'Şike davasında kumpas yapıldı' diyen Aziz Yıldırım'ın tanığı Yalçın Akdoğan

'Şike davasında kumpas yapıldı' diyen Aziz Yıldırım'ın tanığı Yalçın Akdoğan

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Şike Davası Savcısı Mehmet Berk'in kendisine kumpas kurduğu iddiasıyla Disiplin Kurulu'na sunduğu dilekçede, Başbakan'ın danışmanı Yalçın Akdoğan'ı tanık olarak gösterdi. Aziz Yıldırım hakkında şikayette bulunduğu Berk'in meslekten ihraç edilmesini istedi.

Fenerbahçe Spor Kulubü Başkanı Aziz Yıldırım, kendisinin de tutuklu yargılandığı Şike Davası’nı açan ve yürüten eski özel yetkili Savcı Mehmet Berk’in takımın kongre ve kulüp üyeliğinden ihracı istemiyle Fenerbahçe Disiplin Kurulu’na başvurdu. Yıldırım, başvuru dilekçesinde, 17 Aralık’taki yolsuzluk soruşturmasında yargı içerisinde “bazı adli işlerin kumpas içerisinde cereyan ettiğinin” ortaya çıktığını, Şike Davası’nın da bu kapsamda olduğunu savundu. Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın da “Kumpas” ifadesi kullandığını hatırlatan Aziz Yıldırım, “17 Aralık’ta tüm Türkiye’yi ilgilendiren olay nedeniyle bazı adli işlerin kumpas içerisinde cereyan ettiğini, gerek benim gerek yönetim kurulu arkadaşlarım hakkında verilen cezalarında bu kumpastan kaynaklandığı hususunda kesin kanaate vardım. Çünkü 17 Aralık’tan önce Başbakan Başdanışmanı Yalçın Akdoğan tarafından bu kumpas kamuoyuna açıkça duyuruldu ve arkasından 17 Aralık olayı geldi. Ben Fenerbahçe Spor Kulübü kongre üyesi olan bir kişinin sırf görevini yaptığı için değil bir üye olarak kulübümüze ve başkan olarak bana bu kumpas sonucu zarar vermesi ve bu suretle görevini özen içerisinde yapmaması nedeniyle şikayetçi oluyorum” dedi. Savcı Berk, Fenerbahçe Disiplin Kurulu’nca 25 Haziran’da ifadeye çağrıldı. 

İsmail Saymaz’ın Radikal’de yer alan haberine göre, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, 13 Şubat 2014’te Fenerbahçe Disiplin Kurulu Başkanlığı’nda sunduğu şikayet dilekçesinin ‘konu’ bölümünde; “Savcı Mehmet Berk’in şahsım, Fenerbahçe Spor Kulubü yönetim kurulu üyeleri, çalışanları ile Fenerbahçe’nin tüzel kişiliği aleyhinde kamu görevini ve yetkisini kullanarak, soruşturma yapmak suretiyle dernek tüzüğünün ilgili maddeleri gereğince cezalandırılması talebi” ifadeleri yer alıyor. Dilekçenin ‘Açıklamalar’ başlığı altında Fenerbahçe Kongre üyesi Berk’in “kulübü hedef alan ceza soruşturmasını haksız ve hukuka aykırı şekilde yürüttüğünü” iddia eden Aziz Yıldırım, “Yapılan hukuka aykırı soruşturma nedeniyle şahsımın, kulübümüzün, yönetici ve çalışanlarımızın adli ve sportif çeşitli cezalar almalarına neden olmuştur” dedi. 

‘Berk kulüp üyeliğinden ihraç edilsin’ 

Dilekçede, Savcı Berk’in 6 Temmuz 2012’de Hürriyet gazetesinden Ertuğrul Özkök’le yaptığı görüşmedeki çeşitli alıntıları dayanak olarak gösteren Aziz Yıldırım, “(Savcı Berk’in) kişisel duygulara kapılarak göre yaptığı, bizimle insani ve sosyal ilişkiler kapsamında futbol oynarken, yemek yerken, maç izlerken bir yandan da aleyhimizde hukuka aykırı bir şekilde soruşturma yürüttüklerini” savundu. Yıldırım, “kulüpteki görevini veya üyelik sıfatını kötüye kullanarak, niteliği ne olursa olsun kendisine ve/veya bu yolla başkasına menfaat temin eden veya kulübe zarar verenler” hakkındaki Fenerbahçe Tüzüğü’nün 66/A-e bendi gereğince, Savcı Berk’in kulüp üyeliğinden ihraç edilmesini istedi. 

‘Bize kumpas kurdu’ 

Berk’in aynı söyleşide, “Ben Balyoz Davası’nda da çalıştım. Şike Davası’na açtığımız zaman bunun Balyoz gibi üç dört ay konuşulup biteceğini sandık ama yanılmışız. Bunun böyle bir noktaya geleceğini hiç tahmin etmedik” dediğini kaydeden Yıldırım, “Bu sözleriyle kişisel saiklerle ve soruşturmanın kısa sürede kamuoyunda unutulacağı inancıyla hareket ettiğini ikrar etmiştir” dedi. 

Berk’in aynı söyleşide, Şike Davası için “Sıradan bir dolandırıcılık” ifadesi kullandığını kaydeden Aziz Yıldırım, “(Bu) suç vasfına rağmen çete suçundan ve özel yetkili savcılıkta yapılan soruşturmanın da hukuka aykırılığını açıkça itiraf etmiştir. Hem olayı sıradan bir dolandırıcılık olarak niteleyip hem de özel yetkili savcılıkta soruşturma yapılması, söz konusu soruşturmada hukuka aykırı davranıldığı, kamu görevinin kötüye kullanıldığı ve Fenerbahçe Tüzüğü’ne aykırı davranıldığı gerçeğini ortaya koymuştur” dedi. Berk’in tarafsız hareket etmediğini, bazı şüphelilerin kendisi aleyhine ifade verdirmek için yönlendirdiğini iddia eden Aziz Yıldırım, Şike Davası’nda sanık olarak yargılanan futbolcu İbrahim Akın’ın iddiasını kanıt olarak sundu. Akın’ın, Berk tarafından sorgu sırasında tehdit edildiğini anlatan Aziz Yıldırım, “Akın’ın sözleri, soruşturmanın önyargılı, tarafgir ve hukuka aykırı şekilde yürütüldüğünü ortaya koymaktadır. Bu durum Fenerbahçe Tüzüğü’nde yer alan üyeler arasındaki düzen ve sadakat yükümlülüğünü aykırıdır” dedi. Savcı Berk tarafından yürütülen soruşturmanın ‘kumpas’ olduğunu savunan Yıldırım, dilekçesinde şunları kaydetti: 

“Benim şikayetim, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Berk’in görevini yapması nedeniyle bir şikayet değildir. Şikayetim, adı geçen kişinin bir kumpas içinde olduğu ve bu suretle gerek şahsıma, gerek Fenerbahçe Tüzel kişiliğine ceza vermek suretiyle zarar verici davranışlarda bulunmasına ilişkindir. Nitekim ben bu durumdan ciddi şekilde şüphelendiğim halde bugüne kadar kurulunuz nezdinde şikayetçi olmadım. Ancak 17 Aralık 2013’te tüm Türkiye’yi büyük ölçüde ilgilendiren olay nedeniyle bazı adli işlerin kumpas içerisinde cereyan ettiğini ve bu arada gerek benim gerek bir kısım yönetim kurulu arkadaşlarım hakkında verilen cezalarında bu kumpastan kaynaklandığı hususunda kesin kanaate vardım. Çünkü 17 Aralık’tan önce Başbakan Başdanışmanı Yalçın Akdoğan tarafından bu kumpas kamuoyuna açıkça duyuruldu ve arkasından 17 Aralık olayı geldi. Bu nedenlerle ben Fenerbahçe Spor Kulubü kongre üyesi olan bir kişinin sırf görevini yaptığı için değil bir üye olarak kulubümüze ve başkan olarak bana bu kumpas sonucu zarar vermesi ve bu suretle görevini özen içerisinde yapmaması nedeniyle şikayetçi oluyorum. 17 Aralık’tan sonra çıkan olayların tarafımdan öğrenilmesi ve bu durumda şikayet edilen üye Mehmet Berk’in görevini sırf camiaya zarar vermek için kötüye kullandığı, görevini özen içerisinde yapmadığından emin olduğumdan dolayı şikayette bulunuyorum. Şikayet edilen, referans ve imzaları ile kulube üye olmasını sağlayan yönetici ve çalışanlar hakkında hukaka aykırı ve maksatlı soruşturma yapmak suretiyle Fenerbahçelilik ruhuna ve kulup tüzüğüne aykırı davranmıştır. Şikayete konu eylemler, doğrudan kulubümüzün varlığını tehdit eden bir saldırı olduğundan kulüp tüzüğüne açıkça aykırıdır. Söz konusu eylemler Türk Ceza Kanunu ve Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun da ihlali niteliğindedir.” 

 

Savcı Berk, ifadeye... 

 

Başkan Aziz Yıldırım’ın bu şikayetini işleme koyan Fenerbahçe Spor Kulübü Disiplin Kurulu Başkanı Yüksel Acun, geçen 28 Mayıs’ta yazdığı yazısında, Savcı Berk’i 25 Haziran Çarşamba günü 17.00’de savunma yapmaya çağırdı. Acun’un tebligatında şöyle yazıyor: “Hakkınızdaki vaki şikayet nedeniyle kanıtlarınızı bildirmek ve de savunmanızı yapmak için 25 Haziran 2014 Çarşamba günü saat 17.00’de hazır bulunmanız, bu tarihe kadar yazılı savunma vermeniz veya yasal bir temsilci bulundurmanız, aksi halde, yokluğunuzda soruşturmaya devam edilerek, mevcut kanıtlara göre karar verileceği...’

Irak Silahlı Kuvvetleri'nin güçlü bir şekilde teröristlerle savaşabildiğini belirterek, İran askerlerinin Irak'a girdiği iddialarının gerçek olmadığını ifade etti. Uluslararası bazı haber kaynakları, İran'ın, Irak güvenlik güçlerine destek olmak amacıyla bu ülkeye askeri birlik gönderdiğini iddia etmişti.

 

Konsolosluk baskınını kınamıştı

 

DHA'nın haberine göre, İran dün, Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğu'na Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) terör örgütü tarafından düzenlenen baskını kınamıştı. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Merziye Afham, yaptığı yazılı açıklamada, Irak'ta yaşanan son terör eylemlerini, özellikle de Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğu'nun işgal edilerek konsolosluk çalışanlarının rehin alınması olayını kınadıklarını belirtmişti. Irak'ta artan saldırıların sınırları aşan terör tehlikesinin bariz bir örneği olduğunu ifade eden Afham, "Küresel terörizm tehdidi, devletlerin ve uluslararası toplulukların bu tehlikeli şartlar altında Irak devleti ve halkının yanında olmasını gerektirmektedir" ifadesini kullanmıştı.