Şile’de yardım çağrısı yapan geminin mürettebatını kurtarmaya giderken parçalanan botta ölen kaptan Cemil Özben, bilirkişi raporunda kusurlu bulundu. Kıyı Emniyeti’ndeki tüm yöneticilerle ilgili yargılama izni verilirken, Genel Müdür Salih Orakçı hakkında “Taksirle ölüme sebebiyet”ten başlatılan soruşturmaya Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan izin çıkmadı. Savcı, Danıştay’a itiraz etti.
Hürriyuet gazetesinden Fatma Aksu'nun haberine göre, İstanbul Boğazı’nın Karadeniz girişinde 4 Aralık 2012 sabahı şiddetli fırtına denizcilere zor anlar yaşattı. Şile açıklarındaki Volgo Bolt 199 gemisi şiddetli rüzgâr ve dev dalgalara dayanamadı. Batan geminin mürettebatını kurtarmak için Şile’de bulunan Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri’nin çok maksatlı hızlı tahlisiye botu KIYEM 7 gönderildi. ‘Batmayan tekne’ diye tanıtılan KIYEM 7, Şile Limanı’ndan çıkarken şiddetli dalgalar nedeniyle kayalara çarparak parçalandı. Kaptan Cemil Özben ile Makinist Mehmet Genç, Yağcı Turgay Sarıboğa ve tekne mürettebatına yardıma koşan balıkçı Mümin Akgün’ün ölümü, gemici Ahmet Kasarcı’nın yaralanmasıyla sonuçlanan kazayla ilgili Şile Cumhuriyet Savcısı Asena Demirkol soruşturma başlattı. savcı, kazada yaralı kurtulan gemicinin, olay günü denize açılmayı reddeden KIYEM 7’nin kaptanı, diğer görevliler ve ölenlerin yakınlarının ifadelerine başvurdu. Özellikle ölen mürettebatın yakınları denize açılmaları için Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürü Salih Orakçı tarafından zorlandıklarını iddia etti. İfadeler üzerine Savcı Demirkol, 12 Nisan 2013’te Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakçı hakkında soruşturma izni istedi. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Denetim Hizmetleri Başkanlığı, 24 Haziran 2013 tarihli yazı ve “Bakanlık oluru” ile “Soruşturma izni verilmemesine” karar verdi.
Bunun üzerine, Cumhuriyet Savcısı Demirkol da, 15 Temmuz 2013 tarihli yazı ile Danıştay 2. Daire Başkanlığı’na itirazda bulunup, “Şikâyetçilerin ve şikâyet konusunun belirli olması, bilgi ve belgelere dayanmasına rağmen, ilgili yasa gereğince, ‘Soruşturma izni verilmemesine’ dair kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu” gerekçe gösterip, söz konusu kararın “kamu yararı” adına kaldırılmasını talep etti.
Gemi İnşa ve Makine Yüksek Mühendisi Coşkun Özcan, Uzakyol Kaptanı Oktay Sökmen ve İş Güvenliği Uzmanı Emel Aydoğan’dan oluşan bilirkişi heyeti 12 sayfalık rapor hazırladı. Raporun değerlendirme bölümünde “Kaptan Özben’in izinli olduğu ve göreve çıkmak istemediği, amirlerinin ısrarı ile göreve çıktığı anlaşılmıştır. Kaptanın uzun süre sağ olarak kurtarılmayı beklemesi acil durum planlaması ve tatbikat yapılmadığını göstermektedir” denildi. Raporun sonuç kısmında, “Kaptan Özben’in can yeleği giymediği, dalga yüksekliği-sürat uyumu ile hava ve deniz durumunu dikkate almadığı için ihmali bulunmaktadır. Amirleri istemiş olsalar bile bu durum kaptanı sorumluluktan kurtarmaz. Meteorolojinin uyarısına rağmen Kıyı Emniyeti botlarını görevlendiren kişi veya kişilerin ölümlerde ihmali var. Asli kusur olağanüstü hava koşulları olmakla birlikte, Makinist Mehmet Genç yüzde 10 tali kusurlu, Kaptan Özben yüzde 40 tali kusurlu, botları görevlendiren kişi/kişiler yüzde 50 tali kusurludur” ifadeleri yer aldı.
Cemil Kaptan’ın küçük kızı Derya, olay sabahı olacakları bilirmişcesine kendisini anaokuluna bırakan babasına sarılıp “Gitme” demiş. Şimdi ise her sabah “Anne babamı çok özledim” diyen Derya babasının fotoğrafını elinden bırakmıyor.
Kaptan Cemil Özben’in annesi Fethiye Özben oğlunun ölümüne 25 gün dayanabildi. Önce eşini sonra kayınvalidesini kaybeden Gülay Özmen, peş peşe yaşadığı acılardan Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakçı’yı sorumlu tutup, “Üzüldüğüm, devletin katile sahip çıkması” dedi. Özben şöyle devam etti: “Öldükten sonra suçlamak kolay, nasılsa ispatı yok. Eşimin katili masa başında oturmaya devam eden genel müdürdür. Telefonda emri kim verdiyse odur. Sayın Bakanıma sesleniyorum. Müfettiş raporlarına rağmen hakkında soruşturma bile açtırmıyor. İnsan hayatı bu kadar mı değersiz? Bu sorulara yanıt bulamıyorum. Ben de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Adalet istiyorum. Hem zorla çağırıp hem de eşimi suçlu yapıyorlar. Vicdanları nasırlaşmış. Kendisine ‘Sakın denize çıkma’ diye yalvardım. Evden, ‘Dedem de denizde boğulmuştu, beni de boğacaklar’ diye söylenerek gitti. Sayın Bakanımız, neden genel müdürün yargılanmasının önünü kesti. Bunun nedenini öğrenmek istiyorum. Genel müdürün şovu uğruna eşim hayatından oldu.”