301 kişinin yaşamını yitirdiği Soma katliamı, Gezi Parkı protestoları sırasında Okmeydanı'ndaki evinden ekmek almaya çıkarken 16 Haziran 2013'te polis tarafından başından vurularak komaya giren ve 269 gün sonra hastanede yaşamını yitiren Berkin Elvan, ezi Parkı protestoları sırasında Okmeydanı'ndaki evinden ekmek almaya çıkarken 16 Haziran 2013'te polis tarafından başından vurularak komaya giren ve 269 gün sonra hastanede yaşamını yitiren Berkin Elvan, KHK ile işlerinden atıldıktan sonra "İşimi geri istiyorum" talebiyle açlık grevine başlayan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın savalarına bakan Halkın Hukuk Bürosu’nun İstanbul'da görev yapan tüm avukatlarının tutuklandığı belirtildi. Büroyu meslektaş dayanışması için her gün başka bir avukatın açtığı aktarıldı.
Cumhuriyet'ten Seyhan Avşar'ın ahberine göre büro, en son 18 Aralık 2018 günü basıldı. Gözaltına alınan avukat Yaprak Türkmen, 20 Aralık Çarşamba günü savcılık tarafından ifadesi alınmadan hâkimliğe sevk edilerek tutuklandı. Umut Hukuk Bürosu ve Ezilenlerin Hukuk Bürosu (EHB) çalışanı çok sayıda avukat da tutuklu. Tutuklu avukatlar iddianame bekliyor. Avukatlara yönelik baskıyı değerlendiren hukukçular, istenenin muhalifleri savunmasız bırakmak olduğunu söylüyor.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı Avukat Gökmen Yeşil,konuya ilişkin oalrak şu değerlendirme bulundu:
“Bir kişiyi yasadışı örgüt üyeliği veya propagandası ile suçlamak ve tutuklamak için özel hiçbir delile gerek kalmıyor. Şayet iktidar birilerini susturmak, etkisizleştirmek istiyorsa konu hemen ilgili emniyet birimlerine aktarılıyor. Polis tarafından hazırlanan dosya yine iktidarın idari bir infaz memurluğuna dönüşmüş olan savcılığa iletiliyor. Savcılık da tutuklanması gereken, zaten karar çoktan verilmiştir, kişileri Sulh Ceza Hâkimliği adını kullanan İnfaz Mahkemesine sevk ederek tutuklama yönündeki infazı gerçekleştirmiş oluyor. Gizli tanık da varsa suçlu olduğunuza ‘kesin’ gözüyle bakılıyor. Kısacası meslektaşlarımızın tutuklanma sebebi, bir tarafında devletin, kamu görevlilerinin veya patronların olduğu dava ve olaylarda mağdurun, muhalifin avukatlığını üstleniyor olmalarıdır. Esasen OHAL adı verilen karanlık içinde, grevsiz bir işyeri, hesabı sorulmayan işçi cinayetleri, işkence merkezine dönüşen hapishaneler bir bütün olarak hak gaspları biraz da avukatların ve hukuk örgütlerinin susturulması ile mümkün. İktidar da bunun için bizi susturmaya çalışıyor."
HHB’nin, avukatları özgür olana dek nöbetleşe açılacağını da söyleyen Yeşil, şöyle devam etti:
“Bu eylem sembolik. HHB’nin dört duvardan ibaret olmadığını, bir avukatlık yapma biçimi olduğunu ve tutuklamaların bu pratiği engelleyemeyeceğini hepimiz biliyoruz. HHB’li arkadaşlarımızdan Engin Gökoğlu’nun, tutulduğu Tekirdağ Hapishanesi’nde gördüğü işkence sonucu kolu kırıldı. Avukat Gürkan İstekli’ye Urfa Emniyeti’nde uygulanan işkence doktor raporu almasının önüne geçilerek gizlenmeye çalışıldı. İşkence genel olarak ve sistematik bir şekilde uygulanıyor. İşkenceci kamu görevlileri ise hükümetin en yetkili ağızlarından verilen cezasızlık."
Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) üyesi avukat Sinan Zincir ise muhalif avukatların her dönem güç ve iktidar odaklarının hedefinde olduğuna dikkat çekerek, “3 aylık süre içinde HHB iki defa basılmış, 19 avukat tutuklandı. Bir gecede 8 farklı cezaevine sürgün edildiler. Ayakta sayım vermediği için Barkın Timtik, 35 yılı aşkın görüş yasağı aldı. Platformumuz üyesi olan EHB avukatları Özlem Gümüştas ve Sezin Uçar, Gezi direnişçilerinin ve sosyalistlerin avukatlığını yaptıkları için tutuklandı” dedi. HHB’li avukatların Berkin Elvan, Soma Katliamı, Dilek Doğan, Nuriye ve Semih davası gibi toplumsal davalarda avukatlık yaptıkları için hedef haline geldiklerini söylen Zincir, “Meslektaşlarımızla HHB’yi açma kampanyası başlattık. Tutsak arkadaşlarımıza halkımıza söz verdik. HHB açık kalacak, ezilenler savunmasız kalmayacak. Hem HHB, hem de EHB ile birlikteyiz. Tutuklu avukatlar için başlatılan Adalet Nöbeti şimdi tüm tutsak avukatlar ve gazeteciler için devam ediyor. Bu iktidar ve kapıkullları bizden nefret ediyorlar çünkü biz OHAL’e karşı etkin ve güçlü bir mücadele yürüttük. Arkadaşlarımız tutsak edilse de halklarımızı yalnız bırakmayacağız" ifadesini kullanndı.
Avukatlık yapma şekillerinin sistemi rahatsız ettiğine değinen Zincir özetle şunları söyledi: “Etkin hukuki yardımda bulunduğumuz, işkenceye karşı mücadele ettiğimiz, ezilenlerin, emekçilerin, mevcut AKP sistemine karşı olan muhaliflerin avukatlığını yaptığımız için hedef oluyoruz. Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Akın Atalay, Mustafa Kemal Güngör ve Bülent Utku arkadaşlarımız da tutuklanmıştı. Adeta siyasal bir rehine olarak Akın abinin tutukluluk hali hâlâ devam ediyor.”
ise OHAL’le birlikte tüm muhalifetlere yönelik baskı ve sindirme politikasının yoğunlaştığına, iktidarın savunmayı da susturma yolunu seçtiğine dikkat çekti. “HHB’li tüm avukatlar mesleki faaliyetleri kriminalize edilerek hapishanelerle ‘uslandırmaya’ çalışılıyor” diyen Avçil, özetle şunları söyledi: “Avukat arkadaşlarımız savunmanlıklarını yaptıkları müvekkilleri nedeniyle gözaltında. Savunma üzerindeki baskıların arttığı bu günlerde baroların ve Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) sessiz kalması politik bir tutum. Baroların ve TTB’nin bu sessizliği ve hatta Barolar Birliği Başkanı’nın açıklamaları karşında biz mesleği ve meslek onurunu korumaya devam edecegiz.”
Umut Hukuk Bürosu avukatlarından Berrak Çağlar ise OHAL bahane edilerek 200 bine yakın kamu personelinin işten atıldığına dikkat çekti. ÇHD ve ÖHD’nin aralarında olduğu çok sayıda derneğin kapatıldığını hatırlatan Çağlar, “Mussolini’nin bir sözü var. ‘Eğer avukatlar olmasaydı bu ülkeyi daha iyi yönetirdim’ diye. O sözün vücut bulduğu günlerden geçiyoruz. Devrimci avukatlar tutuklanıyorlar. Niçin? Yapılan onca baskıya kimsenin ses çıkarmaması için. Siyasi iktidar kendisine karşı çıkan tüm farklı sesleri susturmak istiyor. İşte o farklı seslerin yanında olan avukatları tutuklayarak yapıyor bunu” diye konuştu. Çağlar, avukatlar hakkındaki iddianamenin ne zaman hazırlanacağını bilmediklerini de dile getirerek, “Biz bu süreçte meslektaşlarımızla omuz omuza olacağız. Sözlerimi sevgili Selçuk Kozağaçlı’nın sıkça vurguladığı bir sözle tamamlamak isterim. ‘Biz haklıyız, biz kazanacağız’” dedi.