Karadeniz’in incisi Sinop İnceburun’a yapılması planlanan nükleer santral projesinin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Halkın Katılım Toplantısı’na halk alınmadı. Pek çok gazeteci, ‘Yetkililer tarafından verilen isim listesinde’ yer almadıkları gerekçesiyle içeriye alınmadı. Toplantıya katılamayan Sinoplular, polis barikatı önünde alternatif toplantı yaparak ‘Nükleere hayır’ diyince, polis müdahalesiyle karşılaştı. Biber gazının sıkıldığı müdahalede iki gözaltına alındı.
Sabah erken saatlerde toplantıya girmeyi başaran dört çevre aktivisti, salona ‘kanlı pirinç’ saçtı. Toplantı salonunda iki aktivist ve Sinop Valiliği önünde ise bir kişi öğleden sonraya dek gözaltında tutuldu. Toplantıya girmeyi başaran çevre aktivisti Volkan Atılgan Emek, içeriye sabah erken saatlerde çok sayıda AKP’li ve AKP Kadın Kolları üyesinin alındığı söyledi.
Cumhuriyet'ten Hazal Ocak'ın haberine göre Sinop’ta ormanlık arazi üzerine inşa edilmek istenen santral için yapılan ÇED toplantısı öncesi, Sinop’ta çevre illerden getirilen yüzlerce polis, olağanüstü güvenlik önlemi aldı. Otelin çevresinde kamyonlar, TOMA’lar ve zıhlı polis araçları konuşlandı. Bölge sakinleri ve doğa savunucuları da sabahın erken saatlerinde Sinop Uğur Mumcu Meydanı’nda bir araya geldi. Toplantı şehir dışındaki Sinop Üniversitesi Ahmet Muhip Dıranas Uygulama Oteli’nde yapıldı. Otele giderken 3 polis kontrol noktasından geçen Sinoplular, GBT uygulamasından geçirildi. Otobüslerle yapılan yolculuğun ardından, toplantıdan yaklaşık 40 dakika önce bölgeye varan yurttaş, salona bir buçuk kilometre mesafeye konulan polis barikatıyla karşılaştı. Polisler, barikatta bir süre beklettikten sonra ‘salon doldu’ diyerek bölge sakinlerini geri çevirmek istedi.
Toplantıyı izlemek ve haber yapmak istediğini söyleyen basın mensupları da polis barikatını aşamadı. Polise uzun süre dil döktükten sonra ilk polis barikatını aşan gazeteciler, bu kez bina önündeki polis barikatına takıldı. Polisin güvenlik çemberinde kalan Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğrencileri de hocaları barikattan geçemediği için ders yapamadılar. Öğrenciler, barikatın ardında kalan yurtlarına da geri dönemediler. Polis beklemeye devam eden gazetecilere, bir süre sonra, ‘Bir isim listesi var. İsmi listede olmayan gazeteciler içeri alınmıyor” yanıtını verdi. Araştırınca, projeyi gerçekleştirecek olan EUAS International ICC Merkezi Jersey Adaları Türkiye Merkez Şubesi’nin bazı basın mensuplarına 30 Ocak’ta mail attığı ve toplantı için akredite yapılacağını duyurduğu ortaya çıktı.
Salona girmeyince yaklaşık 1.5 kilometre ötedeki polis barikatının önünde bekleyen yurttaşların yanına döndük. Bölge sakinleri sık sık ‘Sinop Çernobil olmayacak’ sloganı atarak, alternatif ÇED toplantısı yaptılar. Sinop Nükleer Karşıtı Platform Dönem sözcüsü Murat Şahin, “İçeri alınmadığımız toplantı gayrimeşrudur. Bizi güvenlik güçleri ile karşı karşıya getirerek bu toplantıyı halktan kaçırdılar. Bütün çabamıza karşın Vali Bey’e ulaşamadık. Suç duyurusunda bulunacağız” dedi.
Açıklamanın ardından, hep birlikte Kaleyazısı bölgesinden Sinop Valiliği’ne yürüyüş başladı.Valilik önünde de yüzlerce polis ve TOMA bekliyordu. Valilik binasına girmek isteyen halka polis sert müdahalede bulundu. CHP’li milletvekillerinin de aralarında bulunduğu grup, cop, kalkan ve biber gazıyla uzaklaştırıldı. Yaşanan arbedede bir kişi gözaltına alındı. Halk sık sık ‘Vali istifa’ ve ‘Nükleerci vali istemiyoruz’, ‘Sinop Çernobil olmayacak”, “Nükleere inat yaşasın hayat” diye bağırdı.
Polis, valiliğe yürüyen halka biber gazıyla müdahale etti. Elektrik Mühendisleri Odası Genel Başkanı Hüseyin Önder, halka yapılanları kınayarak “Katılabilseydik neden istemediğimizi anlatacaktık” diye konuştu.
Sinop Valiliği’ne yazılan dilekçede, “ÇED Yönetmeliği’nin 9. maddesine göre, Halkın Katılım Toplantısı’na katılımın kolluk kuvvetleri tarafından engellendi. Bu konuda alınmış bir idari karar olduğuna dair, sözlü bilgilendirme yapıldı. Ancak alınan kararın hangi idari merci tarafından alındığına ve içeriğine dair net bir bilgi verilmemiştir. Hukuka aykırı yapılan toplantının iptal edilmesini ve toplantıya katılmamızı engelleyen kamu görevlileri hakkında idari soruşturma yapılmasını talep ederim” ifadeleri yer aldı. CHP milletvekilleri Ali Şeker, Barış Karadeniz , Orhan Sarıbal ve NKP Dönem Sözcüsü Murat Şahin, çok sayıda yurttaşın imzaladığı dilekçeleri valiliğe iletti.
Salona girmeyi başaran çevre aktivisti ve belgesel fotoğrafçısı Volkan Atılgan Emek, şöyle konuştu:
“Bu tip ÇED toplantılarında örgütlü bir yapıyla karşılaşıyoruz. Bir gün önce bölgede bir ev kiraladık. Uyumadan bekledik ve sabah 05.00 gibi 4 kişi salona girdik. Saat 06.00’dan itibaren AKP’nin il ve ilçe örgütlerinden yöneticiler, belediye başkanları, kadın kolları üyeleri otobüslerle gelmeye başladı. Kahvaltıları kendilerine açık büfe olarak ikram edildi. Sıcacık salondabeklemeye başladılar. 200 kişilik salonda 230 - 240 kişi kadar vardı. Şirket yetkilisi, “Halkın toplantısına hoşgeldiniz sayın halk” gibi bir şey söyledi. Arkadaşımız da “Ne halkı, halk dışarıda” diye bağırınca hem polisler hem de nükleer yandaşı AKP’liler iki arkadaşımıza saldırmaya başladılar. İki arkadaşımız da burada tarımla uğraşıyorlar. Pirinç üretiyorlar. Kürsüye bir miktar kanlı pirinç savurdular. Biz burada tarım emekçisi ve aktivist kimliğimizle bulunuyoruz.”
Türki ye’de üçüncü nükleer santralın ise Kırklareli İğneada’ya yapılması planlanıyor. Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Göksal Çidem, şunları anlattı:
“Modelleme çalışmasına bakıldığında bir kaza anında Balkanlar, Ege ve Marmara risk altında kalıyor. Çernobil’in en fazla etkilediği yerlerden biri Trakya. Ergene öldü. Ölüm saçıyor. Istrancalar’ın her yerinde dinamit patlarken, kaynaklar yok olurken, şimdi termik, nükleer... İnsanlarımız İstemiyor. Kırklareli, kültür ve sosyal zenginlikleri yanında, birbirini tamamlayan ekosistemlere sahip. Sulak alanlar, bataklıklar, göller, stepler, dağlık alanlar, kumullar bu ekosistemlerden bazıları. İğneada Longoz Ormanları ve bu bölgeye akan dereler, hem su kuşları hem de kara kuşları için önemli bir ekosistemdir. 30 balık türü tespit edilmiştir. Bu türlerden sekizi, Bern Sözleşmesi’nde “korunması gereken tür” olarak ilan edilmiştir.
İğneada ile Panayır İskelesi arasındaki kumullar ise Türkiye’nin en uzun kumullarındandır. Trakya bölgesindeki endemik ve nadir bitki türlerinin büyük bir kısmına ev sahipliği yapar. Bu bitkilerin bir kısmı da uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmıştır. Havamızı, suyumuzu, toprağımızı, denizlerimizi, yaşamlarımızı ve yaşam alanlarımızı sonuna kadar korumalıyız, koruyacağız. Taşocaklarıyla, kil ocaklarıyla, madenlerle talan ettikleri yetmiyormuş gibi bir de nükleer tehdidi ile dağlarımızın, ormanlarımızın, Longoz’umuzun, bugünümüzün olduğu kadar gelecek kuşaklarımızın yok olmasına veya kanserle boğuşmasına izin vermeyeceğiz."
Sinop Belediye Başkanı Baki Ergül: Ben buradaki insanların hepsine kefilim. Bu insanları içeri alsalardı, demokratik olarak düşünceleremizi ifade etseydik ne olurdu? Birileri Sinopluların konuşmasından niye korkuyor? Ayıp bir şey bu. Bu toplantı göstermeliktir. O toplantıda Sinoplular yoktur. Sinop burada. Üzülüyorum kentim adına. Tanrı’nın bize bahşettiği bu cennitin içine cehennemi yerleştirmenin bir anlamı yok. Yazık olur.
CHP Sinop Milletvekili Barış Karadeniz: Türkiye tarihinde ilk kez yaşanan bir olay. Toplantı için önceden isimler yazılmış. Otele bir haftadır kimse alınmamış. Toplantı halkı bilgilendirmeme toplantısına dönüşmüş. Sayın valimize, kim var orada diye sorduk. “Enerji Bakanlığı’na soralım” diye yanıt verdi. Yapılan toplantı yok hükmündedir. Anayasal suç işlenmiştir. Sinop halkı yalnız bırakılmıştır.
CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker: Geceden yerleştirdikleri öğrenciler ve bakanlık görevlileriyle salonu doldurmuşlar. Eğer samimi olsalar, zerre kadar iyi niyetleri olsa bu toplantıyı spor salonunda yaparlardı. Halkın direncine karşın nükleer yapmak istiyorlar. Ama Sinop halkı direnecek.
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal: Yönetmelikler açık, bu toplantılar halka açık. Oysa burada, OHAL, sıkıyönetim altında Saray ve Enerji Bakanlığı’nın kendi çıkarları ve onların müteahhitlerinin rantı için, nükleer enerji santralını pazarladıkları büyük şirketlerle birlikte bir toplantı yapıyorlar. Yapılan halka ihanettir.
Ayça Özağaç (55): Sinop’ta ve dünyanın hiçbir yerinde nükleer santral istemiyoruz. Ada mantarını sağlıklı yemek istiyoruz.
Nurcan Bircan Yayla (50): Düşünceleremizi ifade edemedik. Kendi başlarına çalıp oynadılar. Biz toplantımızı burada yaptık. Sinop nükleer istemiyor.
Hikmet Kara (67): Sinop sadece nükleer santralla cebelleşmiyor. Türkiye’nin mezarlığı olmuş Sinop. Füzeciler gelir, füze kurarlar. Denize balıkçılar gelir, balık çiftliği kurarlar. Yol geçen hanı olmuş kent. Sanki başka bir enerji yok, yeni teknolojiler yok, nerede köhnemiş, miadını doldurmuş bir teknoloji onu getiriyorlar. Sinop’u nasıl öldürebiliriz projesi bu. Sinoplu ölür ama buraya bu nükleeri kurdurtmaz.
Feridun Parlakkaya: Ben burada balıkçılık yapıyorum. Buralıyım, burada çalışıyorum. Toplantıya giremedik. Halka açık dediler ama almadılar.
Tülin Dizdaroğlu (68): Dünya zararını görmüşken, vazgeçiyorken biz neden isteyelim nükleeri...