Sırrı Sakık: Çiller'in sesi boğuk ve ağlamaklıydı

Sırrı Sakık: Çiller'in sesi boğuk ve ağlamaklıydı

 

BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık oğlu Sedar Sakık’ın intihar ederek ölümünün ardından kendisini arayanlar içinde en çok Tansu Çiller ve Mehmet Ağar ’a şaşırdığını söyledi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Sakık, “Herkes bir köprü oluşturdu. Sayın Cumhurbaşkanı'ndan Sayın Başbakan'a, Sayın eski Başbakanlara kadar ismini anamayacağım o kadar çok kişi aradı ki... Buradan bir köprü olabilir. Evet Sayın Çiller de bunlardan biriydi, Sayın Ağar da bunlardan biriydi. Evet, şaşırdım. Çünkü 1994 yılında bizi burada polise teslim eden, acı dolu yıllar yaşamamıza neden olan, o dönemin mimarlarıydı” dedi

 

Sosyal medyadaki ırkçılık…

 

Çiller’le yaptığı telefon görüşmesini de aktaran Sakık şunları söyledi, “Beni ararken sesi bayağı boğuktu. Ağlamaklı bir sesle aradı. O dönem bize bu süreci yaşatan kendisidir. Sürekli parlamentoda o dönemin faillerini aramak istiyorsanız, faili meçhullerden köy yakmalara kadar bir bütün olarak, adres olarak gösterdiğim Çiller'di. Demek ki bir vicdan muhasebesi yaparak beni aradığında, evet beni şaşırtmıştır. Ama ben tekrar Türkiye 'nin bütün halklarına teşekkür ediyorum. Ciddi bir birlik oluşturdular.”

Bir gazetecinin, “İlk kez konuşuyorsunuz, o acının yaşandığı anlara ilişkin, o geceye ilişkin bizimle paylaşmak istedikleriniz var mı?” sorusuna Sakık, “Allah kimseye bu tür acıyı yaşatmasın. Sosyal medyada bize karşı ırkçı söylemlerde bulunan, nefret suçu işleyenlere karşı da Allah kendilerini bu şekilde cezalandırmasın. Kendilerine, çocuklarına bu acıyı yaşatmasın. Allah ıslah etsin diyorum” şeklinde cevap verdi.

 

‘Emniyet Müdürü vicdan muhasebesi yaptı’

 

Sakık, Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven'in “Dağda ölen teröriste ağlamıyorsanız insan değilsiniz. Önce vatan değil, önce insan...” şeklindeki açıklamalarıyla ilgili olaraksa, “Türkiye'de çok alışık olmadığımız bir ses. Türkiye'nin aslında bu seslere ihtiyacı var. Emniyet Müdürü, vicdan muhasebesi yapıyor, bir özeleştiride bulunuyor” dedi.

“Türkiye'de çok alışık olmadığımız bir ses. Türkiye'nin aslında bu seslere ihtiyacı var. Zaten acıları ortaklaştırabilirsek, çözülemeyecek hiçbir sorunumuz da yoktur. Herkes bu vicdani muhasebeyi yaparsa, özellikle Diyarbakır'dan yükselen bu sesi Parlamento burada seslendirebilirse, acıları ortaklaştırabilirse, gözyaşlarının renginin farklı olmadığını, annelerin, babaların acılarının farklı olmadığını tespit edebilirsek, çözülemeyecek hiçbir sorunumuz yok” diyen Sakık, bir daha “keşke”lere yer vermemek için gereğini yapmak gerektiğini belirtti. Sakık, “Bunun için siyaset dünyası var. Siz eğer Kürtlerin demokratik haklarını vermiş olsaydınız bu keşkeler yaşanmayacaktı. Sayın Emniyet Müdürü'nün bir özeleştirisi de var; faili meçhullerden köy yakmalara... Yani bütün cinayetlerden, uygulanan politikalardan dolayı devlet adına bir özeleştiride bulunuyor. Demek ki orada acı dolu yıllar yaşandı, hukuksuzluklar yapıldı. Şimdi sadece geçmişe takılarak geleceğimizi inşa etmeyeceğimizi düşünüyorum. Onun için bir helalleşme dönemi yaşanmalıdır. Bu helalleşme dönemi de acılarımızı yarıştırarak değil, acılarımızı ortaklaştırarak...”

 

‘1071’de Alpaslan geldi ama…’

 

Başbakan Erdoğan ’ın 2071 hedefine de değinen Sakık, “Emniyet Müdürümüz burada acıları ortaklaştırmaya çalışıyor. Bunun gereğini de Parlamento yapmalıdır. Yeniden bir toplumsal sözleşmeden bahsediyoruz, yeni bir anayasadan bahsediyoruz ama bunun gereğini yapmıyoruz. Sayın Başbakan, 2071 yılından bahsediyor. Yani 1071'i esas olarak bunu söylüyor. Evet 1071, Alparslan'ın Malazgirt'ten bu coğrafyaya girdiği tarihtir. Ama geldiğinde orada kadim bir halk yaşıyordu. Dili, kültürü olan bir halk yaşıyordu. Aradan bin yıl geçmiş ve bu halk hala kendi dilini, kültürünü, kimliğini yaşayamıyor. Bunu hayata geçirebilmek için de çocukları dağda ölüyor.”

Sakık, AKP kurultayından da büyük beklentilerinin olduğunu ancak bu beklentilerinin bir karşılığı bulunmadığını ifade etti. Sakık, “Kapalı kapılar ardında bu görüşmeler devam ederse, emin olun ki 2071 vizyonu o zaman hayat bulur” dedi.

“Kürtçe savunma gibi projeler yeni açılım süreci olarak değerlendiriliyor. Bu konuda görüşünüz nedir?” sorusunu Sakık, “Kürtler turist değil ki. Allah aşkına biz turist miyiz, bize tercüman bulacaklar. Biz bu toprakların sahipleriyiz. Bizim bir dilimiz var ve kültürümüz var. Bize savunmada, kamuda tercüman bulmak, abesle iştigaldir. Kürtler ana diliyle eğitim görmek istiyor, yasalar ve anayasa düzeyinde kendisini güvence altına almak istiyor. Bu gök kubbe altında söylenmeyen bir şey kalmadı. Bizimle oturup Anayasayı, Siyasi Partiler Kanunu'nu, Seçim Kanunu'nu, bir bütün olarak konuşabilirsiniz; ama silahı da silahlı güçlerle konuşabilirsiniz” diye yanıtladı.