'Silahsız teröristler var'

Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevini Genelkurmay Başkanlığı’na atanan Orgeneral İlker Başbuğ’dan devralan Orgeneral Işık Koşaner, küreselleşme olgusunun Türkiye’nin ulus ve laik devlet yapısı üzerinde yarattığı yeni tehdit konularında önemli mesajlar verdi. TSK’nın üniter ve laik devlet konusunda taraf olduğunu vurgulayan Koşaner, “Cumhuriyetin temel niteliklerine sahip çıkmak iç siyasetle ilgili değildir” dedi. Başbuğ görevini dün Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda düzenlenen törenle Orgeneral Koşaner’e devretti. Ilımlı İslam kavramna tepki Konuşmasında “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ulusunun dışında ayrı bir denetime ihtiyacı bulunmamaktadır” vurgusunda bulunan Koşaner, “ılımlı İslam” sıfatına tepki göstererek, şunları söyledi: “Uluslararası kuruluşlar ve ulus ötesi sivil toplum örgütleri küresel karar alma ve uygulama aşamasında giderek daha etkili olmaya başlamıştır. Küreselleşmenin önünde en büyük engel olarak görülen ulus devlet, ekonomik güdümlemeler, mikro etnik kışkırtmalar, ülkelerin rejimlerini ve düzenlerini yeniden tanımlamalar, ülkelere aşılanan renkli başkaldırılar ve ülke isimlerinin önüne eklenmeye çalışılan sıfatlar ile ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.” ‘Ulus devletler dağıtılıyor’ “Güç, etki ve denetim devletten, devlet dışı yasal ve yasal olmayan organizasyonlara geçmektedir. İletişimde kazanılan yeni imkânlar ve medya, ulus devlet aleyhine kullanılmakta, toplumları ayakta tutan geleneksel değerler ile ahlak ve adalet anlayışının aşındırılmasına çalışılmaktadır. Tehdit ve riskler askeri nitelikten ziyade ekonomik ve sosyokültürel nitelik kazanmasına rağmen askeri tehditten çok daha tehlikeli ve yıkıcı olmaktadır. Ancak, demokrasi ve insan hakları gibi çağdaş değerler istismar edilerek çok iyi gizlenebilmektedir. Ulus devletler adeta demokrasi adına dağılmaya, insan hakları adına da bölünmeye mahkûm edilmektedirler.” Model ülke rolü zorlaması “Ülkemiz jeopolitik ve jeostratejik bakımdan küresel güç dengesinin önemli ve kilit bir ülkesi konumundadır. Bu özelliği ile küreselleştirilecek model ülke olarak uluslararası arenada rol üstlenmeye zorlanmaktadır. Bu kapsamda etnik kimlikçilik, cemaatçilik, kültürel farklılık gibi alt kimlikleri ön plana çıkaran girişimlerle ulus devlet yapısı dağıtılmaya çalışılmaktadır.” Post-modern bir tabaka “Küresel güçler tarafından kurgulanan ve ülke içi medya, bazı akademik ve sermaye çevreleri ile sivil toplum örgütleri içine yuvalanan post- modern bir tabakanın oluşturduğu propaganda ve etki ağı, ulusal birlik, ulusal değerler ve güvenlik parametrelerinin zayıflatılması ve çözülmesi yönündeki gayretlerini sürdürmektedirler.” Sürekli baskı ve tehdit AB sürecine de atıfta bulunan Koşaner, “Ülkemiz, dayatılan yapısal reformlar yoluyla sürekli baskı ve tehdit altında yıpratılan ve sıkıştırılan bir ülke konumuna düşürülmek istenmektedir” dedi. Koşaner, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizin yumuşak gücünü oluşturacak sivil kabiliyetler geliştirilemediği gibi aksine dış fonlarla yönlendirilen sivil toplum örgütü veya kuruluşu görünümlü unsurlar, bozucu ve yıkıcı özellikleri ile kendileri güvenlik sorunu olmaktadırlar.” Çok yönlü tehdit ve risk “Küreselleşme, etkilerine maruz kalan ülkelerin olumlu ve olumsuz olarak algılayabilecekleri hususları ihtiva etmesi nedeniyle aslında ulusal çıkarlar doğrultusunda yönetilmesi gereken bir süreçtir. İç, bölgesel ve küresel anlamdaki güvenlik algılamaları ile tehdit ve risklerin iç içe geçmiş çok yönlü yapısı, doğal olarak bütün milli güç unsurlarının koordineli bir şekilde kullanılması zorunluluğunu dikte ettirmekte ve klasik anlamda tehdit ve risklerin iç ve dış olarak algılanmasını geçersiz kılmaktadır.” ‘Tek yol Atatürkçü sistem’ Bu tehdide karşı güvenlik ihtiyacı neyi gerektiriyorsa onun yapılması gerektiğini vurgulayan Koşaner, “Tüm çabalara karşın, sağlam bir Atatürk milliyetçiliği ve Atatürkçü düşüncenin var olması, Cumhuriyetin anayasal kurumlarının ulusal çıkarlardan ödün vermeyen kararlı duruşu, ülkemizin küresel sistemin egemenliğine tam olarak girmesini önlemiştir. Cumhuriyetin, devrimlerin, varlığımızın ve geleceğimizin korunmasının tek yolu Atatürkçü düşünce sistemidir” diye konuştu. ‘Laiklik varoluş felsefesi’ “Laiklik ilkesi, Türkiye Cumhuriyeti’ni oluşturan tüm değerlerin tem el taşı, varoluş felsefesidir. Anayasal düzenin temelini oluşturur” diyen Koşaner şunları kaydetti: “TSK, ulus, üniter ve laik devletin korunmasında her zaman taraf olmuş ve olmaya devam edecektir. Cumhuriyetin temel niteliklerine sahip çıkmak iç siyasetle ilgili değildir.” Silahsız teröristlere tedbir Bireysel kalma ve ulus devlet yapısına zarar vermemek koşuluyla kültürel zenginliklerin yaşanması için yapılan düzenlemelerin siyasal alana taşınmamasını isteyen Koşaner, “Silahlı teröristler kadar legal alanda ortaya çıkan silahsız teröristlere ve ayrılıkçılık destekçilerine karşı da tedbirler getirilmelidir” diye konuştu. Terör örgütü kırılma noktasında Orgeneral İlker Başbuğ ise ağırlıklı olarak terör sorunu üzerinde durdu: Başbuğ şunları söyledi: “Operasyonlar neticesinde bölücü terör örgütü daha önce de bir kaç defa yaşandığı gibi yine bir kırılma noktasına doğru yol almaktadır. Bölücü terör örgütünün şu anda içinde bulunduğu durumdan Türkiye’nin nasıl istifade edebileceği üzerinde dikkatle durulmalıdır. Terörle mücadelenin ana hedefi, terör örgütü ve destekleyicilerinin başarı umutlarının yok edilmesidir. Böylece terörle bir yere varılamayacağı herkese gösterilmiş olur. Bölge halkının desteğini tamamen kaybeden ve örgüte gerekli katılımları sağlayamayan terör örgütlerinin uzun süre ayakta kalmaları mümkün değildir. Örgütün silahlı kadrosu etkisiz hale getirilirken, katılım hala devam ediyorsa terörle mücadele beklenenden de uzun sürer. Bu görev devlete düşmektedir