ŞİLİ'DEKİ MUTLULUK ZONGULDAK'TA HÜZNE DÖNÜŞTÜ ZONGULDAK (A.A)

-ŞİLİ'DEKİ MUTLULUK ZONGULDAK'TA HÜZNE DÖNÜŞTÜ ZONGULDAK (A.A) - 13.10.2010 - Zonguldak'ta grizu patlamasının ardından cenazelerine ulaşılamayan 2 madencinin yakınları, Şili'de yerin 624 metre altında mahsur kalan işçilerin kurtarılma çalışmalarını televizyondan hüzünle izledi. Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağında 17 Mayıstaki patlamanın ardından kuyuya düştüğü tahmin edilen Engin Düzcük ve Dursun Kartal'ın aileleri, Şili'de yaşanan mutlu anların görüntülerini göz yaşlarıyla seyretti.  Şili'de yaklaşık iki ayda kurtarma kuyusu açılarak 33 madenciye ulaşılmasına karşın eksi 540 kodundan yaklaşık 200 metre derinlikteki açık kuyudan 2 cenazenin çıkarılmamasına aileler tepki gösterdi. Çaycuma ilçesine bağlı Saltukova beldesinde yaşayan Dursun Kartal'ın eşi Gülhizar Kartal, kurtarma çalışmalarını ağlayarak izlediği sırada, eşinin cenazesinin 5 aydır maden ocağından çıkartılmasını beklediğini söyledi. Eşinini cenazesinin bir parçasının bile bulunmasına razı olduklarını anlatan Kartal, şöyle dedi: ''Biz devletimiz var diye seviniyoruz ama kimse bize yardımcı olmuyor. Çinliler gelecek derken sonuç alınmadığını öğrendik. Çocuk kandırır gibi bizi oyalıyorlar. İhale yapılacak da işe başlanacak. En azından bayrama kadar parçam gelsin, bir hocayla dua okutayım. Suçlu gibi hissediyorum kendimi. Eşimin çamaşırlarını katlıyorum, onlarla oyalanıyorum.'' Ağlamaktan gözlerinin hayal bile görmez olduğunu anlatan Kartal, ''Şili'deki kurtarma ekibinden cenazelerimizin çıkarılması için yardım istiyoruz. Oradakilere sesleniyorum benim eşimin parçasını olsun bulsunlar. Belki canlı... Şili'deki aileler bizim kardeşlerimiz, bize yardımcı olsunlar'' dedi. Dursun Kartal'ın annesi Fatma da oğlunun fotoğrafına sarılıp ağladı. -HAYRİYE DÜZCÜK- Engin Düzcük'ün eşi Hayriye Düzcük de Şili'de madencilere verilen değeri gördüklerinde üzüntülerin daha da arttığını ifade ederek, şunları söyledi: ''Facianın ardından 5 ay geçmesine rağmen cenazemizi alamadık. Artık cesedin ne şekilde olduğunu bile bilmiyoruz. İstenmesi durumunda cenazeler çıkarılır ama bizi oyalıyorlar. Dua edecek bir mezarımız olsun istiyoruz. Gitmediğimiz yer, söylemediğimiz söz kalmadı. Şili'deki insanlar 2 ay orada durmuş gibi bile çıkmadılar. İşimiz Çinlilere kaldıysa yandık. Bile bile insanları orada çürütüyorlar.''