'Sinagog ve HSBC bombalamalarını sen mi yaptın dediler, şaka sandım'

'Sinagog ve HSBC bombalamalarını sen mi yaptın dediler, şaka sandım'

 

Balyoz Davası'nda savunma yapan emekli Orgeneral Ergin Saygun, "Emniyet sorgumda bana Sinagog ve HSBC bombalamalarını benim yapıp yapmadığımı, patlamalar sırasında nerede bulunduğumu sordular. Önce bunu şaka sandım. Ama sonra ciddiyetlerini anladım. Kazara İstanbul'daydım desem patlamalar benim üzerime kalacaktı"
 
İstanbul 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Balyoz Planı Davası’nın 87’nci duruşması başladı. Orgeneral Bilgin Balanlı, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, eski 1. Ordu Komutanları emekli Orgeneraller Çetin Doğan ve Ergin Saygun ile Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Abdullah Can Erenoğlu’nun da aralarında bulunduğu 250’si tutuklu 365 sanıklı duruşmaya, Ergin Saygun’un avukatı dışında dünkü oturumda salonu terk eden sanık avukatları bugün de girmedi. Mahkeme Başkanı Ömer Diken, duruşmaya katılmayan sanık avukatlarının, reddi hakim dilekçesini okuyarak, "Ret talebinin mahkemeyi uzatma amaçlı" olduğunu belirterek, talebin reddine karar verdi.
 
 
'Hukuk varsa ümidiniz vardır'
 
Dün rahatsız olduğu için savunma yapamayacağını bildirerek duruşmadan çıkan emekli Orgeneral Ergin Saygun savunmasına başladı. Savunmasına, "Herşeyinizi kaybedebilirsiniz. Ama hukuk varsa, hepsini geri alma ümidiniz vardır" sözleriyle başlayan Saygun, hastalıklarını sayarak, bu hastalıklardan dolayı 21 tane ilaç kullanması gerektiğini kaydetti. Saygun, cezaevi koşullarında tedavisinin sağlanamayacağını belirterek, "Başıma birşey gelirse, beni cezaevine koyan mahkemenizin de bundan sorumlu olacağını belirtmek isterim" dedi.
 
'Darbe yapmayı asla düşünmedik'
 
İstanbul 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Balyoz Planı Davası'nın 87'nci duruşmasının öğleden sonraki oturumunda emekli Oreneral Ergin Saygun'un savunması dinlendi. Emniyette verdiği ifadeyi kabul etmeyen Saygun, 2003 yılında 1. Ordu Komutanlığı'nda düzenlenen ve 3 gün süren bir seminere katıldığını, burada aldığı emir gereği sunum yaptığını anlattı. Saygun, seminerde yapılan çalışmada sıkı yönetim ilan edilmesini sağlamak için değil, sıkı yönetim ilan edilmişken yapılması gerekenler için seminerler düzenlendiğini kaydederek, "İddianamede darbe karargahı olarak yer alan benim komutanlığını yaptığım 3. Kolordu Komutanlığı o dönemde tam teşekküllü NATO Karargah'ına dönüştürülmesi emrini almıştı. Artık milli birlik olmayan 3. Kolordu, NATO'ya tahsis edilmiş ve bunun için hazırlıklarını tamamlamaya çalışan bir birlikti. NATO hazırlıkları yüzünden 3. Kolordu'nun darbe yapmaya vakti yoktu. Bundan, 'Vaktimiz olsaydı yapardık' gibi bir anlam çıkarılmasın. Biz, meşru zeminden çıkmayı, darbe yapmayı asla düşünmedik" dedi.
 
 
 'Aytaç Yalman tanık olarak dinlenmeli'
 
Saygun, şunları söyledi: "Dava Balyoz Davası ancak balyoz denen şey cismi meçhul bir şey 'Balyoz Planını' henüz gören yok. İddianamede yer alan delillerin sahte olduğu, 2003 yapıldığı iddia edilen listelerin aslında 2006 yılında oluşturuldukları ortaya çıkmıştır. Bu konuda askeri bilirkişilerden istenen raporlara 'tarafsız değildir' denilmektedir. TÜBİTAK, Başbakanlığa, Polis Kriminal İçişleri Bakanlığı'na bağlıdır, bunlar tarafsız mıdır? Plan seminerlerinin kasetleri, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'a Başbakan tarafından verilmiştir. Oysaki bu seminer hakkında görüşü sorulan MİT ve polis 'Bilgimiz yoktur' demiştir. Bu durumda bu kurumların da tarafsızlığı tartışılmalıdır. Ayrıca Aytaç Yalman bu davada tanık olarak dinlenmeli."
 
İddianamede yer alan suça konu listelerin gerçek olmadıklarını, askeri usullere göre hazırlanmadıklarını söyleyen Saygun, "Sıkıyönetim dönemlerinde komutanlık karargahları 24 saat esasına dayalı 3 vardiya şeklinde çalışırlar. Bu normalin 3 katı personel demek. Bunun için de hava, deniz, levazım hatta dikim evlerine kadar yardımcı komutanlıklardan takviye personeller alınır. İddinamede yer alan personel listeleri askeri usüle uygun hazırlanmamıştır. Altlarında imza bile olmayan ne idüğü belirsiz listelerde isimleri yer alan, hatta düzenlenen seminere katılmadıkları halde isimleri listelerde yer aldığı için burada aramızda tutuklu olan arkadaşlarımız var. Bu listelerde yer alan 840 kişiden 573'ü görevlerinin başında hatta terfi etmişlerdir. Geri kalanların ise bu belirsiz listeler yüzünden tutuklanmış, mesleki hayatları kariyerleri sona ermiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin geleceği bu belirsiz listelere heba edilmişlerdir" diye konuştu.
 
 'Siz bizi BDP mi sandınız'
 
5-7 Mart 2003 tarihlerinde 1. Ordu Komutanlığı'nda düzenlenen seminerler öncesi kendisine fikirlerinin sorulduğunu anlatan Ergin Saygun, "Seminer içeriği ile ilgili görüşmelere katılıp, fikirimi belan ettim. 3. Ordu'dan seminere katılacakları bizzat kendim seçtim. Bu tip semirlere katılan genç subaylarımızın sunumlar yaparak, kendilerini göstermelerini isteriz. Seçtiğim subaylar da buna göre belirlendi. Bazı gazate ve televizyon kanallarında Hudson Enstitüsü'nün hazırladığı komplo planı ile ki, bu planın içerisinde Beyoğlu'nda terörist bir saldırı ve patlama, Anayasa Mahkemesi Başkanı'na suikast ve çeşitli illerde camilere bombalı saldırılar yer alıyor. Emniyet sorgumda bana Sinagog ve HSBC bombalamalarını benim yapıp yapmadığımı, patlamalar sırasında nerede bulunduğumu sordular. Önce bunu şaka sandım. Ama sonra ciddiyetlerini anladım. Kazara İstanbul'daydım desem patlamalar benim üzerime kalacaktı. Bu iddialar çok anlamsız, varsayımlara dayanan asılsız iddialardır. Kaldı ki, bu patlamaların failleri yaklandı ve cezaları verildi. Bizi terör örgütleri ile ilişkilendirmeye çalışanlar, bu konularda gazetelerde haberler yapanlar, buradaki vatan evlatlarını Kandil ve İmralı'nın emrinden çıkmayan BDP ile karıştırıyorlar. Siz bizi BDP mi sandınız? Bu iddialar varsayımdır, temelsizdir" dedi.
 
 
'Fiili olmayan bol miktarda faili olan bir dava bu'
 
Saygun, şahsına yönelik iddiaların somut delillerine dayanmadığını kaydederek, "Bir takım faraziliklere ve varsayımlara dayanarak karar vermek Ceza Muhakemeleri usulüne aykırıdır. Fiili olmayan ancak bol miktarda faili olan bir dava bu. Delil olduğu ileri sürülen belgeler anayasamıza ve kanunlarımıza aykırıdır. Balyoz Planı hakkında maddi bir delil yoktur, bu plan ortada değildir. 1. Ordu'da yapılan seminerlere katılmam herhangi bir suç unsuru taşımamaktadır. Bu dava siyasi bir davadır ve hedef Türk Silahlı Kuvvetleri'dir" diye konuştu. Duruşma, Saygun'un çapraz sorgusuyla devam ediyor.