HÜLYA KARABAĞLI/Ankara
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın “şişman balet” göndermesi yaptığı Alper Kafa, Devlet Opera ve Balesi’ndeki balecilerin “sanatçı temsilciliği”ne aday oldu. Kafa, aday olmasının gerekçesi olarak “AKP dönemi Kültür ve Turizm Bakanları sanatçıyı ‘şişman baleci, yaşlı sanatçı, bankamatik memurları’ diyerek ötekileştirmekte, ayrıştırmaktadırlar” dedi.
Devlet Opera ve Balesi’ndeki baleciler “sanatçı temsilcisi”ni seçmek için yarın sandık başına gidiyor.
Kültür Bakanı ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, "Operada ve halk oyunlarında yaşlı, şişman sanatçı dönemini bitireceğiz" diyerek tepki çekmişti.
Balet Alper Kafa, Günay’ın sözlerine tepki göstererek “Bir gün de sanatçısını koruyan sanatçısına methiyeler düzen, şunları yaptık, bunlar yapıldı diye övgü dolu bir söz duysak. Ama açıklamaları bizi hiç şaşırtmıyor” diye konuşmuştu.
Devlet Opera ve Balesi’nde pazartesi günü (24 Eylül 2012) yapılacak “sanatçı temsilcisi” seçimlerine “Bakana aday rağmen adayım” diyen Alper Kafa bir basın bildirisi yayımlayarak aday olmasını şöyle açıkladı:
“Bakan, “şişman balet” diyerek beni ve benim durumundaki herkesi ötekileştiriyor. Ötekileştirme, AKP kültüründe çok tanıdığımız bir yaklaşım olduğu için hiç şaşırmıyorum. Önce ötekileştiriyor, sonra yok etmeye çalışıyorlar.
Bilinmelidir ki, 24 Eylül 2012'de gerçekleşecek olan bu seçim kurumumuzun ”geleceğinin” oylanacağı bir seçimdir! Sanatın, sanatçının muhalif duruşuna yine sanatçıların sahip çıkacağı bir seçimdir. Ötekileştirmeden, dışlamadan, tek derdi sanat olan anlayışı güçlü kılma günüdür. Sanatı yok sayan anlayışın karşısında dimdik durma günüdür. Ben sanatı yok sayan anlayışın karşısındayım çünkü sanatın, sanatçının yanındayım, daima öyle kalacağım.
AKP dönemi Kültür ve Turizm Bakanları sanatçıyı “şişman baleci, yaşlı sanatçı, bankamatik memurları” diyerek ötekileştirmekte, ayrıştırmaktadırlar. (Sanatçının insan olduğu unutulmamalıdır! İnsanlar yaşlanabilirler, çeşitli nedenlerden kilo alabilirler, kaza geçirip sakat kalabilirler, hastalığa yakalanabilirler. İdarecilerin çalışanlarını bu şekilde hicvetmeleri, işe yaramaz gibi göstermeleri siyaset üslubuna, insan haklarına, iş yaşamının etiğine tümüyle aykırıdır.)
Sanatçıya yönelik bu ötekileştirme ile sanat kurumlarının hafızasını, kurumsal belleğini oluşturan yetişmiş, deneyimli bir grup arkadaşımızın kurumdan uzaklaştırmak amaçlanmaktadır. Sanatın ruhunda olan muhalif duruşu yok etme yolunda bizleri getirdikleri bu noktada bugüne dek yapılan teknik kurul seçimlerinden en kritiği, en önemlisi 24 Eylül 2012 seçimidir. Bu seçim kurumumuzun geleceğine ilişkin çok önemli kararların alınacağı dönemin miladıdır, başlangıcıdır. Gün, kazanılmış hakların yitirilmemesi adına sağlam, güçlü bir duruş sergileme günüdür. Kazanılmış haklarımızı koruyacağımız, kazanmamız gerekenler için mücadele edeceğimiz bu yolda ön saflarda yer almak için (sanatçıların kader seçimi) aday oldum. Adaylık sürecinde, çalışma arkadaşlarıma içinde bulunulan tehlikenin anlatılması konusunda engellendim. Sanat kurumlarından yetişerek TBMM'nde kanunların hazırlanması sırasında birçok şeyi önceden görebilmemin avantajıyla tüm sanatçı arkadaşlarımı yaklaşan tehlikeler konusunda uyarma konusundaki misyonumu daha etkin şekilde yerine getirebilmek için mücadele edeceğim.
BAKANA RAĞMEN ADAYIM”