'Sırdaş bankacılığının' sonu

'Sırdaş bankacılığının' sonu
Uğur Gürses, Radikal gazetesindeki köşesinde (02.09.2009) şu görüşlere yer verdi.Küresel krizin ilk sistemik sonucu, İsviçre’deki ‘sırdaş bankacılığın’ sonunu getirmiş olmasıdır. Krizin ilk ‘meyvesi’ budur. Geçen yıl eylül ayında başlayıp ekim derinleşen finansal kriz sırasında pek de ön plana çıkmayan, ama birbirine bağlı bir gelişmeye tanık olunmuştu. Bir taraftan ABD’deki ‘yıkılmaz’ büyük bankalar sarsılırken, hâttâ bazı yatırım bankaları iflasa giderken, sarsıntı sırasında ‘sallananlar’ arasında, İsviçre bankacılığının en büyüğü ve yıldızı UBS (Union Bank of Switzerland) de vardı. UBS’in sorunu sadece finansal sarsıntı değil, aynı zamanda ABD’li vergi otoriteleri tarafından ‘sıkıştırılması’ idi. O tarihe kadar UBS’in ABD’de başarıyla yaptığı işin ‘varlık yönetimi’ olduğunu not etmek gerekiyor. UBS krizdeki ‘yaraları’ için İsviçre hazinesinden 60 milyar dolar sermaye desteği aldı. Ama bugüne dek yaptığı ‘sırdaş bankacılık’ tarzı, ABD vergi otoritesinin sıkıştırmasıyla, daha sonra da uluslararası düzenlemelerle sarsılarak çökmeye başladı. ABD vergi otoritesi IRS, ABD yurttaşı ve vergi mükellefi olan kişilere ait bilgileri talep ediyordu. Aslında bunun yeni bir olgu olmadığını biliyoruz. Ancak kriz sırasında ‘sallanan’ UBS hakkında soruşturma başlatılması, ‘kol bükerek yeni bir sayfa’ açılmasına neden oldu. Seksenli yıllarda yükselen, doksanlı yıllarda ise zirvesine ulaşan İsviçre’nin ‘sırdaş bankacılığının’ sona eriyor olması; belki de ileride, 2008-2009 küresel krizinin ilk elle tutulur meyvelerinden bir olarak görülecek.Ekim 2008’de UBS’e dönük olarak açılan soruşturmanın konusu, binleri aşan sayıda zengin ABD yurttaşının vergi kaçırmasına yardım etmek idi. Konu bir ölçüde ‘uzlaşma’ ile geçici olarak çözüldü. UBS, bu yılın şubat ayında ABD’nin talep ettiği dosyalarla ilgili olarak 780 milyon doları vergi otoritesine ödeyerek ‘sulh’ yaptı! Bu bir biçimde, son on yılda ABD vergi otoritesinin uğradığı vergi kaybının sadece küçük bir bölümünün kısmen tazmini anlamına geliyordu. Anlaşma geçici olabildi. ABD vergi otoritesi temmuz ayında UBS’e karşı mahkemeye başvurdu. ABD Adalet Bakanlığı’na göre, İsviçre’de 52 bin ABD yurttaşına ait yaklaşık 15 milyar dolar bulunuyordu. Geçtiğimiz günlerde dava sonuçlandı. UBS, şimdi 4 bin 450 kişinin bilgilerini ABD’ye bildirecek. Özel bankacılık yapan İsviçreli bir bankacıya göre, İsviçre’deki 2.8 trilyon İsviçre frangı tutarındaki yabancılara ait paranın üçte biri vergilenmemiş para! İsviçre’nin sırdaş bankacılığının ‘kara günü’ olarak tanımlanan 13 Mart 2009’da ise bir karar alınıyor. Başta ABD ve AB ile diğer ülkeler sadece vergi kaçakçılığında değil, vergiden kaçınma konusunda da OECD anlaşması çerçevesinde işbirliği ve bilgi paylaşımı yapmayı karara bağlıyorlar. İsviçre de buna imza atıyor. Bunun basit anlamı, eğer faiz kazançlarınıza vergi ödememek için İsviçre’de hesapta tutuyorsanız artık yararı olmayacak demek!İsviçre, nisan ayı başında toplanan G20 toplantısında ‘gri liste’ye alındı. Bunun anlamı, ‘OECD kararına imza atan ama uygulamaya geçmeyen ülke’ demekti.Şimdi iş öyle bir noktaya geldi ki, ülkeler tek tek İsviçre’den ‘liste sorgusu’ yapıyorlar. İsviçre de bu ‘gri liste’den çıkabilmek için yardımcı oluyor! İşte onlardan biri, Fransa. Fransız Maliye Bakanı Eric Woerth’in açıklamasına göre, Fransa İsviçre’den 3 bin kişiye ait bilgiyi talep ederek İsviçre’den almış. Ülkemizin de aynı türden bilgileri talep ettiğini biliyoruz.Şimdi, ok yaydan çıkmıştır. En ‘masum’ amacı vergiden kaçınmak bile olsa İsviçre bankalarına ‘park eden’ zenginlerin rahatı kaçmıştır. Artık spotların döndüğü yerde kalmaları olanaklı da değildir. Tüm bunların anlamı, İsviçre’nin bugünkü refahını sağlayan ‘sırdaş bankacılığının’ sona ermiş olmasıdır.Bunu zorlayan da küresel ekonomik krizin kendisidir. Krizin tüm ülkeleri vurmuş olması da, bu konuda daha kararlı bir ittifakı sağlamış olmalıdır. Öyle ya, bütçeler sonuna dek açılırken, vergi mükelleflerinin ileride ödeyeceği vergiler bugünden harcanıp karşılıkları da borç yükünü artırırken, batılı ve modern ekonomilerde siyasetçilerin parlamentolarına ve halkına veremeyecekleri yanıt bu alanda olurdu çünkü.