MHP'den ihraç edilen Meral Akşener liderliğinde kurulacak olan yeni partide yer almayan, MHP Genel Başkan Adayı Sinan Oğan sessizliğini bozdu. Oğan, yeni oluşuma neden katılmadığını, MHP'den ihracı ile ilgili hukuk mücadelesini ve ileriki süreçte nasıl bir yol haritası izleyeceğini anlattı. Meral Akşenerlerin yeni partisi için "MHP içerisinde Genel Başkanlık mücadelesi verirken başka bir siyasi oluşumu destekleyemem" diyen Oğan, "Türk milliyetçileri yuvasına dönecek" dedi.
Sözcü'den Nil Soysal'a konuşan Sinan Oğan'ın açıklamaları şöyle:
‘Muhakkak döneceğim'
– İtirazınız reddedildi ve geçtiğimiz temmuz ayında MHP'den kesin olarak ihraç edildiniz. Bu kararı bekliyor muydunuz?
Milliyetçi Hareket Partisi'nden kesin olarak ihracım söz konusu değil. Bir üst mahkemeye müracaat hakkım vardı ve bu hakkımı kullandım. İnşallah yanlış üst mahkemeden dönecektir. Bu ihraç son derece haksız ve hukuksuz şekilde yapılmış ve ülkücü vicdanları sızlatmıştır. Ancak bu benim MHP'den ilk ihracım da değil, bu ihraçtan da mahkeme yoluyla döneceğim. Olmadı kongrede delege kararıyla geri döneceğim ama muhakkak döneceğim.
– MHP tabanını en iyi bilen ve tabandan ciddi destek gören bir isim olduğunuzu biliyoruz. Bu karara tabanın tepkisi ne yönde?
Tabanımızın tepkisi çok sert oldu. Bu girişimler karşısında çok sayıda partilimiz istifa kararı almak istediler ama biz buna engel olduk, zira Ülkücülük bize göre istifa ederek, giderek değil, bizatihi kalıp mücadele ederek olur. Tekrar tekrar söylüyorum; MHP kimsenin babasının malı değil, ülkücü iradenindir. O da kurultay salonunda tecelli edecektir.
'A,B,C planım da MHP'
– “MHP'de bir kurultay hesaplaşması yapılmadan yeni parti fikrinin başarılı olmayacağını” söyleyerek Akşener, Özdağ ve Aydın'ın yeni oluşumunda yer almadınız. Yeni partinin kuruluş çalışmaları tamamlanmak üzere. Hâlâ aynı fikirde misiniz?
Siyasete MHP'de başladım ve MHP dışında da ne bir başka parti ne de başka oluşumda hiç yer almadım. Bu süreçte bana çeşitli vesilelerle siz gazeteciler; “Bir B planınız var mı?” diye sorduğunuzda benim cevabım hep şu oldu: “Benim A planım da, B planım da, C planım da MHP'dir” dedim. Beni destekleyen delege arkadaşlarımıza da partili kardeşlerimize de bir tek şeyin sözünü verdim o da MHP'de mücadele etme sözüydü. Biz ülkücüler hep zora talip olduk, çileye talip olduk. Ben de hiçbir zaman zoru görünce başka diyarlarda ikbal arayışına girmedim. Hiçbir zaman; “Burada mücadele edelim bir bakalım tutarsa burada kalırız, tutmazsa başka denizlere yelken açarız” demedim. İlk gün ne dediysek bugün de aynı şeyi diyorum. Ayrıca bunu bir tek ben değil bütün ekip arkadaşlarımız diyor. Nitekim yeni parti çalışmaları kamuoyuna yansıyınca gelen sorular üzerine; “Ben mücadeleyi MHP'de devam ettireceğim” demiştim. Bu açıklamamın üzerine hem Genel Merkez'de, hem il ve ilçelerde mevcut yönetimdeki arkadaşlarımızdan, delegelerimizden çok sayıda deste mesajı aldım, hâlâ da alıyorum.
– Türkiye'nin bugün yeni bir siyasi oluşuma ihtiyacı yok mu?
16 Nisan'dan önce yani Türkiye başkanlık sistemine geçmeden önce böyle bir ihtiyacın varlığı konuşulabilirdi. Ancak artık sistem değişti. Ve maalesef ‘Hayır' oyları kazandığı halde göz göre göre Türkiye bu sisteme mahkum edildi. Parlamenter sistem ve partiler sistemi adeta askıya alındı. Bugün hangi partinin yüzde kaç oy almasından öte, kimin başkan olacağı önemli hale geldi. Dolayısıyla gelecek planlamasının da bu minvalde değerlendirilmesi gerekir. İktidar mevcut dört siyasi partiyi ikiye düşürecek seçim sistemi üzerinde çalışırken yapılması gereken mevcudu korumaktır. Yeni bir partinin gelip alan açması çok kolay gözükmüyor. Tersine MHP gibi kurumsal bir yapının bu sistemde yaşama ve iktidar olma şansı daha yüksek.
– “Merkez sağ değil, milli merkez” dedi Prof. Dr. Ümit Özdağ yeni partiyi tanımlarken. Nasıl yorumladınız?
Yeni parti ile ilgili vitrindeki isimlerden farklı açıklamalar geliyor. Bu partinin hangi sosyolojik tabana oturacağı, MHP'den kopan isimler dışında kimleri yapıya dahil edebileceği konuları önemlidir. Kurucular kurulunu ve partinin “Kuruluş Senedi”ni görmeden yapılacak ön değerlendirmeler eksik kalır. Ayrıca kendisinden puan alabilecek hiçbir siyasi girişime sıcak bakmayan iktidarın muhtemel salvolarını savuşturma kabiliyeti de önemli olacaktır.
– Peki yeni partiyi destekleyecek misiniz?
Şu an partinin vitrininde yer alan ilk üç isim bizim geçmişte beraber MHP Genel Başkanlık mücadelesi verdiğimiz arkadaşlarımız. Kendilerine başarılar diliyorum. MHP içerisinde kalıp Genel Başkanlık mücadelesi verirken başka bir siyasi oluşumu desteklemem zaten söz konusu olamaz. Yeni parti kuran arkadaşlarımız, Türkiye'nin önüne bir seçenek sunduklarını söylüyorlar. Eğer başarırlarsa bu seçeneklerden birisi olur. Biz de MHP Genel Başkanlığı mücadelesi veriyoruz. Biz burada başarırsak bu daha da ciddi bir seçenektir. Dolayısıyla bir değil Türkiye'nin önünde iki seçenek olur. Şundan emin olun ki, biz MHP'de özlenen, beklenen değişimi sağladığımız gün bütün yeni arayışların hepsi anlamını yitirecektir. Türk milliyetçileri yuvasına dönecek ve MHP çatısı altında yeniden toplanacaktır.
– 2018'deki MHP kurultayının, 2019 seçimlerine bir etkisi olur mu sizce?
Hep söylemişimdir, “Türkiye'nin anahtarı MHP'nin elindedir” diye. Ben yeni partiden ziyade MHP'deki değişimin 2019 seçimlerinin belirleyici gücü olacağını düşünüyorum. Ayrıca MHP kurultayının da Mart 2018'den önce olacağını düşünüyorum.
– 2019'da Cumhurbaşkanlığına da aday olacak mısınız?
İlk kongrede seçilecek yeni MHP Genel Başkanı'nın 2019'un en iddialı Cumhurbaşkanı adayı olacağından şüpheniz olmasın. MHP Genel Başkanı “Haddini bilen değil” Cumhurbaşkanı seçimlerinin en iddialı adayı olmalıdır. Ayrıca genç ve dinamik bir nüfusa sahip olan Türkiye, yetmişe merdiven dayayan adayları değil, genç ve dinamik bir Cumhurbaşkanını hak ediyor.
– Peki siz bir erken seçim ihtimali görüyor musunuz?
Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin anayasa maddesi olarak da belirlendiği tarihte yani Kasım 2019'da yapılacağı kanaatindeyim. Erken, baskın bir seçim beklemiyorum. Yerel seçimlerin birkaç ay erkene çekilerek 2018 yılının son çeyreğine alınabileceğini düşünüyorum.
– Eğer seçim takvimi değişmezse Türkiye tarihinde ilk defa OHAL yasası altında arka arkaya üç seçim yaşayacak…
Referandum sürecinde bütün Türkiye'yi il il dolaşarak “Evet” çıkarsa OHAL kalıcı hale gelecek diye uyardık. Maalesef ki, tahminlerimiz bizi yanıltmadı. İktidarın bu seçimlerde işi çok kolay değil, ancak OHAL şartları ile birçok işlerini kolaylaştırmak derdindeler. Nasıl referandumu OHAL şartlarında yaptılarsa seçimleri de OHAL içinde yapacaklar sanırım.
– MHP lideri Devlet Bahçeli, Kuzey Irak'taki referandum kararının savaş sebebi sayılması gerektiğini söyledi…
Sayın Bahçeli bunu her türlü desteği verdiği hükümete söyledi. Bu sözünün takibini de yapması gerekir. Zira AKP'nin Barzani'ye savaş açmak gibi bir niyeti gözükmüyor.
– MHP liderinin “Bir gece Kandil'de görünmenin vakti gelmiştir” açıklaması da oldu. Kandil'de kimse kaldı mı?
Önemli bir kısmı Kandil'den çoktan indi. O teröristler şimdi Suriye'de devlet kuruyorlar. Asıl girilmesi gereken yer yanı başımızda Kandil tarafından kurulan sözde devletçiklerdir.