Sokağa çıkma yasağı uygulanan Cizre’de eğitimden sonra sağlık hizmetleri de felç oldu. Hamilelerin evde doğum yaptığı, bebeklerin aşı olamadığı, hastane ve doktora ulaşılamıyor. Cizre’de doktorluk yapan Serdar Küni yaşanan sıkıntıları anlatırken “Yaşam hakkının bulunmadığı yerde sağlık hakkını aramak lükse kaçıyor” dedi. Küni, diyalize ihtiyacı olan hastaların makinelere ulaşamadığını belirtti.
Hürriyet’ten Mesude Erşan’ın haberine göre Güneydoğu Anadolu’daki birçok ilçede düzenlenen operasyonlar ve sokağa çıkma yasakları nedeniyle hem hastalar hem de doktorlar hastanelere, aile sağlık merkezlerine ulaşamıyor. Hastanelere sadece ‘büyük mecburiyet’ halinde gidiliyor.
Çatışmalardan hastaneler de nasibini alıyor. Mermi ve roketlerin isabet ettiği hastaneler, çatışma bölgelerine bakan bölümlerini başka servislere kaydırıyor. Sağlık personeli, güvenlik nedeniyle hastanelerde konaklıyor. Sağlık Bakanlığı, bölgede görev yapan doktor ve sağlık personelinin kaçının istifa ettiği, kaçının rapor aldığıyla ilgili bilgileri talep etmemize rağmen bizimle paylaşmadı. Ancak bölgeden gelen haberlere göre doktor sayısı çok azaldı. Bakanlık bir yandan bir haftalık nöbetleri gündeme getirirken diğer yandan gönüllü çalışmak isteyen doktorları bölgeye kaydırmaya devam ediyor. Ayrıca farklı illerdeki Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri’nden (UMKE) gönderilen doktor ve sağlık personeli Şırnak’ta görevlendirildi. Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık Bakanlığı’na bölgede gönüllü doktorluk için gereken desteği verebileceklerini bildirdi.
Operasyonların son günlerde yoğunlaştığı Şırnak’ın Cizre ilçesinde 10 yıldır doktorluk yapan Serdar Küni, acil durumlarda çağırılan 112 ambulansları için cevabın ‘gelemez’ olduğunu belirterek, “Cizre Devlet Hastanesi’nin önü zırhlı araçların ablukası altında. Bunlardan mahallelere doğru ateş ediliyor. Karşı taraf da ateş ediyor. Kimse hastaneye gidemiyor. Mahallerde yaşayan sağlıkçılar varsa onlarla ihtiyaçlar giderilmeye çalışılıyor” dedi. Yine Cizre’deki 8 aile sağlığı merkezindeki 35 aile sağlığı biriminin hepsinin kapalı olduğunu anlatan Dr. Küni, “İnsanlar başlarını dışarı çıkaramıyor. Hiçbir koruyucu sağlık hizmeti (başta aşılar) yapılamıyor. Gebe takibi mümkün değil. Kronik hastaların ilaçlarında birkaç gün içinde (ilaçlar bitince) sorun yaşanacak. Çünkü eczaneler açılamıyor. Diyalize girmesi gerekenler gidemiyor. Doğumları mahallelerdeki kadınlar yaptırıyor. Çocuklar, kadınlar, insanlar ölürken sadece seyirci kalabiliyoruz. Bir hekim olarak vicdanımız sızlıyor” diye konuştu.
Bölgedeki doktorlar dahil, devlet memurlarının birçoğunun ayrıldığını belirten Dr. Küni, “Sağlık Bakanlığı teşvikle, 15’er günlük geçici görevlendirmeyle buralara doktor yolladı. Ama hastalar hastaneye ulaşamıyor ki. Yaşam hakkının bulunmadığı yerde sağlık hakkını aramak lükse kaçıyor” dedi.
TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Şeyhmus Gökalp, Sağlık Bakanlığı’nın bölgedeki hastanelerde görev yapacak doktorları 1’er haftalık nöbetler halinde çalıştırma kararıyla ilgili, “Bizce bu çözüm değil. Hastaneye personel yerleştirip güvenlik sağlansa bile sokağa çıkamayan hasta hastaneye ulaşamayacaktır. Hendeğin öbür tarafındakiler sağlık hizmetinden faydalanmadan ölüyorlar. Kanamadan kaybediliyor çoğu” dedi. Cizre Devlet Hastanesi’nde normal koşullarda günde ortalama 8-9 doğumun gerçekleştiğini belirten Dr. Gökalp, “Son 9 günde hastaneye doğum için sadece 4 kadın geldi” diye konuştu.
Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Cengiz Günay, hastanelere başvuramayan çok sayıda ateşli silah yaralısı olduğunu söyledi. Sokağa çıkma yasağı bulunan ilçelerde yaşayanlardan haber alamadıklarını belirten Dr. Günay, şöyle konuştu: “Malum kış şartları. Enfeksiyonların çok olduğu dönem olmasına karşın çocuklar soğukta, karanlıkta ve yeterince beslenemiyor. Yaşlısı, genci, çocuğu başlarını çıkarıp bırakın sağlık hizmeti, bir bardak su, bir parça ekmek istemeye korkar duruma geldi. Orada çalışan sağlıkçı arkadaşlar da nereden geleceği belli olmayan bir kurşunun hedefi olmaktan korkuyor. Hastanenin Sur’u gören kısımlarını boşalttılar.” Olayların başladığı ilk günden itibaren tayinlerin durdurulduğunu anlatan Dr. Günay, “Çatışmaların kısa süreceğini düşündüğümüz bir dönemden, ‘artık istifa edeyim, gideyim’ boyutuna geldik. İzin, rapor alanlar, istifa edenler var” diyor.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şube Eş Başkanı Ramazan Kaval sokağa çıkma yasağının uygulandığı yerlerdeki yaralı ve hastaların hastanelere ulaşmasının mümkün olmadığını söyledi. Kaval, “Burada herkes potansiyel suçlu. Sağlık personeli de buna dahil. Biz sağlıkçı kimliğiyle, temel insan hakkı olan yaşam hakkına saygı duyarak, polis de gelse çatışan da gelse hizmet etmek zorundayız. Ancak sağlık personelini (112 çalışanları) potansiyel suçlu olarak görerek, gözaltına alıyorlar. Dayak yiyen arkadaşlarımız oldu. Ortalık kan, revan içinde. Psikolojimiz bozuldu” dedi.
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin isabet aldığını, Diyarbakır Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi’nin bazı servislerinin binanın arka taraflarına doğru taşındığını anlatan Kaval, “Arkadaşlarımızdan mümkün olduğu kadar işlerinin başında olmasını istiyoruz. Bırakırsak kan kaybından, hastalıktan halk telef olacak. Sur’da su ve elektrik yok, altyapı çökmüş. Bereket versin ki kış. Yoksa bulaşıcı hastalıklardan kırım yaşanırdı” dedi.
Hizmetlerde sorun yok
Şırnak Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Hakan Tokur, altı hastane ve iki ağız ve diş sağlığı merkezinde yeterince doktor ve sağlık personeli bulunduğunu söyledi. Tıbbi malzeme ve ilaç açısından da sorun yaşamadıklarını belirten Dr. Tokur şu bilgileri verdi: “Cizre hastanemizde 200, Silopi’de 150 personelimiz var ve hepsi özveriyle çalışıyor. Personelin hastanelerde kalabilmesi için odalar tahsis ettik. Diyaliz hastalarını Cizre Devlet Hastanesi’nde misafir ediyoruz. Malzeme, ilaç, tanı, tedavi ve ameliyatlarda sıkıntımız yok. En az iki ay stoklu çalışıyoruz. Hazırlığımızı yapmıştık. Ameliyathane, doğumhane aktif çalışıyor. Ama sadece önemli hastası olanlar hastanelere geliyor. Başım ağrıyor diye gelmiyorlar. Aslında gönüllü doktorlara ihtiyacımız yoktu. Destek için geldiler. Moral, motivasyon, birliktelik açısından çok anlamlı oldu gelmeleri.”
İstifa eden personelle ilgili sorumuz üzerine Dr. Tokur, “Olay sebebiyle istifa yok. Ama burası mecburi hizmet bölgesi. Süresi biten gidiyor” yanıtını verdi.