmayan listeler hazırladınız Doğu’da, Güneydoğu’da... HDP Bursa’da İstanbul’da bile kayda değer başarılar elde etti, buralarda da mı örgüt baskısı vardı?... Hayır, yine üzgünüm ama büyük kentlerde de Kürt oylarının toplumsal karşılığı olacak isimleriniz yoktu” görüşünü dile getirdi.

Sibel Eraslan, yazısında “Ve daha önemlisi, biraz üstenci bir dil değil midir bu? Bir teftiş edasıyla ‘kötü gideni düzeltmek’ vurgusu için çok mu düşünüp taşınıldı acaba... Daha pozitif, eski ile yeni günleri daha bitiştirici, %41’i hemencecik eski kadroların üstüne yıkıvermeden, geçen her dakikayı Eski Türkiye’ye yazıvermeden, ’yeni’ bir şeyler üretilemez mi?” ifadelerine yer verdi.

Sibel Eraslan’ın Star gazetesinin bugünkü (9 Ağustos 2015) nüshasında “AK Parti İçin Bumerang: ‘Düzeltme Siyaseti’’ başlıklı yazısı şöyle:

AK Parti yönetimi, 7 haziran’da alınan %41’lik sonucu, 13 yıldır devam eden siyasetini düzeltme uyarısı olarak yorumluyor’’ demiş Sabah’tan Mahmut Övür Bey... Bundan sonra bir ‘’düzeltme siyaseti’’ne gidileceğinden, ülkenin temel meseleleri hakkında ‘’kamplaşma’’ tavrından çıkıp ‘’uzlaşma’’ yoluna gidileceğinden sözetmiş. Mevcut kadroların yenilenerek siyasette ‘’kalıcılığın’’ hedeflendiğini yazmış...

 Siyasetteki genel ‘’eski/yeni’’, ‘’devir/teslim’’ veya ‘’kuşak’’ tartışmaları alışkanlığı üzerinden de okuyup geçebilirdik. Ama okuyucu olarak bizleri enterese eden başka kritikler de var. Nitekim devreye sokulacak ‘’düzeltme siyaseti’’ni ‘’Yeni Türkiye’’ kavramıyla bağdaştırmış...

Şöyle bir sorun var ki; Övür’ün makalesinden belki de hiç istemediği şekliyle: 2002’den 7 Haziran 2015 seçimlerine kadarki AkParti’nin düzeltilmesi gereken ‘’Eski Türkiye’’ kalıntılarından olduğu sonucu çıkıyor... 

Ak Parti, ‘’...13 yıldır devam eden siyasetini düzeltme uyarısı’’ almış... TDK sözlüğüne göre ‘’düzeltme’’; tashih, iyi duruma getirmek için yapılan değişiklik, ıslahat, reform olarak ifade ediliyor. Ki her siyasi parti için kendini gözden geçirme, daha iyi duruma getirme hali takdire şayandır ve belki de varlığı sürdürebilme açısından gereklidir.

Fakat burada bir sorun var: Düzeltme, %41’lik seçim sonucu için yapılması gerektiği halde... Mahmut Övür 13 yıllık siyaseti düzeltmekten bahsetmiş... Düzeltileceğine göre 13 yıldır kötü giden bir AKParti varmış demek ki diyor insan ister istemez... Oysa en azından girdiği her seçimi oy yükselterek kazanmış bir partiden söz ediyoruz.

Laf kalabalıklığına gerek var mı?

13 yıldır iyi gitmeyen Akparti siyasetini düzeltmekten değil, son seçimlerdeki başarısızlığı düzeltmekten bahsetmek varken... Niçin Türkiye’yi dünya ligine çıkarmış, edilgen değil etkin ülke konumuna taşımış, iliğimizi kemiğimizi sömüren IMF belasını kovmuş, devasa demokratikleşme adımları atmış Akparti siyasetini, alelacele düzeltilmesi gereken ‘’Eski Türkiye’’ parantezine alıyoruz?

%41’lik seçim sonucu, dünyanın neresine giderseniz gidin mühim bir başarıdır. Ha evet, Türkiye’deki seçim sistemi size tek başınıza iktidar kuracak gücü son seçimlerde verememiş olabilir. Defaatle tartışılmış bir konu, defaatle yazdık hep birlikte söyledik, seçim mevzuatı konusunda ağırdan davranan tüm partiler bugünkü sonucu biraz da kendileri hazırladılar. Düzeltmekten mi söz açıyorsunuz. Kolayı var mesela bu durumu düzeltebilirsiniz.

Ve niçin tüm olumlu geçmişi ve hizmetlerine rağmen Akpartiyi bir kalemde düzeltilmesi gereken Eski Türkiye bağlamına atıverirken... Mesela son seçimlerde nerede hata yaptık aday listemiz niçin kabul görmedi, toplumsal karşılığı neden tutamadık gibi daha pratik ve gerçekçi sorular sormuyorsunuz...

Kürt seçmenini, Doğu’yu, Güneydoğu’yu kaybedişiniz sadece PKK/KCK baskısı veya Çözüm Süreci’nin getirdiği gevşeklikten miydi mesela? Üzgünüm ama toplumsal karşılığı olmayan listeler hazırladınız Doğu’da, Güneydoğu’da... HDP Bursa’da İstanbul’da bile kayda değer başarılar elde etti, buralarda da mı örgüt baskısı vardı?... Hayır, yine üzgünüm ama büyük kentlerde de Kürt oylarının toplumsal karşılığı olacak isimleriniz yoktu...  

Ve daha önemlisi, biraz üstenci bir dil değil midir bu? Bir teftiş edasıyla ‘’kötü gideni düzeltmek’’ vurgusu için çok mu düşünüp taşınıldı acaba... Daha pozitif, eski ile yeni günleri daha bitiştirici, %41’i hemencecik eski kadroların üstüne yıkıvermeden, geçen her dakikayı Eski Türkiye’ye yazıvermeden, ‘’yeni’’ birşeyler üretilemez mi? 

Ak Parti, herkese ‘’milli birlik’’ vurgusu yaparken, kendi birlik beraberliği için de birşeyler düşünüyor mu? Yoksa yeni kadrolar kendilerinden öncekilere ‘’Eski Türkiye’’ der demez aniden siyaseti düzelteceklerini mi umuyorlar? Öncekilerle Sonrakiler, birbirlerini reddederek mi ‘’kamplaşmacı’’ dilden uzaklaşmayı hedefliyorlar... Islahat, red-i miras değildir oysa.                

Doğru soru ‘’niçin kaybettik’’ değildir Akparti için.

‘’Niçin istediğimiz başarıyı elde edemedik’’tir...