Verdiği röportaj ile sosyal medyada, “muhalif teyze” ve “Che’nin halası” olarak tanınan Zehra Canan, sokakta açtığı tezgâhta ördüklerini satıyor. Defalarca kez polis tarafından kaldırılmasına tepki gösteren Canan, “Baskılara boğun eğmem, isterseler hapse atsınlar. Seyyarlardan utanıyorlarmış. Sen kasana trilyonları aktarıyorsun, yandaşlarına 20 bin lira maaş veriyorsun, bize de ver de bizde çalışmayalım” dedi.
Artı Gerçek'in haberine göre, 3 bin liraya yakın ceza kesildiğini anlatan Canan, “Niye bana ceza kesiyorlar?” diye sordu. Canan, “Biraz sosyal devlet olun. Sen fakire neden bu kadar ceza kesiyorsun. Senin yaşama şansın varda, seyyarın yok mu? Zaten bunca zorluk çekmesek bizde olsa bu işi yapmayız. Seyyarlar kötü gösteriyormuş ülkeyi. Tabii sen ekmeğini yiyorsun, altında araban var, sıcak evin var. Ülkeyi güzel göstermek istiyorlarmış, valla ülkeyi güzel göstermesinler” diye sitem etti.
Canan sözlerin şöyle devam etti:
“Madem sen devletsin, gel teyze sen ne yapıyorsun diye sor. Niye burada duruyorsun demeden alıp götürüyorlar. Madem Türkiye Devletini koruyorsun, düzenli bir toplum istiyorsun o zaman hepimizin yaşama hakkı olduğunu kabul edeceksin. Herkesin yaşama hakkı var. Sen kütür kütür maaşını alıyorsun da ne yiyecek bu adam? Zıkkım mı yiyecek. Sen oy almayı biliyorsun ama o adamdan. Kendi koltuğunu koruyorsun. Ne yiyecek bu adam biraz düşünün ya. Ben meraklı mıyım buz gibi havada çalışmaya. Bende evimde oturmak isterim. Ama biz evde dursak da soğuk. Düzenli bir devletsen gel insanlara halini sor. Yasaklamazsın. Yasaklayacaksan da bize maaş vereceksin.”
“Nereye otursam oradan kalk diyorlar. Başıma yüz tane polis geldi. Bir defasında elinde silahıyla bir polis seni gebertirim dedi. He valla. Seni gebertirim kalk dedi. Polis olabilirsin ama sokaklar onun mu, sokaklar onun tapulu malı mı? Ben özgürüm tamam mı? Sen benim kişisel haklarıma karışamazsın. Zabıta karışır, vali niye karışıyor bu seyyara. Zabıtanın işi yok mu? Gitsin dükkanları denetlesin. Lokantalara baksın, kurtlara baksın, sağlıklı besinlere baksın. Ben açıkta gıda satmıyorum. Dünyanın her yerinde seyyar satıcılık var. Tabii kendileri milletin vergileri ile geçiniyorlar.”
Konuşmalarının ardından herhangi bir baskıya uğrandınız mı sorusuna ise Canan, baskı olsa da olmasa da söylediklerinden bir adım geri atmayacağını söyledi. “Baskılara boğun eğmem” diyen Canan, “70 yaşıma geldim, en fazla beni öldürürler. İsterseler hapse atsınlar. Niye vazgeçeyim, ben toplumun gerçeklerini konuştum. Ben zenginden yana değil, fakirden yanayım. Ben yoksul yetiştirildim, seyyardaki insanlar da yoksul. Ben kendim için konuşmadım. Ben toplumdaki yaşam tarzını konuştum. Devlet bunu kabullensin, devlet fakir yok diyor. Ben yoksulların hakkını savunmak için konuşuyorum. Kendileri o makamda oturup, senden benden utanıyor. Dünya bilmiyor mu benim yaşam tarzımı? Niye inkâr ediyorsun, niye üstünü örtüyorsun? Madem bizden utanıyorsun o zaman bunlara imkân, sosyal düzen sağla” diye konuştu.
ArtıGerçek’e konuşan Canan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile gerçekleştirdiği görüşmeyi de şöyle anlattı:
“Beni belediye basın bürosundan arayarak, gelip evden alacaklarını, Mansur Yavaş ile görüştüreceklerini söylediler. Mansur Yavaş beni makamına koymazdı. Ama davet etti yanına. Sonra yanına gittiğimde ise konuşmalarımı çok beğendiğini söyleyerek, ‘süper konuştun’ dedi. Neden seyyar satıcılık yaptığımı sordu. Bende geçinemediğimi, borçlarımın olduğunu söyledim. Ben soğukta çalışmanın meraklısı mıyım dedim. Sonra bana ürünlerimi satabileceğim bir yer ayarlayacağını söyledi. Çok mutlu oldum.”