Sinop İnceburun’a, Türkiye’nin ikinci nükleer santral projesi yapılması planlanıyor. Ormanlık arazi üzerine inşa edilmek istenen santral için geçen haftalarda harekete geçildi. Bölge sakinleri Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci başlayan proje için şimdiden 400 binden fazla ağaç kesildiğini söylüyor. Nükleer santral yapılmak istenen alana birkaç kilometre uzaklıktaki Akliman ve Hamsilos’ta ise çadır kurmak, motorlu araçlarla gezmek ve avlanmak yasak.
Cumhuriyet'ten Hazal Ocak, Sinop'a giderek izlenimlerini aktardı. Ocak haberinde şu ifadeleri kullandı:
Şehre girdiğimizde ilk dikkatimizi çeken, balkonlara ve camlara asılan ‘Sinop nükleer santral istemiyor’ yazılı pankartlar oluyor. Şehir merkezinden santralın yapılacağı alana doğru yola çıkıyoruz. Birkaç kilometre sonra, Sinop Nükleer Karşıtı Platform’dan Zeki Karataş’la birlikte Akliman’a giriyoruz. Akliman sahil şeridinde, deniz ve orman iç içe. Kumsalıyla Karadeniz’in en özellikli doğal plajları arasında yer alıyor. Kısa bir süre sonra Hamsilos Tabiat Parkı’na ulaşıyoruz. Karataş bize parkın özelliklerini anlata anlata bitiremiyor: “Bölge doğal sit alanı, arkeolojik sit alanı, tabiat parkı alanı, yaban hayatı koruma alanı, göçmen kuşlarının geçiş yolu güzergâhı. Deniz de balıkların üreme ve gelişme alanı. Akliman ve Hamsaroz koylarının bulunduğu zengin bir turizm alanı...”
Etrafta, Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından ‘Her türlü motorlu araçla girmek yasaktır’, ‘Çadır kurmak yasaktır’ yazılı tabelalar dikkat çekiyor. Bakanlık, parka ‘Sinop Doğası Gezi Parkurları’ adında rehber niteliğinde bir tabela da koymuş. Tabelada nükleer santralın yapılmasının planlandığı alanın içinde ayı ve karaca yaşam alanı gibi işaretler bulunuyor. Alanın içerisinde bisiklet ve doğa yürüyüşü parkurları da mevcut. İnceburun Endüstriyel Ağaçlandırma Sahası tabelasının göründüğü yer aynı zamanda nükleer santral alanı. Sahada yüz binlerce ağaç kesilmiş ve eskiden orman dokusu nedeniyle görülmeyen deniz tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmış. Santral alanında ise inekler otluyor. Çevrede piknik alanları var. Karataş, “Santral yapılırsa İnceburun Yarımadası yok olur” diyor.
Karataş, Akliman ve Hamsaroz koylarına kısaca değinmek istediğini söyleyerek, şöyle devam ediyor: “Bu bölge deyim yerindeyse cennetten bir bölge. Hamsaroz yani ham, olmamış körfez. Bu koyun benzeri sadece Norveç’te vardır. Bu bölgeye “Hamsilos Fiyordu” dense de bu bölge fiyort değil ria tipi kıyı oluşumudur. Deveci Deresi ağzında yer alan 300-400 metrelik bir deniz girintisidir. Hamsaroz Limanı morfolojik delillere göre Deveci Deresi Vadisi’nin aşağı kesiminin karada oluşan çöküntüler sonucunda sular altında kalmasıyla oluşmuş dünyada sadece Norveç ve Sinop’ta bulunan Ria tipi bir kıyıdır. Bu bölgede deniz, koy ve yeşil bir arada yer alır. Özetle Türkiye’nin 22. Özel Tabiat Parkı’dır. Bölge, korunmaya değer görülen yabani karanfil, Kastamonu soğanı, devedikeni, sütleğen, teke sakalı, Sinop çiğdemi gibi çeşitli endemik bitkilere ev sahipliği yapıyor.150 çeşit kuş türü yaşıyor. Protein bakımından en zengin balık türleri bu bölgede yetiştirilir ve avlanır. Türkiye’nin balık ihtiyacının büyük bir kısmı bu bölgeden halkın hizmetine sunulur.”
Sinop Nükleer Karşıtı Platform’un dönem sözcüsü Murat Şahin, yıllardır santrala karşı Sinop’u korumak için mücadele ediyor. Bölgeyi gezerken, bir yandan da Şahin’e Sinop’u ve ülkeyi bekleyen tehlikeyi soruyoruz.
-Türkiye’ye nükleer santral yapılmalı mı?
Siyasi iktidar da karanlık lobilere verdiği sözünde ısrarcı. Yaşanan kazalar, “Güvenilir nükleer miti”ni tüm dünyada yerle bir etti. Çernobil’in sonuçlarını hepimiz biliyoruz. Çernobil kazası sadece Çernobil’in değil Avrupa’nın, Karadeniz’in kaderini etkiledi. Kaza öncesinde doğa, ağaçlar, hayvanlar her şey olması gerektiği gibiydi. Oysa son 31 yıldır Çernobil ve civarı tüm yaşamın sona erdiği ıssız bir bölge haline geldi. Ne Akkuyu’da, ne Sinop’ta ne de Türkiye’nin bir başka yerinde, ne de dünyada nükleer güç santrallarının kurulmasına izin vereceğiz. Sinop NKP olarak “Size nükleer santral yaptırmayacağız” diyoruz. Sadece Sinop’a değil oluşturduğu teknik ve sağlıksal sorunlar nedeniyle dünyanın hiçbir yerine nükleer santral yapılmamalıdır.
-Sinop’a NGS yapılması halinde etkileri ne olacak?
Sinop’ta yaşam bitecek, Turizm bitecek, böylece Sinop insansızlaştırılacak. Santralın soğutma suyu Karadeniz’den çekilecektir. Dosyaya göre her ünite saatte 291.600 m3 su tüketecektir. 4 ünitenin bir günlük su alacağı ve deşarj edeceği su miktarı 27 milyon 993 bin 600 m3’tür. Bunu litre olarak ifade edersek 27.993.600.000 Litre/Gün’dür. Diğer bir deyişle debisi itibarıyla de iki adet Kızılırmak gerekmektedir. Deniz suyu klorlanarak alınacak ve 38 oC de denize deşarj edilecek. Böylece sadece Sinop değil Karadeniz’deki balıkçılık bitirilecek.
-Santralın adı bile yeter diyorsunuz...
Santralın adı zaten tek başına ürkütücü. 1979’da ABD’deki Üç Mil adası kazası, Çernobil ve Fukuşima kazaları her şeyi anlatıyor. Rusya ve Japonya’da yaşanan kazaların mimarları ülkemizdeki projelere talipler. Tehlikenin farkında mısınız?
-Bölge halkı ne diyor?
Sinoplular olarak ‘Nükleer santrale hayır’ diyoruz. 2006’da Sinop Kent Konseyi, 2008’de platformumuz, 2010’da ise Greenpeace şehirde çeşitli aralıklarla anketler yaptı. Çıkan sonucun ortalaması yüzde 80 “hayır” oldu.
-Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Nükleer Karşıtı Platform olarak diyoruz ki, Sinop nükleer santral için uygun bir yer değil. Doğası, turizmi, yeşili ve mavisi ile Sinop bu ülkenin ender yörelerinden birisi. Bu yöreye nükleer santral düşünen zihniyet doğa katilidir. Hem Akkuyu’da, hem de Sinop’ta meydana gelecek bir radyoaktif sızıntının Türkiye’nin hemen hemen tamamını etkileyeceği görülmesine rağmen; birileri hâlâ nükleer felaketleri uçak kazalarıyla mukayese edebiliyor. Böylesine kritik bir kararda, bilimsel gerçekleri dikkate almadan çok aceleci davranan, bu konuda yıllardır görüş üreten sivil toplum örgütleri ve meslek odaları ile iletişime geçmeden, olur-olmaz her konuda referanduma giden siyasi iktidar; Sinop halkının rızasına ihtiyaç duymadan ve dikkate almadan geleceğini belirsizliğe sürükleyerek yaşanacak tüm olumsuzluklardan sorumlu olacaktır. Bu anlamda, ülkemizi siyasi iktidarların bilim dışı kararlarına terk etmeyeceğimizi bir kez daha belirtmek isteriz. Nükleer santralın artan enerji ihtiyacı nedeniyle zorunlu olduğunu ifade eden siyasi iktidara buradan sesleniyoruz. Ülkemizde “Enerji krizi yoktur.” Enerji yönetimi krizi vardır. Nükleere inat yaşasın hayat.
Başvuru dosyasına göre proje alanı Sinop Abalı köyü İnceburun’da yaklaşık 1010,4 hektarlık “devlet ormanı” olarak ifade ediliyor. Bu alanın yaklaşık 102.5 hektarının santral alanı olarak kullanılması planlanıyor. Bölgede 4 adet reaktör inşa edileceği belirtiliyor. Saha kazı çalışmalarının ise 2019 yılında başlaması ve ilk reaktörün 2025 yılında devreye alınması planlanıyor. Dosyada, inşa edilecek her bir reaktörün kullanım ömrünün işletmeye alınmasından itibaren 60 yıl olacağı ifade ediliyor. Santralın şu anki yapım bedeli ise 20 milyar ABD Doları (74 milyar TL)