Alman basınında, Ali Babacan’ın AKP’den ayrılmasının yanı sıra Yunanistan’ın yeni başbakanı Miçotakis ve Avrupa’nın mülteci politikası ile ilgili yorumlar ön planda.Stuttgarter Nachrichten gazetesinde, Türkiye'de Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) cephesinde yaşanan gelişmeler masaya yatırılıyor:"15 yılı aşkın sürenin ardından, Türkiye Cumhurbaşkanı‘na, giderek otoriterleşen siyasetinin faturası kesildi. Erdoğan'ın geçmişteki yol arkadaşları olan eski Ekonomi Bakanı Babacan ve eski Başbakan Davutoğlu, kendi partilerini kurmak istiyor. Bu bölünmeler Erdoğan'ın AKP'sini zayıflatacak. Ancak bu, Erdoğan'ın değer kaybedeceği anlamına gelmiyor. Cumhurbaşkanı, hala açık ara Türkiye'nin en popüler siyasetçisi konumunda. Konjonktürün toparlanması ve siyasi cadı avının sona erdirilmesi suretiyle iç siyaset ikliminin sakinleşmesi, AKP'nin popülaritesini yeniden artırabilir."Karlsruhe'de yayınlanan Badische Neueste Nachrichten gazetesinde ise gözaltına alınmasının ardından serbest bırakılan Sea Watch kaptanı Carola Rackete özelinde mülteci sorununun özüne odaklanılıyor:"İtalya İçişleri Bakanı Matteo Salvini'yi karşısına alarak izinsiz bir biçimde mültecileri Lampedusa'ya getiren Sea Watch kaptanı Carola Rackete, ‘Bu insanları kimse istemiyor‘ diyor. Avrupa'nın mülteci dramı bundan dört yıl önce patlak vermişti. Sea Watch 3'ün hikayesiyse bu süreçte yalnızca küçük bir kısım. Buna rağmen yaşananlar, konu yardıma muhtaç insanlara yardım olduğunda Avrupa‘nın ahlakının ne derecede gaddarlaştığını gösteriyor. Tüm bunlar daha insani bir biçimde gerçekleşebilirdi. Bundan altı ay önce ‘Mülteciler İçin Küresel Pakt‘ imzalanmıştı. Anlaşmada, mülteci hareketlerinin üstesinden gelebilmek için alınması gereken önlemlere yer veriliyordu. Problem, neredeyse hiçbir hükümetin anlaşmaya uymaması. Bunun yerine birçok ülkede milli egoizmler ön planda."Regensburg'da yayınlanan Mittelbayerische Zeitung'da da İtalyan siyasetinin mülteci sorununa yaklaşımına değiniliyor:"İçişleri Bakanı Matteo Salvini, muamelesini sertleştirdi. İtalyanların son yıllarda artan korkularıyla ustalıkla oynuyor. 45 yaşındaki Lega liderinden memnuniyetsizliğinizi ifade edebilirsiniz. Ancak Salvini'nin başarısı yalnızca, yurttaşlarının kendilerine inançlarını yitirmiş olmalarından ötürü mümkün oluyor."Münchner Merkur gazetesinde ise Yunanistan'da Kiryakos Miçotakis‘in sandıktan zaferle çıkması bağlamında Brüksel-Atina ilişkilerinin geleceğine değiniliyor:"Geleneksel olarak devletçi bir anlayışın hüküm sürdüğü Yunanistan'da, piyasa ekonomisi reformları vaadiyle hiçbir politikacının seçim kazanması mümkün olmazdı. Hele ki mutlak çoğunlukla. Bu nedenle Miçotakis, Avrupa'nın alkışını hak ediyor. Ancak bu, Atina'daki yeni güçlü adama yetmeyecek: Miçotakis'in reform gündemindeki ana bileşen, şirketler için vergi indirimine gitmek. Ancak başbakanın bunun için finansal manevra alanına ihtiyaç var ve bu alanı ona yalnızca Yunanistan'ın kredi kuruluşları sağlayabilir. AB'nin bir karar vermesi gerekiyor: Tsipras'ın zıttı ile, yani Miçotakis ile AB'nin ilk defa Atina'da bir ortağı var ve bu ortak kararlı bir biçimde ülkeyi krizden çıkarmak istiyor. Bu, Avrupa ona destek verdiği takdirde pekala gerçekleşebilir. Ancak bunun bedeli yüksek: Miçotakis'in başarısızlığını Avrupa'nın kaldırması çok daha zor olur."dpa / BÜ,ET© Deutsche Welle Türkçe