Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül'ün tutuklanmasının ardından Silivri Cezaevi önünde tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için tutulan 'umut nöbeti'ni bugün Özgür Düşünce gazetesi yazarı Ergun Babahan devraldı. Hiçbir tutuklu gazetecinin unutulmaması gerektiğini belirten Bababan, meslektaşlarını ‘umut nöbeti’ tutmaya çağırdı.
Zaman’ın haberine göre, Sabah saatlerinde Silivri Cezaevi'ne gelen Ergun Babahan, nöbeti devraldı. Tüm gazetecileri bu haksızlığa karşı seslerini yükseltme çağrısında bulunan Babahan, "Burada başlatılan umut nöbetini sürdürmek ve bu arkadaşlarımızın özgürlüğüne kavuşması için mücadele vermek. Elbette bunu yaparken doğruları yazmaya, korkmadan cesur bir şekilde devam etmek." dedi.
Cezaevinde hukuka, yasaya ve mantığa aykırı şekilde tüm görüşten gazetecilerin bulunduğunu dile getiren Babahan, "Can ve Erdem 10 gündür burada yatıyor. Hidayet Karaca, Mehmet Baransu, Gültekin Avcı bir yılla 300 güne yaklaşan, 200 günü bulan tutukluluk süresiyle burada. Şu anda Türkiye'nin çeşitli cezaevlerinde 30 civarında gazeteci, Cumhuriyet'ten, Zaman'dan, Taraf'tan, Kürt medyasından, dergilerden Noka'dan arkadaşlarımız da var. Elbette onları da unutmayalım. Yaptıkları haberlerden iktidarı rahatsız edici yayınlardan dolayı hukuka, yasaya, akla, mantığa aykırı bir şekilde demir parmaklıklar arkasında tutuluyor." ifadelerini kullandı.
Hükümetin baskılarına rağmen direneceklerini dile getiren Babahan, Can Dündar'ın Silivri'de tutuklu olmasının Türkiye'deki yargı sisteminin yerlerde olduğunun göstergesi olduğunu vurguladı. Babahan, "Cumhuriyet gazetesi ki, Türkiye'nin en eski gazetesinin dünya çapında bilinen, kitapları, dizeleriyle ismi olan, main stream denilen medyanın önde gelen isimlerinden biri olan Can Dündar'ın bile bugün Silivri'de yatıyor olması Türkiye'de basın özgürlüğünün, yargı sisteminin, insan haklarının ne kadar yerlerde olduğunun açık bir göstergesi maalesef.
Bir yıla aşkındır Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan Hidayet Karaca ve diğer gazetecilerin durumunu da değerlendiren Babahan, tüm tutuklu gazetecilerin bir şekilde mağrurları bir yerlerinden yaraladığı için cezalandırıldığını belirtti. Babahan sözlerini şöyle sürdürdü: "Hidayet Bey burada çürümeye terk edilmiş bir halde gibi. Bir yılı geçti yanılmıyorsam onun tutukluluğu. Ne iddianamesi var, ne de başka bir şeyi var. Bir dizi senaryosunun gerekçesiyle burada. Mehmet Baransu hakkındaki davaların haddi hesabı yok. Gültekin Avcı da 6 ya da 7 yazısı nedeniyle sanıyorum suçlanıyor ve burada tutuklu bulunuyor. Nokta dergisi, güçlüleri rahatsız eden kapağı yüzünden basıldı. Yöneticileri buraya anıldı. Anadolu çeşitli yerlerinde Kürt gazeteciler AKP'nin Kürt politikasını eleştiren, doğru bulmayan, onların hoşuna gitmeyen yayınları yaptıkları için şu anda cezaevindeler. Herkes bir şekilde mağrurları bir yerlerinden yaraladığı için cezalandırılıyor. Tutuklama bir çeşit cezalandırma aracı, gözdağı vermek dışarıda kalanlara sizin başınıza da gele bilir mesajı vermek amacını taşıyor."