T24 - Türkiye yerli yapım insansız hava aracı (İHA) ANKA'nın testlerini yaklaşık bir yıldır(Aralık 2010)sürdürüyor. En son 22 Ekim 2011 tarihinde 2 saat 10 dakika havada kalan İHA 10bin irtifaya kadar çıkmayı başardı. Türkiye'nin tamamen yerli yapım bir insansız hava aracına sahip olma çabası, test sonuçlarında elde edilen başarıdan dolayı bu projede yer alan teknisyenlerin görülmeye değer coşkusunun nedeni geleceğin hava gücünde bu uçakların giderek artan bir etkinlikte kullanacağının yavaş yavaş ortaya çıkmasından ve ülkeler arasında halihazırda bir rekabetin baş göstermesinden kaynaklanıyor. 'Economist'in 6 Ekim tarihli sayısında bu konuya genişçe yer veren bir makale yer aldı. "Unmanned Aerial Warfare:Flight of Drones"(İnsansız Hava Harbi: Drone'ların Uçuşu) adlı makale İnsansız Hava Araçları'nın savaşın kurallarını değiştirebileceği üzerinde duruyor. Bu anlamda altı çizilen söylem ise 'Düşmanların kaçabilmesine izin verir, fakat onlara gizlenebilecekleri bir yer bırakmaz' olarak özetlenebilir. Bir dönüm noktası olarak verilen örnek ise, 30 Eylül tarihinde El Kaide lideri Enver El Evlaki'nin ve onunla birlikte başka El Kaide yetkililerinin öldürülmesinde İHA'ların üstlendiği rol. BU UÇAKLARA ARTIK 'ERKEK ARI' DEMEK YETERSİZ KALIYOR Daha önceden silahsız olarak sadece istihbarat amacıyla üretilen bu uçaklara 'drone' yani erkek arı denilmesinin, bu benzetmeyle anılmasının yetersiz kaldığı vurgulanıyor. Zira erkek arılar bal üretmiyor ve onların iğneleri bulunmuyor. Fakat yeni nesil İHA'lar olan Predator MQ-1 ya da Reaper MQ-9 gibi uçaklar, sofistike sensörlere, Hellfire denilen füzelere ve lazer güdümlü bombalara sahipler. Afganistan, Pakistan, Yemen ve Somali'de etkin şekilde kullanılıyorlar. Ayrıca Muammer Kaddafi'nin Libya'daki güçlerine karşıda NATO'ya yardımcı oldukları da vurgulanıyor. BİR İNSANSIZ UÇAK İÇİN 180 KİŞİLİK BİR EKİP Öte yandan insansız Hava Aracı olarak nitelendirilen bu görece yeni savaş silahlarının aslında, özellikle de Predator'lerin daha büyük ve ölümcül versiyonları olan Reaper'ların uçabilmeleri için 180 kişiyi aşkın bir ekibe ihtiyaçları varmış . 12 bin kilometre uzaktan bir pilot her zaman uçağı kontrol ederken bir diğer bir diğer kişi ise uçağın sensörlerini ve kameralarını kullanıyor. İnsansız Hava Araçlarını öne çıkaran ise terör ile mücadele bir seçenek haline gelmesi. Özellikle de Afganistan işgali ile başlayan son 10 yılın altı çiziliyor. 2005 yılından bu yana çatışmalara İnsansız Hava Araçları'nın(İHA) katkısı yüzde 1200 artmış. Savaş pilotundan daha fazla pilot bu uçaklar için eğitiliyor. Bu uçaklar hava kuvvetleri envanterinde öylesine bir stratejik üstünlük sağlar hale gelmiş ki, şu an ABD hava kuvvetlerinde insanlı saldırı uçaklarından daha fazla saat uçuş yapıyorlar ve savaş uçağı pilotlarına kıyasla daha fazla pilot bu uçakları kullanmak için eğitiliyor. Akonomik krizle mücadele eden ABD'de savunma bütçesinde kısıtlamaya gidilmesi şu sıralar sıkça konuşulurken ve geçen sene el üstünde tutulan diğer savunma programlarında kesintiye gidilirken, ABD savunma bakanı Robet Gates, bu uçakları gelecekteki kesintilerin dışında tutmak istiyor. OBAMA DÖNEMİNDE KULLANIMLARI 10 KAT ARTTI İHA'ların ne derece önemli ve etkin kullanılır hale geldiği Obama ve Bush dönemi kıyaslanarak da gösteriliyor. Barack Obama döneminde Pakistan'daki hedeflere yönelik İHA saldırısı on kat artmış.Bir başka deyişle, George Bush döneminde bu saldırılar 40 günde bir defa yapılırken, Obama döneminde dört günde bir sıklığına ulaşmış. İleri düzey İHA'lar olan "Reaper'ların 24 saatin üstünde havada kalabilme kabiliyeti, beş mil yukarıdan, onu kontrol edenlere 'tüm devinimli videoyu' gönderirken insan hareketlerini gözleyebilmesi ve nokta vuruş kesinliğinde vuruş yapabilmesi onları Amerika'nın "uzun savaşında" önemli bir silah haline getirdi." Bu gelişmelerden hareketle makalede gelecek insansız hava uçaklarında mı? sorusu soruluyor. "Eğer cevap evetse, harp açısından gerçek bir devrimin başlangıcında olabiliriz. bu devrim en azından başlangıçta, bu uçakların büyük kısmına sahip Amerika tarafından domine edilecek. İngiltere ve İtalya gibi ülkeler de bu uçakları envanterlerine katmakta oldukça hızlı davranıyorlar. Özellikle İsrail bu hava taşıtlarına çeşitli roller biçerek kullandığından bu endüstrinin gelişmesine yol açıyor." deniliyor. Kamuoyunda Predatorl'ar ve Reaper'ların bilinmesine karşın bu iki uçağın farklı insansız uçakların sadece bir bölümü olduğuna değiniliyor; "Bunlardan bazıları RQ-4A Global Hawk gibi jet motoruna sahip, her türlü hava koşulunda casusluk yapabilen, ileri düzey sentetik diyaframlı radarlara sahip, bir F-18 savaş uçağından daha maliyetli, gün içinde 53bin kilometrekare alanı gözetleyebilen ve yeniden yakıt doldurmadan Amerika'dan Avusturalya'ya kadar uçabilen büyük uçaklar. Bazıları ise mikro hatta nano büyüklükte araçlar,bir kuşu ya da bir böceği taklit ediyorlar, bilgi yollamak için bir evin içine sürünerek girebiliyorlar ya da bir pencerinin çıkıntısına tüneyebiliyorlar. Bu iki türün arasında ise pek çok ürün var, elle havaya atılabilen, büyük bir model uçağı andıran, askerlere bir tepenin ardında neler döndüğünü anlatanlardan, sapan ile atılan RQ-7B Shadow gibi diğer insansız uçaklardan daha fazla mesafe gidebilen ve daha fazla hedefi tespit edibilen uçaklar gibi." ABD YAPAY ZEKALI BAĞIMSIZ HAREKET EDEBİLEN İHA'LAR PLANLIYOR İki yıl önce ABD Hava Kuvvetleri'nin yayınladığı bu teknoloji hakkındaki fikirlerine yer veren "Unmanned Aircraft Systems Flight Plan 2009-2024"(İnsansız Uçak Sistemleri Uçuş Planı 2009-2024) adlı rapordan bahsediliyor. Bu raporun en çarpıcı yanı ise yeni nesil İHA'lara yönelik projeler. Onların, yerden kumanda edilmelerinden dahi yüksek düzeyde operasyonel bağımsızlık sağlayacak yapay zeka ile donatılmalarından bahsediliyor. Bu yapay zeka bu uçaklara sahip oldukları yazılımlara dayanarak(yer üssünden bir onay almalarına gerek kalmadan) bir kişiyi öldürebilme yahut bir hedefi vurabilme imkanı sağlayacakmış. "Yasal ve ahlaki soruların çözümlenebildiği bir yapay zeka." Bir kaç yıl süre içinde kullanılacağı öngörülen yapay zekanın yeterince iyi çalışıp çalışmayacağına dair bir takım soru işaretleri olsa da ABD Hava Kuvvetleri'nin bu planının bir doğruluk payı varsa, bu teknik sorunların üstesinden gelinmesi mümkün olmalı deniliyor. Bu durumda 30 yıl içinde insanlı uçakların bütün becerilerinin(yapay zeka ile) - ve kendilerine özel bazı ekstra güçler- insansız hava taşıtlarına uygulanabilir olacağı düşünülüyor. İnsansız Hava Taşıtları ilk ortaya çıktığında, ortak düşünce onların "kasvetli, kirli, tehlikeli, zor veya farklı" işleri görmekte faydalı olacakları yönündeydi. "'Kasvetli ve zor' kategorilerinden kasıt,insanlı uçak personelinin sağlayamayacağı bir dayanıklılıkta ve zaman gerektiren gözetleme görevleriydi. 'Kirli' kategorisinden kasıt ise bir kimyasal yahut biyolojik saldırın ardından örnek toplama ya da gözlem yapma idi. 'Tehlike' ise insanlı bir uçak için çok tehlikeli olan düşman hava savunmasını incelemekten vurulan bir pilotun rehine olarak kullanılabileceği bölgelerde gözetleme yapmaya kadar uzanan bir marjı kapsıyordu. 'Farklı' kategorisi ise insansız uçakların ölçeğini aşan çok çeşitli taktik keşif uçuşlarını yapmak anlamına geliyordu." "İnsansız hava uçaklarının geliştirilmesine ivme kazandıran etken ise, Çin ve diğer ülkelerin hedeflerini 1000 mil öteden daha büyük bir kesinlikle vuran balistik ve cruise füzeleri geliştirmeleri, ABD ve müttefiklerinin 1945 yılından beri güçlerini dayandırdıkları temel unsur olan uçak gemileri için daha fazla kaygı duyar hale gelmeleri oldu." ARAŞTIRMA GELİŞTİRMEDE ABD ÖNDE The Economist'in makalesinde Teal group'un İHA Endüstrisi Araştırma ve Analizi verilerine de yer veriliyor. 2011-2012 yılları arasında dünya genelinde Araştırma ve Geliştirme paylarına bakıldığında ABD yüzde 56 ile başı çekerken ardından Çin yüzde 12 ile geliyor onu İsrail takip ediyor, diğer oranları ise yüzde 8 ile Rusya, yüzde 3 ile Pan Avrupa, yüzde 2'şer olmak üzere İngiltere,Fransa ve İtalya paylaşıyor. Bu uçaklardan 2011-2020 yılları arasında ne kadar alım yapılacağına dair bir öngürü de bulunuyor. Buna göre ABD'nin 2 milyar dolarlık alımı 2020'de 4 milyar dolara çıkarken, Dünya'nın geri kalanında yine bu yıllar arasında dört milyar dolarlık alım altı milyar dolara yaklaşacak. Onların bu kadar popüler olmasına sağlayan unsurlardan biri de geleceğe yönelik sağlayabilecekleri avantajları. Zira 'onlara radarları aldatmak için değişik şekiller verilebilir. Ayrıca hiper bir manevra kabiliyeti kazandırılabilir. Kompozit maddeler ve havacılık elektronik sistemlerindeki gelişmeler en son uçak tasarımlarına, özelllikle aşırı yanal ivmelerde yer çekimi sorununu bertaraf eden imkanlar sağlayabilir.' DEZAVANTAJI: VERİ BAĞLANTISININ KESİLMESİ Makalede bu uçakların bazı dezavantajlarının da olduğuna değiniliyor. İnsanlı uçaklara yatırım yapılmasına devam edilmesini savunanlar insansız hava taşıtlarında uydular aracılığıyla sağlanan veri bağlantısının kopması durumunda uçağı uzaktan idare eden pilotun doğrudan kontrolü yitermesi söz konusu, bu durumda bu uçaklar önceden yüklenmiş yazılım ve GPS'e başvurmak zorunda kalırlar. Veri bağlantılarının bir düşman saldırısı olmadan da kopması olası ayrıca. Bugün'ün İHA'larını etkileyen bir başka ilgili sorunun ise, uçağı uzaktan yöneten pilotun gönderdiği bilgi ile aldığı yanıt arasındaki küçük gecikme(buna gecikme süresi deniyor) olduğu söyleniyor. Kokpitte bulunan bir pilotun ise bir tehdite karşı anında harekete geçebilmesinin ve bunu savmaya yönelik bir eylem gerçekleştirmesi mümkün deniliyor. SİVİL HAVACILIK KAZA RİSKİNDEN KAYGILI Bir başka sorun ise sivil hava sahasının kullanılmasından kaynaklanıyor. Yer üssündeki bir pilotun geçici süre içinde insansız uçağın kontrolünü kaybedip, uçağın aynı hava sahasını kullanan seyahet etmekte olan bir yolcu uçağına çarpma olasılığından duyulan kaygılar giderilmiş değil. Fakat bu uçaklara yönelik en büyük direnç onları operatörlerin elinden çıkartıp bağımsız olarak çalışmalarını sağlayacak girişimlere karşı gösteriliyor. Özellikle bu uçakların hızla artıyor olması onların daha bağımsız hareket etmelerini gerektirebilir deniliyor. ABD hava kuvetlerinin tek bir pilotun aynı zamanda dört insansız uçağı yönetebilecek hale getirilmesine yönelik bir vizyonu olduğu söyleniyor. Hedef daha da öteye taşınıyor. Kritik kararları verebilen büyük ölçüde bağımsız hareket edebilen insansız uçaklar. Hatta bu uçaklara yapay zeka ile ahlaki uslamlama sağlanabileceğini düşünen askerler de varmış. İşte bu noktada, "sivil özgürlükler savunucularının ABD vatandaşı El Evlaki'nin öldürülmesi hadisesinde olduğu gibi şüpheli teröristlerin bu uçaklarca öldürülmesine yönelik kaygıları artıyor." Fakat şu ana kadar insansız hava araçlarının temelde Cenova Konvansiyonu'na dayanan silahlı çatışma hukuku ile ilgili bir sorun yaşamadığına değiniliyor.Bu kural saldırıdan önce, herhangi bir silah sisteminin hedeflerin yasal askeri hedefler olduklarını tanımlayabilmesini, sivil zaiyat oluşmasını en aza indirmek için bütün mantıklı uyarıların yapılmasını ve çok taraflı orantısız hasardan kaçınılmasını şart koşuyor. Makalede İnsansız uçak pilotunun bu açıdan bir savaş uçağı pilotu gibi hatta ondan daha iyi bir değerledirme yapabileceğinden bahsediliyor. "İnsansız uçak pilotu uzak sensörlerden ve ağ bilgilerinden gelen verilere inanabildiği ölçüde,insanlı bir uçak pilotu gibi uygun bir değerlendirme yapabilir.Hatta daha iyi bir değerledirme bile yapabilir çünkü durumu daha net bir şekilde değerlendirmek için daha fazla zamanı var, saldırı esnasında adrenalinden dolayı sıkıntı yaşamıyor, bir uçağın yol açtığı fiziksel hırpalanmaya maruz kalmıyor." TAMAMEN KENDİ VERİLERİNE DAYANARAK SİLAH KULLANABİLECEK Mİ? Ve en son de bir ileri adım olarak insansız bir hava taşıtına tamamen kendi veri analizine dayanarak silah ateşleme izni verilip verilmeyeceği soruluyor. İngiliz Savunma Bakanlığı'nın bir belgesine referans yapılmış. Geliştirme, Kavramlar ve Doktrin Merkezi'ne ait bir belgede eğer uçağın sistemi silahlı çatışma hukuku prensiplerini karşılıyorsa ve çatışma kuralları tatmin edici ise silahlı saldırı yasal normları karşılanmış olur deniyor. Fakat böylesi bir sistemin yazılım testlerinin ve sertifikasyonun zor ve oldukça pahalıya mal olacağı da vurgulanıyor.