Malum, Yeşilçam ve Hollywood’un en sevdiği hikâye yoktan gelip zengin olanlar... Ancak araştırmalar ne kadar çok çalışırsanız çalışın bunun hiç olmadığı kadar zorlaştığını söylüyor.
Evet bugün dünyada herkes sınıf atlayabiliyor ancak toplumun en düşük gelirli yüzde 20’lik bölümünden en yüksek gelirli yüzde 20’lik bölümüne geçebilenlerin oranı sadece yüzde 4.
Aynanın öbür yüzünde de durum çok farklı değil. Zengin doğanların yalnızca yüzde 8’i en düşük gelirli sınıfa düşüyor. Araştırmayı yapan kamuoyu yoklamalarında dünyanın en ünlü şirketi olan Pew. Araştırmayı yaptıkları ülke ABD. Türkiye’de ekonomik mobilite ile ilgili kesin istatistikler bulunmuyor. Ancak Daniel P. McMurrer ve Isabel V. Sawhill’in 1996 yılında yaptıkları bir araştırma ekonomik hareketliliğin tüm ülkelerde hemen hemen aynı olduğunu gösteriyor.
Pınar Ersoy'un Milliyet'teki haberine göre; son yıllarda yapılan yeni araştırmalar ise ABD’de ekonomik mobilitenin Avrupa ülkelerine göre daha düşük olduğunu ancak diğer gelişmiş ülkelerde oranların birbirine yakın olduğunu kanıtlıyor.
İsveçli bilim insanı Markus Jantti’nin geçtiğimiz aylarda New York Times gazetesinde yer alan araştırmasına göre ABD’de en alt gelir sınıfında büyüyen erkeklerin yalnızca yüzde 8’i en üst sınıfa çıkarken İngiltere’de bu oran yüzde 12, Danimarka’da ise yüzde 14.
Peki fakir doğan bir kişi fakir ölmeye mahkûm mu? Ekonomide fakirlik döngüsü teorisi yoksul bir ailede doğan kişilerin en az üç jenerasyon fakir kalacağını öngörüyor. Fakirliğin getirdiği imkânsızlıkların fakirlikten kurtulmayı imkansız değilse de çok zor hale getireceği var sayılıyor. 2004 yılında yayınlanan bir araştırmaya göre ABD’de fakir çocukların yarısı, İngiltere’de yüzde 40’ı, Kanada’da yüzde 33’ü fakir yetişkinler oluyor. Bunda ailenin geçmişi, çocuğun yeni yetenek ve bilgiye ulaşımı, bulunduğu ülkedeki iş olanakları önemli rol oynuyor.
Ancak sınıf atlamak için en önemli araç eğitim gibi gözüküyor. ABD’de Brookings Enstitüsü isimli düşünce kuruluşunun 2008 yılında yapıtğı araştırmaya göre en düşük gelir seviyesindeki grupta doğan bir çocuk üniversiteyi bitirirse bu sıınfta kalma olma olasılığı yüzde 16’ya kadar düşüyor. Üniversite eğitimi bu kişinin toplumun en zengin sınıfına “yükselmesini” sağlamıyor fakat gelirini ve yaşam koşullarını düzelterek bir üst sınıfa geçmesine yardımcı oluyor.
Sınfı atlamada ilginç bir kiriter daha var: Life shocks. Türkçeye “yaşam şokları” olarak çevirilen bu kavram insanın ömrü boyunca yaşadığı kötü olayları tanımlıyor.
Ölümler, iflas etmek, evden atılmak, eve hırsız girmesi, şiddete maruz kalmak, 3 aydan fazla işsiz kalmak “şok” sayılıyor. Yeni Zelanda hükümetinin 2006 yılında yaptığı bir araştırmaya göre hayatı boyunca 0-7 şok yaşayanların yaşam standartları benzer olurken, sekizinci olayın ardından diğer tüm koşullar aynı olsa bile yaşam standartları düşüyor. Uzmanlar “Sekizinci olayla birlikte insanın dayanma direnci tamamen kırılıyor” diyor.
ABD’nin New York kentinde Manhattan sosyetesine saati 600 dolara terapi yapan Erzurum doğumlu ünlü psikiyatr Bayram Karasu zenginleri en iyi tanıyan uzmanlardan biri olarak görülüyor. Karasu hızla zengin olanların ruh hali ile ilgili sorularımızı e-posta yoluyla yanıtladı:
- Sınıf atlayan insanların ortak yönleri neler? Hızlı yükselen insanlar illa ki egoist, bencil kişiler midir?
Sadece sosyopatik başarılar, egoizm, acımasızlık ve bencillik temelleri üzerine kuruludur. Bunlar azınlıkta olmalarına rağmen genellikle en çok dikkat çekenler olduğu için insanlarda finansal başarı ile ilgili yanlış bir izlenim bırakıyor. Hak ederek başarılı olmuş insanların çoğu aynı ortak özellikleri paylaşır:
Yüksek IQ’ları ve pratik zekaları vardır; risk alırlar; başarısızlıklardan çabuk sıyrılırlar; yüksek testesteron ve adrenaline sahiptirler; agresif ve sekse düşkün olmaya yatkındırlar; başkaları ile konuşmaktan korkmaz, karşılaştıkları meydan okumalarda ve girdikleri rekabetlerde mücadele ederler. Baştan çıkarıcı, sempatik, ikna kabiliyeti yüksek ve kendine güvenen kişilerdir.
Her ne kadar toplumda dışa dönük insanlar olarak tanınsalar da özel hayatları bunun tam tersidir. Elbette istisnalar vardır.
- Sonradan zengin olan bir kişi gerçekten zengin hisseder mi?
Fakir çevrede doğmuş olanlar, ne kadar zengin olurlarsa olsunlar kendilerini garanti altında hissetmezler. İflas edip tekrar fakir olduklara günlere dönecekleri korkusu ile para kaynaklarını arttırmaya devam ederler. Aşırıya kaçarlar, daha fazla harcarlar- bu aşırılık dönemlerinde servetlerinin kırılma noktalarını ve limitlerini test edip, kendilerini güvende hissedecekleri yıkılma noktasını ararlar.
- Bir anda zengin olan bir kişinin karakteri de değişir mi?
Bir anda servet kişiyi istikrarsızlaşır. Kişi bir yandan kendi karakterini korumaya çalışırken bir yandan da parası olan kişileri taklit etmeyi dener. Genellikle bunlardan birini örnek alıp onun gibi davranmaya çalışır. Finansal başarısı kendisini geliştirme hızıyla paralel gitmiyorsa kişi korkusunu ve güvensizliğini kibir ile maskelemeye çalışır. Bu kimlikte olanların kişilikleri sabit değildir, duruma göre bir çok şekle girebilir.
- Yeni zengin olan biri ömür boyu kompleksli mi olur?
Yeni zengin olmuş kişiler zamanlarının çoğunu eski zenginleri izlemekle harcar veya onlardan biri olmaya çalışarak geçirir. Buna kendi geçmişlerini yaratıp, eski zenginler gibi hareket edip para harcamak, okullara, enstitülere, müzelere isimlerini vermekte dahildir.