Sıla: 30'lu yaşlarım 20'leri döver

Sıla: 30'lu yaşlarım 20'leri döver

30’lu yaşları “Sakin, yer yer de sağanak yağışlı ve şimşekli” sözleriyle niteleyen şarkıcı Sıla, “Sevdim ama yirmileri dinlenip dinlenip döver. Kimsin, kim değilsin turları ki bunlar güzel turlar, silkeliyor insanı, silkeliyor etraftaki insancıkları da. Daha olgun ve ne istediğini, ne istemediğini bilen bir muhakeme başlıyor 30’larında” diye konuştu.

Yeni albümü “Yeni Ay”ı piyasaya çıkan şarkıcı Sıla, Akşam gazetesinden Aysun Yıldız’a konuştu.

Aysun Yıldız’ın Sıla’yla yaptığı söyleşi şöyle:

‘Sevişmeden Uyumayalım’, ‘Acısa da Öldürmez’ adlı şarkılarıyla müzik listelerinde her zaman ilk sıralarda yer alan Sıla bu kez ‘Yeni Ay’ adlı albümüyle sevenleriyle buluştu. Albüm çıkalı henüz iki hafta olmasına rağmen büyükten küçüğe herkesin dilinde sanatçının ‘Vaziyetler’ adlı şarkısı var. Sıla’yla buluştuk ve onun ‘vaziyetler’inden konuştuk.

Konservatuvar sınavına girmiş ve kazanamamışsınız. O zaman ne hissetmiştiniz, hevesinizi kırılmış mıydı?

Hem de nasıl! Küvetin içine kıyafet ve ayakkabılarımla girip uzun süre oturmuştum. ‘Nasıl olur ya’ diye içimden söylenip, uzunca bir süre hayata küs kaldım. Sonra tıpış tıpış döndüm (gülüyor).

O yıllarda size biri “Üzülme çok ünlü bir şarkıcı olacaksın” dese inanır mıydınız   ya da ne düşünürdünüz?

İnanırdım. Çünkü çocukluğumdan beri herkese “Kendi şarkılarımı yazıp söyleyeceğim” dedim.

Çocukluğunuz Ege’de geçmiş. Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Müthişti... Sıcacık, haylaz ama aynı zamanda melankolik de. Çocukluğumdan beri bir yanım hep sakattı benim.

İstanbul sizin için kadın mı erkek mi? Ne ifade ediyor sizin için?

Eski İstanbul zarif bir beyefendi ya da asil bir hanımefendiydi sadece. Şimdiki İstanbul, hem hâlâ ikisi hem geri kalan, aklınıza ne gelirse, üzülüyorum biraz. Cânım şehrin, canına okuyoruz el birliğiyle.

 

Dallı güllü bir hatıram var

 

‘Yeni Ay’ adlı albümünüz diğer albümlerinize göre daha farklı oldu. Peki, sizin açınızdan farkı nedir?

Benim için pek farkı yok. Yine söz yazdım, yine Efe (Bahadır)’yle müziklerini yaptık. Tek farkı başka arkadaşlarımız da soframıza sandalye çektiler, ne iyi ettiler. İskender Paydaş, Can Baydar, Bedük, Fatih Ahıskalı. Daha ne olsun! Ne âlâ!

Bu albümünüzde sürpriz yapıp, albümde yer alan demoları, ikinci bir CD’de bir araya getirerek dinleyicilerinize sundunuz. Bu fikir nerden geldi aklınıza?

Yıllardır duyduğumuz “Efe’yle Sıla bize gelseler de çalsalar, biz de dinlesek” çağrısını gerçeğe dönüştürmek istedik. Kapı kapı gezip çalamayacağımıza göre, “Başka bir konukluk şekli bulsak” dedik. Çareye bakınız! Şaka bir yana bir de aslımız bu bizim. Yola çıkışımız, başlangıcımız, ev halimiz… Olduğu gibi, en doğal haliyle sunduk, kusurları da bıraktık. Zaten çok severim kir, çok severim dağınıklık!

 

30’lu yaşlar 20’leri döver

 

Şarkı sözlerinizi genelde etkilendiğiniz veya başınıza gelen olaylarla yazmışsınız. ‘Vaziyetler’ adlı şarkınızı yazdıran ne oldu?

Bilmem. Aslen bir aşk şarkısı olmadığını söyleyebilirim. Genel bir halet-i ruhiye.

“Tanrı’nın bir sesi varsa herhalde o Bocelli’nin sesidir” dermişsiniz. Aynı sahnede şarkı söyleme fırsatı buldunuz. O an ne hissettiniz? Başka bir şey isteseymişsiniz kabul olacakmış belki de…

Bence iyi bir şey ve iyi niyetle istemişim. Artık dallı güllü ballı bir hatıram var.

Eski bir röportajınızda “30’lu yaşlarımı iple çekiyorum” demişsiniz. Nasıl bir duyguymuş 30’larda olmak?

Sakin, yer yer de sağanak yağışlı ve şimşekli. Sevdim ama yirmileri dinlenip dinlenip döver. Kimsin, kim değilsin turları ki bunlar güzel turlar, silkeliyor insanı, silkeliyor etraftaki insancıkları da. Daha olgun ve ne istediğini, ne istemediğini bilen bir muhakeme başlıyor 30’larında.

 

Sılahattin bir lakap değil

 

“Delikanlı kız” diyorlar sizin için ‘Sılahattin’ lakabı da buradan mı geliyor?

Sılahattin bir lakap değil. Efe’ye özeldir. Efe dışında kimse öyle seslenmez bana. Ayrıca benden başka da kimse de ona Efegül diyemez. Bu ikimizin arasında üniversite zamanlarından kalma.

Efe Bahadır …… boşluğu nasıl doldurursunuz?

Sol elim.

2008’de çıkışınızla birçok ödüle sahip oldunuz. Sanatçı olarak ödüle bakış açınız nedir?

En büyük ödül konserde şarkıları hep bir ağızdan söylemek. Bir de üstüne alkış, kaymaklı ekmek kadayıfı. Layık görüp çağırıyorlar ödül törenlerine, sağ olsunlar. O ödülleri çoğunlukla hak değil nezaket sayıyorum.

‘Alain Delon’ şarkınızı Alain Delon’u beğendiniz için mi yazdınız ve söylediniz? Beğendiğiniz başka aktörler var mı?

Yok, daha şarkı yazma halini aktörlere bağlamışlığım yok (gülüyor).

Sıla dizisinin şarkısını ‘Sıla Töre’yi Sezen Aksu’yla birlikte yapmıştınız. Hem Sezen Aksu’yla birlikte çalışmak hem de kendi adınıza bir diziye katkıda bulunmak sizin için nasıl bir duyguydu?

Kıymetli ve özel bir duygu zira Sezen Aksu bu toprakların bize yaptığı en büyük iyiliklerden.

Sıla’nın bir günü nasıl geçer?

Konser günleri başka, konsersiz günler başka. Hep bir meşgalem vardır. Genelde çalışırım. Bol bol yürürüm. Arkadaşlarımla vakit geçiririm.

En son izlediğiniz film hangisi? En çok hangi tür filmleri izlemekten hoşlanırsınız?

Bu aralar vakitsizlikten pek film izleyemiyorum ki normalde çok severim.    İlgi alanıma girer. En son Di Caprio’nun filmini izledim. Korku filmi dışında    hepsini severim.

En sevdiğiniz yemek?

İzmir köfte. Annem yapacak ama.

En son okuduğunuz kitap?

Ayfer Tunç. ‘Dünya Ağrısı...’ Hâlâ okumaktayım.

 

Zaz’a mı benzettiler beni?

 

Fransızcaya olan ilginiz ve sahnede    Fransızca şarkı söylemenizden dolayı mı ZAZ’la benzettiler sizi? 

ZAZ’a mı benzettiler? Bunu ilk defa duyuyorum. Fransız lisesinde okuduğum yıllardan kalma bir alışkanlık Fransızca şarkı söylemek.

“Bir anda neşeliyken, bir anda bambaşka bir yere gidebilirim” demişsiniz. Nasıl karşılıyor yakın çevreniz bu durumu?

Çok eğlendikleri şüphesiz, hareket geldi hayatlarına (gülüyor) ne o öyle,sıkıcı sıkıcı...

Hayatınızdaki keşkeleriniz nelerdir? Pişmanlıklarınız olmuştur elbet?

Hepsi güzel deneyimler. Hepsi başımın tacı.

Gökhan Keser, bu sezon Survivor’da izleyeceğiz. İlk albümünden itibaren yanında olduğunuz biri Gökhan Keser. Yarışmada da favoriniz o mu?

Benim pek aram yoktur televizyonla ya, bakacağım elbet. Gökhan hayatımda ve hayatında  “Bak bu kapı daha iyi olabilir” diye fikir verdiğim bir kardeşim.     Geri kalan malum onun inisiyatifi. Çok güzel insandır. Onun başarısı tabii ki beni mutlu eder.