ŞİMŞEK: TÜRKİYE SON KRİZDE TAHRİBAT YAŞAMADI ANKARA (A.A)

-ŞİMŞEK: TÜRKİYE SON KRİZDE TAHRİBAT YAŞAMADI ANKARA (A.A) - 17.01.2011 - Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, AK Parti hükümetleri dönemde gerçekleştirilen yapısal reformlar, ihtiyatlı para politikası ve mali disiplin sayesinde Türkiye'nin yüzyılın en büyük küresel krizinde kalıcı bir tahribat yaşamadığını, stres testinden güçlü bir şekilde çıktığını söyledi. Bakan Şimşek, makro ekonomik gelişmeler ile 2010 yılı merkezi yönetim bütçe gerçekleşmelerini değerlendirmek üzere düzenlediği basın toplantısında, 2010'da dünya ekonomisinde güçlü bir toparlanma görüldüğünü, bunun bu yıl da devamının beklendiğini söyledi. 2011 yılında dünya ekonomilerinin yüzde 4,5 oranında büyüyeceğinin tahmin edildiğini ifade eden Şimşek, Türkiye'de ise ekonomik performansın gerek dünya gerekse bölge ülkelerine oranla çok güçlü bir seyir izlediğini belirtti. Türk ekonomisinin 2010'u, OECD ve Avrupa ülkelerine göre rekor büyümeyle kapattığını dile getiren Maliye Bakanı, ''Orta Vadeli Planda 2010'da yüzde 6,8'lik bir büyüme öngörüldü. Ama muhtemelen Türkiye bunun üzerinde büyüme rakamıyla 2010'u geride bıraktı. Piyasa beklentilerine göre bu oran yüzde 7,5 - 8,5 arasında değişiyor. Bu da OECD'nin en yüksek büyümesine tekabül ediyor. 2011'de de büyümenin güçlü seyretmesi ama 2010'a oranla daha düşük olması ihtimali yüksek'' dedi. -''BU FAİZLERİ TÜRKİYE DAHA ÖNCE HİÇ GÖRMEDİ''-    Bakan Şimşek, 2010 yılında enflasyonun da son 42 yılın en düşük düzeyine indiğini ifade etti. Enflasyonun düşmeye devam etmesi ve hedeflenen oranlarda seyretmesinin beklendiğini kaydeden Şimşek, Hazinenin borçlanma faizinin de cumhuriyet tarihinin en düşük düzeylerine indiğine işaret etti. ''Türkiye yüzde 7'lik faizi hiç görmedi'' diyen Şimşek, bunun Türkiye ekonomisi açısından çok önemli bir kazanım olduğunu vurguladı. Türkiye'nin istihdamda da başarılı olduğunu ve yaklaşık 1 milyon kişiye istihdam sağladığını anlatan Şimşek, bankacılık sektörünün sağlam olmasının bu performansta etkili olduğunu ifade etti. Türkiye için en önemli riskin enerji fiyatları özellikle de uluslararası petrol fiyatlarının yüksek seyretmesinden kaynaklandığını anlatan Şimşek, bunun büyüme ve enflasyon dinamiklerini olumsuz etkilediğini söyledi. Şimşek ancak söz konusu riskin bugünkü görünüm itibariyle yönetilebilir bir risk olduğunun da altını çizdi. -''STRES TESTİNDEN GÜÇLÜ ÇIKTIK''-   Maliye Bakanı Şimşek, Avrupa borç sorunlarıyla boğuşurken Türkiye'nin borçlarının milli gelire oranını düşüren nadir ülkelerden birisi olduğunu da ifade etti. Kamu borç stokunun milli gelire oranının 2010 yılında yüzde 40 düzeyinde olmasının beklendiğini belirten Şimşek, şöyle devam etti: ''Bunlar tesadüf değil. Hükümetimiz, yapısal reformlar, ihtiyatlı para politikası ve mali disiplin sayesinde sadece ekonominin temellerini sağlamlaştırmakla kalmamış yüzyılın en büyük krizini de iyi yönetmiştir. Türkiye bu krizde kalıcı bir tahribat yaşamamıştır. Küresel krizin Türkiye'ye kalıcı bir etkisi olmamıştır. Türkiye bu stres testinden çok güçlü çıkmıştır. Bu durum Türkiye'nin son 8 yıldır uygulamaya koyduğu yapısal reformların değerini daha açık şekilde ortaya çıkarmıştır.  Türkiye son dönemdeki doğru politikaların sonucunda yüzde 7'lerde borçlanıyor. 2002'deki koşullar devam etseydi Türkiye milli gelirini yaklaşık yüzde 15'ini faiz olarak ödemeye devam etseydi, bugün 179 milyar lira faiz ödeyecekti. Ancak 2011'de Türkiye neredeyse bunun 4'te 1'i düzeyinde bir faiz yüküne sahip.'' -SEÇİM EKONOMİSİ UYGULANMADI Aralık ayında bütçeden 37 milyar 858 milyon lira harcama yapıldığını, 21 milyar 747 milyon gelir elde edildiğini kaydeden Şimşek, Aralık'ta bütçenin 16 milyar 110 milyon lira açık verdiğini, faiz dışı açığın da 14 milyar 273 milyon lira olarak gerçekleştiğini söyledi. Ocak-Aralık döneminde ise 293 milyar 628 milyon lira gidere karşılık, 254 milyar 28 milyon lira gelir sağlandığını belirten Şimşek, geçen yıl bütçe açığının da 39 milyar 600 milyon olduğunu bildirdi. Bütçe açığı itibarıyla hedeflenen düzeyden çok daha iyi noktada bulunulduğunu ifade eden Şimşek, şöyle konuştu: ''Bunda iki faktör var. Birincisi, 2009'da gelir artırıcı nitelikte kalıcı tedbirleri uygulamaya koyduk. Bu 2010 yılının yanısıra, sonrasında da bizi ümitli kılmaktadır. Türkiye ekonomisi, 2010'da öngörülenin çok üzerinde büyüme gösterdi. Bu da gelirlere olumlu yansıdı. İkinci husus, AK Parti döneminde 2009 yılı hariç bütün yıllarda bütçe hedeflerinde öngörülenden daha iyi performans gösterildi. Bu istisnai bir durumdur. Bunu ülkenin ihtiyacı bulunan yatırımları kısarak da yapmadık. Diğer yandan Türkiye, 2004'den bu yana seçimler yaşadı referandumlar geçirdi. Ama Türkiye, hiçbir dönem seçim ekonomisi uygulamadı. 2011'de bu şekilde davranıldı.  2010'da ekonomik büyümenin ve yürüttüğümüz çalışmaların olumlu sonuçları çerçevesinde, bütçe gelirlerinde görülen artış buna karşılık faiz giderlerindeki azalmanın neticesinde yüzde 4,9 olarak öngördüğümüz bütçe açığının GSYH'ye oranı, yıl sonunda yüzde 3,6 olarak gerçekleşti. 2010'da üstelik bütçemize 15 milyar lira ilave kaynak ayırdık. Bunu altyapı yatırımlarına, eğitime, sağlığa, araştırma ve geliştirmeye harcadık. Ülkenin dört bir yanına ihtiyaç duyulan yatırımları yaptık. Eğer, bu ilave kaynağı kullanmasaydık, 2010 bütçe açığımızın GSYH'ye oranı yüzde 3,6 yerine yüzde 2,2 olacaktı.'' İktidarda bulundukları dönemde bütçe açığının GSYH'ye oranının yüzde 3,6, 1995-2002 döneminde ise yüzde 8,2 düzeyinde bulunduğunu anlatan Bakan Şimşek, ''Bu durum, iktidarlarımız döneminde takip ettiğimiz maliye politikasının ve mali disiplinin bariz sonucudur'' dedi. -FAİZ GİDERLERİ DÜŞTÜ- Maliye Bakanı Şimşek, mali disiplinin faiz giderlerinin GSYH'ye oranını da hızlı şekilde düşürdüğünü ifade etti. 2002'de yüzde 14,8 olan faiz giderlerinin GSYH'ye oranının 2008'de yüzde 4,4 seviyesine indiğini belirten Şimşek, bu dönemde faiz giderlerinin bütçe içindeki payını da yüzde 43,2'den yüzde 16,4'e düşürdüklerini bildirdi. 2010 bütçesinde 56 milyar 750 milyon liralık faiz gideri yer almasına karşılık, gerçekleşmenin 48 milyar 296 milyon lira olduğunu belirten Şimşek, bu dönemde öngörülenden 8 milyar 454 milyon lira daha az faiz gideri yapıldığını, tasarruf edilen tutarın da halkın hizmetine sunulduğunu kaydetti. Şimşek, 2002 yılında vergi gelirlerinin yüzde 85,7'sinin faiz giderleri için kullanıldığını, kendilerinin bu oranı da yüzde 22,9 seviyesine indirdiğini anlattı. -NEREYE, NE VERİLDİ?- 2010 bütçesinin halkın refahına ve ülke kalkınmasına önemli katkılar sağladığını da belirten Şimşek, buna ilişkin bazı rakamları da şöyle sıraladı: ''-2010'da yatırım harcamalarımız, 2009 yılına göre yüzde 34 oranında artarak 32 milyar 643 milyon lira olarak gerçekleşti. -KÖYDES Projesine 2009 yılına göre yüzde 164 oranında artışla, 1 milyar 550 milyon lira kaynak aktarıldı. -Kalkınma Ajanslarına 2009'a göre yüzde 159 oranında artışla, 443 milyon lira kaynak sağlandı. -Tarımsal destekleme ödemeleri, 2009 yılına göre, yüzde 159 oranında arttı ve 5 milyar 817 milyon lira oldu. -Gelirden ayrılan paylar 2009 yılına göre yüzde 23 oranında artış gösterdi ve mahalli idarelere 26 milyar 359 milyon lira kaynak ayrıldı. -Öğrencilere sağlanan burs ve harç destek ödenekleri, yüzde 29 artarak 916 milyon lira, öğrenim ve harç kredisi ödenekleri de yüzde 10 artışla 1 milyar 481 milyon lira oldu. -Sosyal amaçlı transferlere aktarılan kaynak 1 milyar 610 milyon liraya yükseldi. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonuna yüzde 25 artışla 1 milyar 949 milyon lira kaynak ayrıldı. -Sosyal Güvenlik Kurumunun açık finansmanı için 27 milyar 69 milyon lira aktarma yapıldı. -Özürlü eğitimi ve özürlü evde bakımına ayırdığımız kaynak, 2009 yılına göre yüzde 49 artışla 2 milyar 523 milyon lira oldu.''    -TÜRKİYE'NİN KREDİ NOTU- Toplantıda ''Bugün Avrupa ülkeleri, borçları tartışıyor. Ama Türkiye'ye ilişkin zerre kadar tereddüt yok'' diyen Şimşek, Türkiye'ye büyük güven bulunduğunu ve Türkiye'nin kredibilitesinin yüksek olduğunu kaydetti. Şimşek, bu durumun Türkiye'nin kredi notunun önümüzdeki dönem hızlı bir şekilde yükseleceğinin işareti olduğunu da söyledi. Maliye Bakanlığı olarak verginin tabana yayılmasına dönük çalışma yürüttüklerini de belirten Şimşek, ''az konuşup, daha çok performansla kendilerini göstereceklerini'' vurguladı.  2011'in genel seçim yılı olmasına rağmen bütçe açığının hedeflenen seviyenin altında kalacağını belirten Şimşek, ''Yeniden yapılandırmadan gelecek kaynaklara 2011 bütçesinde yer vermedik. Bunun 1 kuruşunu bile bütçeye koymadık. Onlar olmasa dahi bütçe açığının 2011'de öngörülen rakamın altında gerçekleşeceğine ben inanıyorum. Açığın yüzde 2'nin de (GSYH'ye oranı) altında çıkma ihtimali var diye düşünüyorum'' diye konuştu. -SORULAR Bakan Şimşek, 2010 yılı bütçe rakamlarını açıkladığı basın toplantısının ardından gazetecilerin çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı. Vergi indirimlerine ilişkin bir soru üzerine Şimşek, hükümet olarak  popülizm yapmadıklarını, yeniden yapılandırmadan ya da 2-B'lerden gelmesi muhtemel gelirlerin bir defalık gelirler olduğuna dikkati çekti. ''Bütçede esas olan vergi indirimine gideceksek; kalıcı gelirler çerçevesinde bunu yapmamız lazım'' diyen Şimşek, bir kerelik elde edilecek gelirleri, kalıcı vergi indirimlerine tahsis ederlerse, bunun kendilerini ancak 1 yıl götüreceğini, sonrasında Türkiye'nin eskiden olduğu gibi sıkıntılarla karşı karşıya geleceğini söyledi. Vergiyi tabana yaymada ne kadar başarılı olunursa, kalıcı bir şekilde Türkiye'nin üretimini, performansını sınırlayan vergilerde, mükellef lehine düzenleme yapabileceklerinin altını çizen Şimşek, kendilerinin hükümete geldiklerinden bu yana kurumlar vergisi, gelir vergisi oranlarını aşağıya çektiklerini hatırlattı. -AKARYAKIT ÜZERİNDEKİ VERGİLER- Akaryakıt üzerindeki vergilerde bir indirimin yapılıp yapılmayacağına ilişkin bir soru üzerine Şimşek, 2002 yılında alınan 100 liralık akaryakıtın 70 lira 30 kuruşunun devlete geldiğini bugün ise bunun 65 liranın altına düştüğünü kaydetti. Bakan Şimşek şöyle devam etti: ''Bu yüksek bir rakamdır. Ama Ak Parti hükümeti döneminde düşmüştür. 2011 yılında da vergi yükü düşmeye devam edecektir. Neden? Çünkü biz vergilerde bir kuruş artış yapmadık son dönemde. 2011 yılında da artış öngörmüyoruz. Akaryakıt ürünleri üzerindeki vergiler, iletişim, telekomünikasyon hizmetleri üzerindeki vergiler yüksek. Bunları imkanlar elverirse düşürürüz. Ama nasıl? Şu şartla Türkiye'de gelir bazını ciddi bir şekilde artırırsak.'' Dolaysız vergilerin yaygınlaştırılması için çalışma içinde olduklarını bildiren Şimşek, bu kapsamda vergi denetmenlerinin sayısını artırdıklarını, vergi denetim birimleri arasındaki koordinasyonun artırılması için çalışmalar yaptıklarını ve kanuni düzenlemeler yaptıklarını söyledi. Türkiye'de dolaylı vergilerin yüksek olmasının, dolaysız vergilerin çok düşük olmasından kaynaklandığını ifade eden Şimşek, doğrudan gelir ve karlar üzerinden alınan vergilerin nispeten düşük olduğuna dikkati çekti. Şimşek, ''Biz bunları artıracağız ama vergi oranlarını artırarak değil, denetimi daha iyi yaparak'' dedi. -''ŞU AN İTİBARİYLE VERGİ İNDİRİMİ ÇALIŞMASI YOK''- Şimşek, şu an itibariyle kendilerinin vergi indirimine ilişkin bir çalışmaları olmadığını belirtti. Ülkenin hassasiyetlerinin, vatandaşların uluslararası petrol fiyatlarının yükselmesi nedeniyle yaşadıkları sıkıntıların farkında olduklarını ifade eden Şimşek, 2002 yılında uluslararası petrol fiyatlarının ortalama 25 dolar olduğunu bugün ise 100 dolara dayandığını söyledi. O dönemden bugüne fiyatlarda 4 kat artış olduğuna işaret eden Şimşek, kendilerinin ise (mümkün olduğu kadar vatandaş bundan az etkilensin) diye vergileri daha az oranda artırdıklarını kaydetti. Petrolün uluslararası bir ürün olduğunu, dolarla alındığını anlatan Şimşek, burada dolar kurunun da önemli olduğunu belirtti. -''SEÇİME RAĞMEN, MALİ DİSİPLİNDEN ÖDÜN VERMEYECEĞİZ'' 2011 yılında bütçe disiplinini devam ettireceklerini, seçime rağmen, mali disiplinden ödün vermeyeceklerini vurgulayan Şimşek, şöyle devam etti: ''Bir kerelik bazı gelirler olabilir. Bütçe açığını bırakın yüzde 2'nin altına çekmeyi, belki çok daha altına çekilebilir. Maliye Bakanlığı olarak hep ihtiyatlı olmuşuzdur, temkinli gidelim, vatandaşımıza, piyasalara sürpriz yapmayalım istedik. Şu anda açık öngörümüz yüzde 2,8 genel devlet açığının milli gelire oranını 2011 yılında yüzde 2,1 olarak öngörüyoruz.  Biz hedeflenenden daha iyi bir performans ortaya koyarsak, Türkiye'nin ödeyeceği faiz miktarı daha da azalacak, Türkiye daha az borçlanacak, risk primi daha az olacak, büyüme güçlü seyretmeye devam edecek. Türkiyede daha çok istihdam, daha çok iş aş üreteceğiz ama yapısal anlamda aldığımız tedbirlerin başarılı olduğu çerçevede biz, üretimin, istihdamın, vatandaşımızın üzerindeki vergi yükünü o çerçevede aşağıya çekeriz.'' -CARİ AÇIK- Cari açıkla ilgili sorular üzerine de Şimşek, cari açığın özellikle petrol fiyatlarının, global emtia fiyatlarının etkisiyle, ekonominin de güçlü seyretmesi sebebiyle yüksek seyrettiğini belirtti. ''Bu Türkiye için kırılganlık noktası olmakla birlikte,  iyi yönetiliyor'' diyen Şimşek, cari açığı yönetmek konusunda bir çok tedbir aldıklarını, bir yandan katma değeri yüksek ürünlere yöneldiklerini, bir yandan enerjide dışa bağımlığı azaltmak için çalışmalar yaptıklarını, diğer taraftan da Türkiye'nin eğitimine, altyapısına AR-GE'sine, rekabet gücüne yatırım yaptıklarını kaydetti. Enerji konusunda yapacak bir şey olmadığını, petrol fiyatları artınca Türkiye'nin enerji ithalatının arttığını bunun da cari açık olarak döndüğünü anlatan Şimşek, maliye politikası olarak cari açığı artıran bir yaklaşım içerisinde olmadıklarını vurguladı. Bütçe açığının öngörülenden daha düşük çıkmasının, kamu ayağında Türkiye'nin tasarruflarının daha yükselmesi anlamına geldiğini, bunun da cari açığı olumlu etkilediğini belirten Şimşek, cari açığın kamunun açığından kaynaklanmadığını, enerji fiyatlarının yüksekliğinden, özel sektörün çok daha fazla yatırım, tüketim yapmasından kaynaklandığını söyledi. -GELİR VERGİSİ REFORMU SEÇİMLERDEN SONRA- Bir soru üzerine de İstanbul Kültür Başkenti etkinliklerini finanse etmek için benzinde 1,5 kuruş, motorinde 1 kuruşluk artış yaptıklarını hatırlatan Şimşek, İstanbul Kültür Başkentinin bu yılın ortasına kadar faaliyetlerine devam edeceğini, kendilerinin geçici bir uygulama varsa zamanında gözden geçirip gereğini yapacaklarını söyledi. Vergiye ilişkin yapısal değişikliklerin çok önemli olduğunu vurgulayan Şimşek, ''Gelir vergisi reformu çalışmamız vardı. Tabii kriz döneminde geçici olarak çalışmalarımızı öteledik, ama seçimlerden hemen sonra çok ciddi bir gelir vergisi reformu ve bunun tamamlayıcı nitelikte diğer reformların yapılması için gerekeni yapacağız'' diye konuştu. Şimşek, yaptıkları çalışmalar çerçevesinde doğrudan vergi gelirlerini artıracaklarını da sözlerine ekledi. Ücretlere ilişkin bir soru üzerine de, emekli maaşını yüzde 8, en düşük emekli maaşını da 21,7 oranında artırdıklarını anlatan Şimşek, 2011'de memur maaşlarının da ortalama yüzde 13,7, en düşük maaşa göre ise yüzde 20 oranında artacağını bildirdi. Şimşek, ''ama bütün bunları yaparken, vergi ile ilgili adımlar atarken, Türkiye'nin uzun vadede geleceğini, Türkiye'nin istikrarını tehlikeye atamayız'' dedi. Bir başka soru üzerine de Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununun Meclisten ''jet hızıyla'' geçmesinden büyük memnuniyet duyduğunu dile getiren Şimşek, Türkiye'nin önünü açan bu çok önemli reformlar için Mecliste iktidar ve muhalefet arasındaki bu çalışmanın ve uzlaşmanın sadece takdir edilmesi gerektiğini söyledi. -YENİDEN YAPILANDIRMA- Yeniden yapılandırmaya ilişkin bir soru üzerine, Maliye Bakanlığı olarak bu yapılandırmanın bir af olmaması için gerekeni yaptıklarını belirten Şimşek, yapılandırmada hiçbir şekilde devletin alacağının bir kuruşundan reel değeri koruma anlamında vazgeçmediğini vurguladı. ''Bu bir af değil, bir kolaylıktır'' diyen Şimşek, yeniden yapılandırmadan yararlanacaklara ilişkin tarihin gerek bütçe, gerekse Meclis Alt Komisyonu çalışmalarının gecikmesi nedeniyle 31 Temmuz yerine 31 Aralık olarak belirlendiğini söyledi. Bakan Şimşek,''bunun nedeni bir Meclis sürecinin öngördüğümüzün ötesinde zaman alacak diye, ikincisi de sorun çözmek için bu yapılandırmaya geçiyoruz yeni sorunlar yaratmak için değil. Vergi gelirleri kısmen de olsa etkilendi'' diye konuştu. Şimşek, işsizlik oranına ilişkin bir soru üzerine de yüzde 11,2'lik işsizlik oranının yüksek olduğunu ama işsizliğin daha da kalıcı bir şekilde azaltılması için çok ciddi aktif işgücü politikalarını uygulamaya koyduklarını ve kaynak ayırdıklarını, bu konudaki çalışmaları da devam ettireceklerini sözlerine ekledi.