Sokağa çıkma yasağının 82. gününü doldurduğu Sur halkı: Toledo’dan önce canımızı kurtaralım!

Sokağa çıkma yasağının 82. gününü doldurduğu Sur halkı: Toledo’dan önce canımızı kurtaralım!

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde sokağa çıkma yasakları ve operasyonlar dün 82. gününü doldurdu. 24 bin kişinin yaşadığı 6 mahallenin nüfusu, terör olaylarıyla 2 bine düştü. İlçede 6 Ekim’den bu yana 44 asker, 17 polis ve 1 korucu şehit düştü, 219 PKK’lı öldürüldü. Sivil kayıplarla ilgili resmi veri yok.

Hürriyet'ten Zeynep Bilgehan'ın izlenimlerine göre, kırgın Diyarbakır’da herkesin hemfikir olduğu tek şey, çözüm sürecindeki huzurlu günlere özlem. Hendeklere karşı çıkan bir esnaf, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Sur'u Toledo'ya çevireceğiz" sözüne de gönderme yaparak, "Tahir Elçi de hendek istemiyordu, kalemle çözmeye çalışıyordu. Şimdi bir ay öncesinden iyiyiz. Ama Toledo’dan önce canımızı kurtaralım” diyor. Dağkapı’daki meşhur Kaburgacı Selim Amca’nın sahibi Çetin Nazlıcan da Diyarbakır’da 20 bine yakın kişinin işini kaybettiğini söylüyor.

Hürriyet'te yer alan Diyarbakır izlenimlerine ilişkin haberden bazı bölümler şöyle:

Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy’un açıklamasına göre yasak ‘esnafın ricası üzerine’ kaldırıldı. Ara sokaklar polis bariyerleriyle kapalı. Ana caddede 20 metrede bir kontrol noktası var. Kepenkler açık olsa da tatlar kaçık. Sokakta esnaf, az sayıda halk, çokça polis ve asker var.

Ulu Camii’nin önündeyiz. 60 yıldır Diyarbakır’da olduğunu söyleyen Mehmet Baran, çözüm sürecinde etrafın sakin olduğunu anlatıyor. Yaşanan ‘duygusal kopuş’larla ilgili, “Ben demokratik bir Türkiye’de birlikte yaşamayı tercih ediyorum. Gitmek isteyenler de hiçbir yere varamaz” diyor. Diğer yanımızdaki 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Jiyan Edemen ise şunu söylüyor: “Çözüm sürecinde Diyarbakır hiç görmediğim kadar kalabalıktı ve kimse halinden şikâyetçi değildi. Bütün sorunlar çıkar çatışmasından başladı. Olayların biteceğini düşünmüyorum. Özerk bir sistem olmalı.” 

Esnaf en çok şikâyetçi kesim. Tarihi Hasan Paşa Hanı’nın işletmecisi Sait Özkan 40 yıldır böyle şey görmediğini anlatıyor: “1980’lerde, 90’larda sokağa çıkma yasakları oluyordu ama gündüz herkes işine bakıyordu. Bu hendekler nereden çıktı anlamadım. Bu asırda böyle şey olmaz. Rahmetli Tahir Bey (Elçi) gelir çayımızı içerdi. O da hendek istemiyor, kalemle çözmeye çalışıyordu. Şimdi bir ay öncesinden iyiyiz. Ama Toledo’dan önce canımızı kurtaralım.” 

Bir esnaf, girilemeyen yerlerle ilgili şüphelerini şöyle dile getiriyor:

“Eskiden ‘Şu tanıdığın, bu ahalinin çocuğuymuş’ diye haber gelirdi, cenazeye giderdik. Şimdi cenaze çıkmıyor, bilmiyoruz.” 

Dağkapı’daki meşhur Kaburgacı Selim Amca’nın sahibi Çetin Nazlıcan da Diyarbakır’da 20 bine yakın kişinin işini kaybettiğini söylüyor:

“Diyarbakır’ın ekonomisi Sur’dan döner. Dükkanımda çalışan sayısı 13’ten 4’e düştü. Devlet bitecek diyor ama nasıl bitirecek? Çocuklarımızın psikolojisi bozuldu. Halk arasında konuşulan şu: ‘1990’larda devlet köyleri yakıp halkı evinden etti. Şimdi aynısını PKK şehirlerde yapıyor...’ Sur’un çocukları da sorunlu olacak. Ekmek bölünür gibi ülke bölünmez.”

 

"Çatışma bölgesi 200-300 metre uzağımızda"

 

İki ay kapalı kaldıktan sonra açılan Ulu Cami’nin önündeki taburelerdeyiz. Arkada patlama sesleri var. Çatışma bölgesi 200-300 metre uzağımızda. Ana caddeden güvenlik güçlerinin araçları kirpiler ve akrepler ile hendekleri kapamak için toprak taşıyan kamyonlar geçiyor. Biraz sonra bu atmosfer ‘normal’leşiyor. Yanımızdaki 80 yaşındaki Mehmet Baran, “Bak bu top sesiydi. Bu da top. Şimdi mayın patlattılar. Dün avluya şarapnel düştü” diye bilgi veriyor. O esnada bir hareketlilik oluyor, aceleyle giden kirpi ve akreplerin sayısı artıyor. Bir ambulans takip ediyor onları. Sonradan öğreniyoruz ki ambulans o gün şehit olan Seçkin Çil’i taşıyor... 

Bir buçuk ay önce, “Bir hafta sonra tamamdır” denilen yerlerden hâlâ sonuçalınamamış, Sur’un yüzde 20’si kaldı deniliyor. Konuştuğumuz esnaf ve vatandaşların çok azından hendek ve barikatçılar için olumlu sözler duyuyoruz, eleştirenlerin sesi daha gür çıkıyor. Daha önceki gelişimizde polisler, karşılıklı sokak çatışmalarını anlatırken, şimdi, mayın ve kanaslı nişancıların tuzakları konuşuluyor. Köklü bir esnaf, “90’larda devletin halka yaptığını şimdi PKK yapıyor, sivillerin cenazeleri de çıkmaya başladığında bakalım işin sonu ne olacak?” diyor.

Haberin tamamı için tıklayın