Sine-i millet nedir?

Sine-i millet nedir?

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) yedi üyesinin İstanbul’da belediye başkanlığı seçimini yenileme kararı vermesi üzerine ‘millet ittifakı’ ortakları CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi kurmayları arasında izlenecek stratejiye ilişkin görüş alışverişi başladı. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’den CHP’ye şu mesajın gittiği belirtildi: 

“İYİ Parti’nin İmamoğlu’na desteği sürecektir. Ancak CHP’nin alacağı karar beklenmelidir. CHP’ye açık teklifimiz şudur: Madem YSK ‘tam kanunsuzluk’ gerekçesiyle seçimi yenileme kararı aldı. Bu karar tüm Türkiye’deki sandık kurulları için de geçerlidir. Öyleyse bu durum tüm Türkiye’de seçimlerin iptalini gerektirir. YSK’nin aldığı bu karar 24 Haziran için de ‘tam kanunsuzluk’ durumu oluşturur. Dolayısıyla madem İstanbul seçimleri iptal oldu. 24 Haziran’da yapılan genel ve 31 Mart’ta yapılan yerel seçimleri yeniden yapalım. Eğer bu çağrımız kabul edilmezse CHP ile birlikte sine-i millete dönelim.”

Peki Akşener’in dile getirdiği sine-i millet nedir?

Türkiye’nin yakın dönem siyasi tarihinde sıkça karşılaşılan bir terim sine-i millet. Sine-i millet, Meclis zeminini terk etmek, halkın arasına katılıp, halk hareketi başlatmak ve siyasi iktidarı ya da egemenlere başkaldırı anlamını taşıyor. Kavram, siyasi arenada muhalefetin iktidarı yıpratma aracı olarak yorumlanıyor.

Türkiye her seçim öncesi döneminde sine-i millet tartışması yaşadı. Ancak bugüne kadar sine-i millet yalnızca siyasi bir koz olarak kaldı ve hiçbir parti bunu gerçekleştirmedi.

“Sine-i millete dönme” kavramı Türk siyasetine ilk kez Atatürk ile girdi. Harbiye Nazırlığı’nı kabul etmeyen Mustafa Kemal "Biz de sine-i millete döneriz" deyip ordudan istifa etti ve kurtuluş mücadelesini başlattı. Siyasi partilerin bu terimi kullanması ise Demokrat Parti döneminde oldu. 1946 seçimlerini “şaibeli” bulan parti, CHP’yi sine-i millete dönmekle tehdit ettiyse de tartışmaların ardından bu tehdit sözde kaldı sadece.

Demokrat Parti’nin “sine-i millet”i siyasi platforma taşımasının ardından kavram hemen hemen her cumhurbaşkanlığı seçiminde gündeme geldi. 1966’da Cevdet Sunay’ın ve 1973’te Fahri Korutürk’ün cumhurbaşkanlığı seçilmesinden önce AP ve CHP dayatmaya karşı sine-i millete dönebileceklerini açıkladılarsa da uygulayan olmadı.

1989 yılında Turgut Özal’ın cumhurbaşkanlığı seçiminin öncesinde de sine-i millet tartışmaları gelip gündemin başına oturdu. DYP lideri Demirel ve SHP lideri İnönü, “Özal’ın cumhurbaşkanlığını engelleyebilmek” için bilindik bir yönteme sine-i millete dönme tahdidine başvurdular. Ancak Özal Çankaya’ya çıktı. Demirel tehdidini unuttu. İnönü ise sine-i millet için "Başvurmayı düşündüğümüz yöntemlerden biriydi, yanlış anladınız" açıklaması yaptı.

Bir sonraki sine-i millet tartışması 28 Şubat muhtırasında ortaya çıktı. İstifa etmek zorunda kalan dönemin başbakanı Erbakan, “sine-i millet” dediyse de devamını getiremedi.

Cumhurbaşkanı Demirel, hükümet ortağı Tansu Çiller’e hükümet kurma görevini vermeyince DYP de sine-i millet kozunu kullanmaya başladı. Kamuoyu günlerce bu kararı tartıştı. Karar sadece tartışıldı ve hiçbir sonuç alınamadı.

Bugüne kadar Meclis’te tek bir milletvekili sine-i millete döndü. O da Turgut Özal’ın cumhurbaşkanı seçiminde gerçekleşti. Sine-i millet diyen DYP Hatay milletvekili Murat Sökmenoğlu sözünde durdu ve istifa etti.