İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) eski başkanı Sadi Güven ve üyelere hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada karar çıkmadı. İmamoğlu’nun avukatlarının reddi hakim talebi reddedildi. Bir sonraki duruşma 21 Eylül'e ertelendi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, 13 bin oy fark ile kazandığı 31 Mart seçimlerinin iptal edilmesinin ardından yaptığı basın açıklamasında dönemin YSK başkanı ve üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davanın duruşması, Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde bugün görüldü. Duruşmaya Ekrem İmamoğlu katılmadı.
Ekrem İmamoğlu’nun avukatlarının reddi hakim talebi reddedildi. Mahkeme, bir sonraki duruşmayı 21 Eylül'e erteledi.
İmamoğlu'nun avukatı Kemal Polat, Gerçek Gündem'e yaptığı açıklama "Bu içi boş bir dava. Delillerimizin incelenmesini istedik. Mahkeme bunu kabul etti. Evet bu kararı, iyi bir gelişme olarak değerlendirebiliriz. Zaten o deliller incelenince YSK’ya dair bir ifade olmadığı görülecektir" dedi.
CHP'lilerden oluşan kalabalık bir grup, İmamoğlu'na destek amacıyla adliyenin önüne gitti. Duruşmaya sadece 50 kişilik salon tahsis edildi. Avukatlar da dahil olmak üzere kalabalık dışarıda kaldı.
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, duruşma salonu önünde alkışlarla karşılandı.
Gerçek Gündem'in aktardığına göre, İmamoğlu'nun avukatlarının reddi hâkim talebi reddedildi.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, İBB Başkanı İmamoğlu'nun "Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen zincirleme hakaret" suçundan 1 yıl 3 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti.
Davada mütalaasını açıklayan savcı, hapis cezasının yanı sıra İmamoğlu hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ‘siyasi yasak’ içeren 53. maddenin de uygulanmasını da istemişti. Davanın Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde bugün yapılacak duruşmada karar çıkması bekleniyordu.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 30 Ekim 2019 tarihinde Fransa'nın Strasburg kentinde düzenlenen Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak katıldı.
İmamoğlu bu kongrede yapmış olduğu konuşmada; seçim sürecinde kamu kaynaklarının iktidar lehine sınırsız bir şekilde kullanıldığını, seçim süresince toplumu bölen ve kutuplaştıran dil kullanıldığını, Cumhurbaşkanı ve kabine üyelerinin seçim yasaklarını dikkate almayan eylem ve uygulamalarını, devletin haber ajansı olan Anadolu Ajansının seçim sonuçlarını manipüle etmek istediğini aktardı.
İmamoğlu iktidarın 31 Mart seçimini yönetmekle yetkili olan Yüksek Seçim Kurulu kararı ile iptal ettirerek kazanmak istediğini vurguladı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 4 Kasım 2019 tarihinde bir açıklama yaparak kongrede yapmış olduğu konuşmasından dolayı İmamoğlu için "Avrupa Parlamentosu'na gidip, Türkiye’yi şikayet eden ahmağa söylüyorum; bunun bedelini bu millet sana ödetecek. Bu iş bu kadar bedava değil" dedi.
İmamoğlu aynı gün ( 4 Kasım 2019) Soylu’nun bu sözlerinin hatırlatılması üzerine basın mensuplarına yaptığı açıklamada " 31 Mart'ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa' da onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan biten şeylere baktığımızda, tam da 31 Mart' ta seçimi iptal edenler ahmaktır, önce oraya bir odaklansın" ifadelerini kullandı.Bütün bu olaylar üzerine Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı tarafından 15/11/2019 tarihli ihbar üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Soruşturmanın ardından dava açılmıştı.
Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada Ocak ayında ara celseye katılan İmamoğlu, kendisini şu ifadelerle savunmuştu:
"Öncelikle burada verilen demeç bir soru üzerine verilen demeçtir. Sorunun temelinde İçişleri Bakanı'nın şahsıma yönelik açıklamalarında 'Ahmak' kelimesini kullanmasıdır. Söz konusu cevabım bu sorunun üzerine olmuştur. Dolayısıyla bana kullanılan bu 'ahmak' kelimesine karşılık olarak kullanılmış bir kelimedir ve muhatabı da Sayın İçişleri Bakanı'dır. Dolayısıyla asla YSK'yı veya üyelerini herhangi birisini muhatap olarak böyle bir beyanda bulunmadım.
Seçimin iptal etmesine yönelik bütün siyasi aktörler, hükümeti temsil eden siyasi kimlikler ve herkes bu konuda beyanda bulundular. YSK'nın ne yaptığı ya da ne kararlar verdiği benim sözümün muhatabı değildir. Benim irademi kendi ifadem tanımlar. İptal edenler ibaresinden ettirenleri kastettim. YSK üyelerini kastetmedim."