Sınır Tanımayan Gazeteciler: Türkiye adaletini onurunu kurtarmaya çağırıyoruz

Sınır Tanımayan Gazeteciler: Türkiye adaletini onurunu kurtarmaya çağırıyoruz

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, MİT TIR'larındaki silah ve mühimmat görüntülerini yayımladıkları gerekçesiyle tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül hakkında hazırlanan 473 sayfalık iddianamede bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir kez müebbet ve 30 yıla kadar da hapis cezası istenmesini sert bir dille eleştirdi. Paris merkezinden yapılan yazılı açıklamada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talep ettiği “ağırlaştırılmış müebbet” cezalarının “suçluluk hırsı”ndan kaynaklandığını ileri sürdü ve "Türkiye adaletini onurunu kurtarmaya çağırıyoruz" denildi.

RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire, savcılığın, iki habercinin “son derece vahim” suçlamalarla suçlanmasına geçerlilik kazandırarak “bağımsız olmadığını gösterdiği”ni savundu; “İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ni bu mantıkdışı iddianameyi savcılığa göndererek Türkiye adaletinin onurunu kurtarmaya çağırıyoruz” dedi.

Dündar ve Gül, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme”, “devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama”, “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen ya da tamamen engellemeye teşebbüs etmek” ve “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım etme” suçlamalarıyla karşılaştılar. İddianamede habercilerin, bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapis, bir kez müebbet hapis ve 30 yıla kadar da hapis cezası isteniyor.

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan, 26 Kasım 2015 tarihinde tutuklanan Can Dündar ve Erdem Gül hakkında, MİT kontrolündeki TIR’lar aracılığıyla Suriye’deki İslamcı gruplara silah taşındığına yönelik yayınlar nedeniyle şikayetçi oldular.

Adalet Bakanlığı, iki gazeteciyi ziyaret için aralarından RSF’nin de olduğu uluslararası dokuz hak kuruluşunun yaptığı başvuruyu reddetti. Söz konusu kuruluşlarının temsilcileri 27 Ocak’ta Silivri Cezaevi önünde hem Bakanlık kararını kınadılar hem de iki gazetecinin derhal serbest bırakılmasını talep ettiler.