"Siyasal İslamcı AKP Türkiyesi'nin politikaları, ABD'ninkinin replikasıdır"

"Siyasal İslamcı AKP Türkiyesi'nin politikaları, ABD'ninkinin replikasıdır"

Cumhuriyet yazarı Ceyda Karan, 24 Haziran'daki baskın seçimlerde ABD'nin tavrının ne olacağına ilişkin olarak bir değerlendirme kaleme aldı. Karan, Türkiye'yi "Siyasal İslamcı AKP"nin yönettiğini söyleyerek, politikalarının ABD'nin benzeri olduğunu savundu.

Karan'ın "ABD ve 24 Haziran tercihi" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Türk-Amerikan ilişkilerinde geçen sonbaharda Türk vatandaşlarına vizelerin askıya alınmasına varan kriz hali, ‘rölantide geçirilen’ bir kışın ardından yeniden ‘canlanıyor’. Odağında baskın seçimler ile Suriye politikaları var. 

Önce beklendiği üzere, Washington ile AKP Ankarası’nın Suriye’nin Menbiç kentini paylaşmalarına dair uzlaşması geldi. Ardından bir senedir ABD Dışişleri’nde Suriye dosyasına bakan kariyer diplomatı David Satterfield’in Ankara’ya büyükelçi atandığı iddiaları ‘haberleştirildi’.

***

Eski Ankara Büyükelçisi John Bass’ın diplomatik misyon çalışanlarının 15 Temmuz’la ilişkilendirilerek tutuklanması sonrasında hayli ‘tantanalı’ gidişinin üzerinden sekiz ay geçti. Doğrusu Satterfield’in ismi büyükelçilik için mayıs başından beri anılıyor. Atama resmen ilan edilmediği gibi, ABD tarafının sekiz ay bekleyip bunu şimdi duyurması pek tuhaf olur(du). Anlaşılan Ankara’da birileri ‘fısıldadı’, haber yayıldı. Tıpkı ‘Merkel Berlin’e davet etti’ haberi gibi...

***

Ancak Menbiç uzlaşmasıyla birleşen ‘elçi ataması’ haberi ‘muhabbetin koyuluğunun’ tamamlayıcısı. Nitekim bu sekiz ayda ABD Başkanı Trump’ın dışişleri bakanı değişikliği eşliğinde Menbiç pazarlığı ve Rusya’dan S-400 alımı karşısında Türkiye’nin F-35 projesinden dışlanması, ilişkilerde ana pazarlık başlıklarını oluşturdu. İki ülke dışişleri bakanlarının 4 Haziran buluşması sonrası çıkartılan ‘yol haritası’ icabı da TSK ile ABD bu hafta Menbiç sınırında devriyelerine başladı.  Bu gelişme ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde işgal ettiği topraklardaki planlarının ‘tıkır tıkır’ işlediğinin göstergesi. AKP hükümeti bu planların en hevesli oyuncusu. Türkiye ahalisine ‘güvenlik politikası’ olarak sunulan Menbiç uzlaşması, ABD ile birlikte komşu ülkenin toprağı üzerindeki işgalin şeklini şemalini belirlemek. Önümüzdeki dönemde ‘yerel idareler’ adıyla daha yoğun allanıp pullanıp pazarlanacak. Ankara’nın en son Kilis vali yardımcısını komşu ülkenin kasabasına ‘koordinatör vali’ ataması şaşırtıcı değil.

***

Elbette Washington’da AKP’den memnun olmayanlar eksik değil. Ancak bu durumun 21 Haziran’da F-35’lerin sembolik teslimini önlemeyeceği gibi Pentagon bütçesi çıkarılırken Türkiye ile ilgili ‘raporlama’ şerhini de pazarlıkta el yükseltmeye saymak gerekir.

***

Bu koşullarda Washington açısından 24 Haziran’da Ankara’da Ortadoğu politikasında kendisiyle uyumlu bir hükümetin sandıktan çıkması elbette tercih edilir. Resmi ataması gerçekleşirse Satterfield, Suriye’nin yerel idareler altında parçalanıp nüfuz alanlarına ayrılması sürecini yakından bilen isim. Geçen ocakta Britanya, Fransa, Suudi Arabistan ile Ürdün temsilcileriyle Suriye’yi bölme planlı toplantıda ABD’yi temsil etmişti. Bu toplantı hatalı biçimde ‘Türkiye’yi durdurmak, Suriye’yi bölmek’ olarak sunuldu. Oysa ki detaylarında gruba ilerleyen süreçte Ankara’nın da katılmasının konuşulduğunu unutmamalı.  AKP Ankarası, komşu ülke toprağında ABD ile aynı çizgiyi izliyor. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun sözleri yerli yerine oturuyor: “Menbiç modeli Suriye’nin geleceği için önemli. Bölge temizlendikten sonra gerçek sahiplerine bırakılacak.” Menbiç modeli ABD’nin modelidir.  İş İdlib’e geldiğinde aynı Çavuşoğlu’nun “Biz muhalefetin garantörüyüz” dedikten sonra Rusya ve Suriye’nin alenen şeriatın uygulandığı bu bölgeden cihatçı grupları temizlemesine itiraz bayrağı açtığını görüyoruz. Çavuşoğlu açıkça Suriye hükümetinin topraklarında kontrolü sağlamasına itiraz ederek böylesi bir durumda ‘Astana sürecinin de Rusya ve İran ile işbirliğinin de anlamının kalmayacağının’ altını çiziyor.  Ankara ‘ABD’ye rağmen’ bir şey yapmıyor. Aksine Kırım üzerinden Moskova’ya ‘yönünü’ anımsatıyor, TANAP açılışına ilgisi yokken Ukrayna lideri Paraşenko’yu davet ediyor.

***

Tekrar anımsatalım. Siyasal İslamcı AKP Türkiyesi’nin politikaları, ABD’ninkinin replikasıdır. Yapıntıdır. Kalanı yani ‘Türkiye’nin ABD’ye rağmen bölgede at koşturduğu’ söylemi ise ‘Zümrüdüanka’ kuşunu uzaya çıkarırken, ekrana bir tutam ‘Atatürk resmi’ serpen yeni Osmanlıcı retorikten ibaret. Trump ile birlikte ‘demokrasi promosyonu’ sahtekârlığına ihtiyaç duymayan ABD için gayet de kullanışlı.