Tutuklu gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için Silivri Cezaevi önünde tutulan Umut Nöbeti’ni 17. gününde sanatçı Fazıl Say, gazeteciler Soner Yalçın, Çiğdem Toker, Nazım Alpman, Tuluhan Tekelioğlu ile şair Sunay Akın tuttu. Say, tutuklu gazetecilerin Türkiye için büyük bir utanç olduğunu söylerken "Hak yerini bulacaktır, bu saçmalık da son bulacaktır" dedi.
Cumhuriyet’ten Ali Açar’ın haberine göre gazetenin genel yayın yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül’e destek amacıyla Silivri Cezaevi önünde başlatılan “Umut Nöbeti”ni devralan ünlü piyano sanatçısı Fazıl Say, Dündar ve Gül’ün doğru haber yaptıkları için cezalandırıldıklarını söyledi. Verilen bir emirle gazetecilerin tutuklanmasının kabul edilemez olduğunu belirten Say, “Bu durum hem Türkiye için hem de Türk insanı için büyük bir utanç. Bu insanlar bunu hak etmiyor. Demokratik ortamda herkesin ifade özgürlüğünün, haber alma özgürlüğünün olduğu, doğruların yansıtıldığı bir ortamda yaşamak istiyoruz. Umarım en kısa sürede çıkacaklardır ve hak yerini bulacaktır. Bu saçmalık da son bulacaktır” diye konuştu.
Fazıl Say, gazeteciler Hasan Cemal ve Tuğçe Tatari’nin kitaplarının toplatılması yönündeki soruya ise “Öyle bir çağdayız ki kitap yasaklanırsa sosyal medyada kitap paylaşılır. Fazıl Say’ın eserleri yasaklanır internetten ve YouTube’den çalınır. Yasak koymanın artık bir anlamı kalmadı. Yasaklayınca daha çok meşhur ediliyor. Yasaklamaların ve tutuklamaların çilesini sonra halkımız çekiyor. Can ve Erdem’in tutuklanması bütün dünyada tepkiye neden oluyor ve dünya âlem bunu ayıplıyor. Pasaport kontrolünde sıkıntı yaşanıyor, Tük insanı küçümseniyor. Bunu yapanlar aslında kendi kuyularını kazıyor” diye yanıt verdi.
Ankara’dan Umut Nöbeti için gelen gazetenin yazarı Çiğdem Toker ise, “Hukuksuzluk kadar daha korkunç olan bir şey var hukuksuzluğu kanıksamak. Hürriyet gazetesine fiziki saldırıda bulunan bir kimsenin bugün bakan yardımcılığına getirilmiş olması, Can Dündar ve Erdem Gül’ün neden cezaevinde olduğunu açıklıyor” diye konuştu.
Şair Sunay Akın ise “Bu ülkede insanların beyinlerinin içerisine öyle kalın ve yüksek korku duvarları örüldü ki bu arkadaşlarımızı aramızdan ayıran aslında beyinlerdeki duvardır. Adaletin ışığı ancak o duvarlar yıkılarak gerçekleştirilebilir” diye konuştu.