"Sıkıntı bastı, esekarıları bal kovanına giriş yaptı"

"Sıkıntı bastı, esekarıları bal kovanına giriş yaptı"

Aydın Engin*

Türkçenin yanlış ya da bozuk kullanımı kulaklarınızı tırmalıyor mu? Soruyu sanırım çoğunuz “Hem de nasıl” diye yanıtladı.  Benim de...  Genç kuşakları beğenmeyip habire kusur arayan, bulduğunda homurdanan yaşlı amcalardan olmamaya özen gösteriyorum. Ama sabrın taştığı anlar da oluyor.  Genç bir kadın haberci televizyonda ciyak ciyak haber aktarıyor:  “Kıs yaklasırken aç malan esek arıları bal kovanlarına saldırdı. Onlarca esek arısının kovanlara giriş yaptığını söyleyebiliriz...”  Ne demeli bu genç meslektaşa?  -Yavrum, esek değil eşek. Yaklasan kıs değil kış. Sen haberini aktarırken eşekarıları kovana dalıp çıkıyordu, gördük.Öyleyse söyleyebiliriz saçmalığı da ne ola? Şuna kestirmeden kovana girdiler desen dilin mi kopar? Hem giriş yapmak da neyin nesi? Girdi desen bir yerin mi eksilir?  Rastgele bir örnek verdim ve az rastlananbir örnek filan da değil. Özellikle kadın haberciler, içinde “Ş” harfi geçen sözcüklerde Ş yerine Skullanmakta ısrarlı.  Herhalde bir yerlerde öyle öğrenmişler. Bilemedim. Tanıdığım genç kızlardan birine sordum. Öyle öğrenmemişler. Sadece Ş kullanırlarsa köylü gibi oluyormuş, o yüzden Ş yerine Sağır basıyormuş...  Bunu bana açıklayan genç kız övünerek devam etti:  -Ama baen onlar gibi konuşmuyorum Aydın Abi.  “Peki sen niye düpedüz, sapsade ben demek varken baen diye tuhaf bir ses çıkarıyorsun” diye soracaktım, sıkıntı bastı, vazgeçtim...

***

Bu da genç bir okur e-mektubundan. Çumhuriyet’te köşe yazarı olmak istiyormuş. Benden destek arıyor. Mektubun son cümlesi:  “Tabi bu benim için bir challenge fırsatı olacak...”  Nasıl ama? Cumhuriyet’e köşe yazarlığına talip olan genç kestirmeden gidiyor, “tabii”nin bir i’sinden tasarruf ediyor ve zaten meydan okumak yerine de challenge etmeyi yeğliyor.  Haydi challenge’yi bir özenti, “Ben İngilizce düşünüp Türkçe konuşuyorum da ondan” havası basacak bir züppelik deyip geçelim. Peki “tabii” yerine tabi yazmasına ne diyeceğiz? Üstelik bu sadece gençlere özgü bir dil bozukluğu değil. Çok namlı köşe yazarları da böyle yazmaya başladı.  İnanmadınız mı?  Adı lâzım değil, AKP medyasından ünlü bir köşe yazarı kendini övüyor:  -Ben gazeteci olarak tabi kimseye tabi değilim.  Ona cevap verip dalga geçmek, “Tabi tabi biliyoz aslanım, yazılarından belli” demek vardı ama sıkıldım, vazgeçtim...

***

Siz bu yazıyı okurken bir günlüğüne Adana’ya uçuyor olacağım. Bir pazar sabahı, onca yakıcı konu başımızda kol gezerken; Dolar, Avro kanatlanmış uçarken; Suriye’de yüzbinlerin canını alan, milyonları göçe zorlayan savaşın kışkırtıcıları, gerçek sorumluları (Trump, Erdoğan, Putin, Esad) ellerini yıkayıp “Pardon” demeye hazırlanırken daldan dala atlayan uçuk bir Tırmık yazdığıma bakıp dudak bükmeyin.  Konu kıtlığından değil zaman kıtlığından...  Hele Adana’ya uçuş yapıp, oradaki toplantıda konuş yapıp, geceleyin de dönüş yapayım. Ertesi gün daha ciddi konularda yazış yaparım...  Siz de bugünlük bu Tırmık’la idare ediş yapın e mi?

*Bu yazı ilk kez Cumhuriyet'te yayımlanmıştır.