Barış Güney Güngör*
Dünyadaki en zor şeylerden biri şüphesiz ki ailenize uzak olmanız ya da onlardan birini görememenizdir. Tahmin edersiniz ki ben de bu yazıyı ailemin bir parçası olan amcama, Mustafa Kemal Güngör’e yazıyorum.
Ama amcam dedim diye sanmayın ki aramızda yalnızca bir amca yeğen ilişkisi var. Amcam benim neredeyse babam gibidir. Babam, amcam ve ben üçümüz de uzaktan görseniz fark edilecek şekilde uzun delikanlılarız. Öyle ki bizi bir arada görenler bazen kardeş olduğumuzu zannederler. Amcamın en sevdiği şeydir pazar günleri hep birlikte yemek yiyip sohbet etmelerimiz. Amcam, ben ve babam, yemek yemeyi sevmemizden dolayı planlarımızı da bazen yemek yemek ya da bunun için bir yerlere gitmek üzerine kurarız.
Kurarız diyorum çünkü halihazırda kafamızda birçok plan var ama amcamın tabiriyle onun şimdilik tatile çıktığını farz edelim. Şimdi evde bir eksiğiz. Amcam pazar günleri geldiğinde babaannemin her seferinde amcama uzun yemek tarifleri vermesi, çorbayı nasıl yaptığını anlatması yok mesela. Amcamın beni kızdırmak için “sen seversin” diyerek futbol programları açıp izlemesi yok. Gökçeada’da kekikli zeytinyağı yeme planlarımız şimdilik ertelendi. Babaannem onun sevdiği yemekleri yapmayı erteledi. Amcam zaten gezmeyi ve yeni yerler keşfetmeyi çok seven biridir. Beni de kendi gezdiği yerlere gitmem için yüreklendirir. Özgürlük denen şeyi de çok iyi bilir, özgür olmanın hissettirdiği duyguyu da. Yaşamayı bilir yani kısacası. Kızar hep,“yemeği hızlı yeme oğlum” diye. Her şeyin tadını çıkarmayı sever. Hem yemeğin, hem yaşamın, hem özgürlüğün. Yaşamanın içimizdeki o tarif edemediğimiz ve bizi sevdiğimiz şeyleri yapmaya iten dürtüsünü bilir kısacası ve bir de özgürlüğün anlamını. Bu yüzden belki mesleğini de bir o kadar güzel icra eder. Bir sohbete başladı mı, adaletten ve özgürlükten; yavaş ve aheste, tadını çıkara çıkara, gururla ve istekle, işte o zaman anlarsınız bu kocaman güzel adamın gerçekten de kocaman ve özgür bir kalbi var. Amcam gelir, bugünler de geçer, yine beraber oluruz. Benim isteğim bir an olsun tüm kötülükler, hırslar, korkular, öfkeler yerine bu yazıdaki ve amcamdaki güzellikleri düşünmeniz. İnsanlık ve özgürlükteki birlik duygusunu ve içimizde bıraktığı harika hissi. Özgürlük biziz. Özgürlük bizden biri. En sevdiğimiz, ailemiz. En sevdiklerimizden biri. Hadi çık gel de uzun yürüyüşler yapalım yine. Sen haklardan, özgürlüklerden, gezdiğin gördüğün yerlerden, araya başka şeyleri de sıkıştırıp, hayattan bahset, ağır ağır anlatarak… Sen anlat ben dinlerim. Özledim.