'Sıkıysa dizileri kaldırın'

'Sıkıysa dizileri kaldırın'

T24 – Çağnur Öztürk

Okan Bayülgen ile ilgili pek çok yazı yazdım, özellikle de son aylarda ülkemizin geçtiği hassas dönemde televizyonculuk dersi verdiğini, televizyonculuğun hasını yaptığını yazdım.

Bayülgen bence gerçekten de şu anda talk-show türünün hakkını veren tek isim. Kendisinin en başarılı olduğu şey sunuculuğu ve sonrasında da seslendirme sanatçısı olarak başarısı.

Dün Bayülgen, Uğur Dündar’ı konuk ettiği Kral Çıplak programında eski kanalı Kanal D ile ilgili açıklamalar yaptı. 16 yıldır çalıştığı kanaldan politik söylemlerine değil de sadece tek bir konuda dizilerle ilgili söylemlerine sansür uygulandığını belirtti. Dizileri ben izlemiyorum, diziler şöyle dememesi istenmiş. Uyuma Türkiye Hayat Sokaklarda sloganının altında da bu vardı, hatta beni de izlemeyin diyordu. (Televizyona inancı olmadığını biliyorum öyle olmaması gerektiğini de.)

Zaten Bayülgen’in yeni kanalı TV8’e geçtikten sonra diziler hakkında artık rahat konuştuğunu gördük. Hatta bir skecinde siz dizilerinizi izleyin biz sizin için endişeleniriz diye repliği de vardı. Ülkemizin hassas sürecinde sıkıyorsa dizileri kaldır fikrine de katıldım, diğer tvcilere örnek yayınlar yaptığını söyledim.

Ancak dizi, bütün dünya ülkeleri televizyonlarında yer alan bir tür ve dizi türünün olmaması gibi bir ihtimal yok. Sorun zaten diziler kaldırılsın kurtulmalıyız asla değil, sorun şu biz bu dizileri nasıl daha kaliteli ve zararsız bir içerik haline getiririz. Dizilerimizde uygulamalarda, içerikte sorunlar var yani ve her şey de o reyting denen şeyin altından çıkıyor, reyting demek reklam demek, eee bu reytingi almak için de içerik kalitesizleştiriliyor. Yani tvde yer alan, tvye iş yapan herkesin konuşması, çözümlemesi gereken ortak nokta şu; nasıl bu reyting sistemini sağlıklı bir hale getiririz, nasıl ekranlara kaliteyi getiririz, nasıl içeriği değerli hale getirebiliriz? Ve en önemlisi nasıl bilinçli izleyiciler yaratabiliriz?

Sektörün sorunları o kadar çok ki, yani diziler kaldırılsın gibi bir söylem sadece boş, gereksiz bir söylem olur ve zaten imkansız.

Peki dizi türünü bu kadar eleştiren Bayülgen’in dizi denemeleri yok mu? Evet var…Hem de Kanal D’de, örneğin Tunca Yönder’in yönettiği Utanmaz Adam, 2004’te ise Size Baba Diyebilir miyim dizisinde başrolü Şebnem Dönmez ile paylaşmıştı. Dizi, 1993 yapımı Mrs. Doubtfire/ Müthiş Dadı adlı filmden uyarlamaydı. Çocuklarını görebilmek için ayrı yaşadığı karısının evine dadı kılığında giren bir adamın yaşadığı zor anları anlatıyordu. Çocuklarıyla birlikte olabilmek için her yolu deneyen Mrs. Doubtfire rolünde, bir kadın bir erkek kılığına giren Robbin Williams vardı. Dizi 8 bölüm sonrası kaldırıldı.

Sinema filmlerine baktığımda ise sadece İstanbul Kanatlarımın Altında ve Ağır Roman benim için iyi filmlerdir. Ancak en son oynadığı Kanalizasyon ise fikir olarak çok iyi ama uygulamada olmamıştır, keşke Bayülgen senaryoya bir müdahele etseymiş dediğim, tvdeki sığlıkları eleştireyim derken sığlaşmış bir filmdir.

Özetle Okan Bayülgen, müthiş bir oyuncuyken bir türlü oyunculukta yüzü gülmüyor. Ben onu senaryosu,rejisi sağlam bir filmde görmeyi çok isterdim.

Dizi denemeleri de olduğuna göre diziler kaldırılmalı dememesi gerekir. Dizilerle ilgili sorunları üstte belirttim onların üstüne gitmekte çaba harcamalı.

Yapımcı olarak Okan Bayülgen’e baktığımda ise başarılı olduğunu söyleyemem. Ata Demirer, Saba Tümer ve Pakize Suda gibi isimlere yaptığı programlar tutmadı. Şu anda ise Fatih Ürek ve Sahrap Soysal’ın programını yapıyor, iyi gidiyor program ama bir ana kanalda olsa şansı nasıl olurdu bilemiyorum. Son olarak ise ATV’de yayınlanan Bayülgen’in de jüri olduğu Çek Bakalım için eğreti bir formattı demiştim ve o formata inanmam mümkün değil.Okan Bayülgen, en son Mesut Yar’ın programında şu sözleri söylemişti; ‘Bu nesil ziyan oldu, istediğin kadar hava at  Araplara dizi satıyorum diye, ziyan oldu. Hayt huyt plansız bir televizyonculuk Türkiye’de birtakım oyuncuların suya yazı yazmalarına neden oldu.’ Yani düzeltlmesi gereken şey işte tamamen bu; Hayt huyt televizyonculuk.Bayülgen’i eleştirdiğim bir konu; birisi sizi gıcık bulabilir ve kişilik haklarına saygısızlık yapmadığı sürece bunu dile getirmekte özgürdür, bence twitterda bu konuya hiç cevap vermemeliydi, ah o cevap vermemek nasıl güzeldir diyorum ve aslında gıcık derken övgü olduğunu da belirtiyorum tıpkı Bedri Baykam’a yapıldığı gibi. Ertuğrul Özkök’ün gıcık tanımında hayranlık uyandırıcı geçiyor, onların bir kısmı için şunu söyleyebilirim. İyi ki varlar, iyi ki rahatımızı kaçırırlar, iyi ki putları kırar, statükoları berhava ederler...diyor zaten açıkça.