"Soma davası ilerledikçe olay örgüsü detaylara boğuldu, bunu fırsat bildiler"

"Soma davası ilerledikçe olay örgüsü detaylara boğuldu, bunu fırsat bildiler"

13 Mayıs 2014'te, Soma Holding'in işlettiği Manisa'nın Soma ilçesindeki Eynez maden ocağında çıkan yangın sonucu 301 işçi hayatını kaybettiği 8'i tutuklu 46 sanıklı davanın 34. oturumunda vardiya amirleri Hilmi Kazık ve Yasin Kurnaz'ın adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verildi.

İki vardiya amirinin tahliye edilmesini "politik bir durum" olarak tanımlayan davanın avukatlarından Pelin Buket Olcay, olay anının değil, öncesinde yaşanan ihmallerin de değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizerek, "Bizim bahsettiklerimiz uzun vadeli kusurlar ve ihmaller. Bunlara gözünüzü kapattığınız zaman yargılama değişir. Eski üretim panolarını, metan tehlikesini, facianın tüm nedenlerini, bağlantılarını araştırmazsak, tartışmazsak sonucu itibariyle gerçek bir yargılamadan ve adaletten bahsedemeyiz" diye konuştu.

 

"Dava ilerledikçe olay örgüsü detaylara boğuldu, bunu fırsat bildiler"

 

Dava sürecinin uzamasının, katliamın sebepleriyle ilgili tartışmanın odağını kaydırdığını belirten Olcay, "Sadece olay anı için işçi sabotajı mıdır, yanlış müdahale mi vardır; İsmail Adalı’ya işçiler yeri yanlış mı söylemiştir, vb şeyleri tartışır hale getirildik. Böyle olunca da bugün iki tahliye ile karşılaştık" dedi.

Mahkemenin verdiği kararların aileleri çok üzdüğünü aktaran Olcay, "Aileler bu tahliyeleri hiç beklemiyorlardı, adalete olan inançları yine sarsıldı. Biz böyle bir kararla karşılacağımızı biliyorduk, yalnız erken oldu. Aileler ile birlikte mücadeleye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

 

"Politik bir durum sözkonusu"

 

Sosyal Haklar Derneği'nin Soma Davası avukatlarından Pelin Buket Olcay'la yaptığı röportaj şöyle:

Soma davasının iki hafta süren 5. grup duruşmaları iki tahliye ile sonuçlandı. Bir değerlendirme yapabilir misiniz?

Mağdur müştekileri, tanıkları ve duruşmaya katılan aileleri dinledik bu iki hafta boyunca. Savcı mütalasını, vardiya amirleri Hilmi Kazık ve Yasin Kurnaz’ın tahliyesi yönünde verdi. Savcılık soruşturması aşamasındaki bilirkişi raporu bu dosyanın en önemli dayanığıydı. Ama tabii ki dava ilerledikçe özellikle dinlenen tanıklar itibariyle olay örgüsü ayrıntılara boğuluyor, bu karışıklığı da fırsat biliyorlar. Politik bir durum sözkonusu. Şu aşamada açıkçası kesinlikle tahliye beklemiyorduk. En azından talep ettiğimiz keşiften sonra olabilirdi. Çünkü biz daha delil ikamesi aşamasına bile gelemedik.

Keşif konusunu biraz açabilir misiniz?

Bizim keşif talebimiz vardı. Mahkeme de zaten kendiliğinden,resen keşif yapıp yapmamayı değerlendirecekti. Hakimle aralarda yaptığımız konuşmalarda bir bilirkişi heyeti hazırladı ve keşif konusunda da kararlıydı. Bu aşamada şöyle gelişmeler oldu: Celselerin aralarında sanıklar, madenin açılmasının zor olduğunu, o bölgenin kapalı olduğunu, açmak için dinamit kullanılamayacağını, ancak kazma kürek ile açılabileceğini, bunun da uzun süreceğini söylediler. Ayrıca bu celse başında gelen evrakların içinde Türkiye Kömür İşletmelerinin (TKİ) bir cevabı var. Mahkeme TKİ’ye “kapalı olan bölgenin açılması için güvenliği al” diye bir müzekkere yazmıştı. TKİ’nin cevabı “Bu konuda ben yeterli değilim, personelim de teknolojim de o bölgeyi açmak için yeterli değil şeklinde oldu.” Böylece topu şirkete atmış oldu. Bu madenleri işleten TKİ’nin bu cevabı gerçekten komik bir cevap.

Müşteki vekillerinin bunun üzerine taleplerinden bir tanesi de: “Burayı TKİ açamıyorsa MİGEM (Maden İşleri Genel Müdürlüğü) açmalı, MİGEM açamıyorsa Enerji Bakanlığı açmalı, ama bu iş devlet eliyle ve devlet kontrolünde yapılmalı. Çünkü burası devletin arazisi,madeni; bura da bir hizmet alım sözleşmesi var.” şeklinde oldu.

 

"Bilirkişi heyeti hazırlandı ama keşfe gidip gitmeyeceği belli değil"

 

Sonuç olarak keşifin ne zaman yapılacağı belli değil. Bilirkişi heyeti hazırlandı ama keşife gidip gitmeyeceği belli değil. Bize yine celse arasında “bir ön keşif yapılabilir, gidip yerin durumuna bakılabilir” denilmişti ama onunla ilgili de bir ara karar verilmedi. Bunun yerine kısaca bilirkişilerin atanması ile ilgili karar verildi. Tutuklu bulunan iki vardiya amiri hakkında tahliye kararı verildi. Ama bu iki vardiya amiri, kazanın olduğu vardiyanın vardiya amirleri değiller, kaza olmadan önceki ve kazadan sonraki vardiyaların amirleri bunlar.

Bizler biliyoruz ki bu süreç olay anı ile ilgili değil. Uzun ve sistemik sorunlarla göz göre göre felaketle sonlanan bir süreç sözkonusu.

Nasıl yani? Biraz açıklar mısınız?

Uzun süreç derken anlatmaya çalıştığım şu: Eski üretim panolarının usulüne uygun kapatılmadığını, bu nedenle yandığını, bu panolardaki kömürlerin hava alarak okside olduğunu,bazı bölgelerde metan sıkıntısı yaşandığını; şirketin bunları bildiğini, bütün bunlara rağmen üretime aynı baskı ile devam ettiğini biliyoruz. Uzun bir sürece yayılan bu ihmallerin, kusurların hiçbirine bakmayıp; yani faciaya zemin hazırlayan nedenlere, olayın evveline bakmayıp yalnızca 13 Mayıs’ta saat 14.30 civarında olan patlamalara ve yangınlara indirgenmiş durumda olay dosyada. Bu yüzden biz müşteki vekilleri teknik çalışmalarımızı hızlandıracağız dosya ile ilgili olarak. Çünkü örneğin sensör kayıtlarını, verilerini konuşamaz hale geldik. Bütün madenlerde kömür bantlarını izleyen kameralar vardır. Bu madende de üç kömür bantı var. Bantların başında, sonunda ve üstünde kameralar olmasına rağmen, olayın olduğu iki bantta da hiçbir kamera kaydı yok, sensör kayıtları yetersiz. Kalibrasyonlar yanlış. Bunları biz biliyoruz. Ancak mahkemede bunların hiçbiri tartışılmıyor. Sadece olay anı için işçi sabotajı mıdır, yanlış müdahale mi vardır; İsmail Adalı’ya, işçiler yeri yanlış mı söylemiştir, vb şeyleri tartışır hale getirildik. Böyle olunca da bugün iki tahliye ile karşılaştık.

 

"Facianın tüm nedenlerini tartışmazsak gerçek bir yargılamadan ve adaletten bahsedemeyiz"

 

Peki amaç ne sizce? Neden tartışamıyorsunuz bahsettiğiniz konuları?

Muhtemelen alıştırma yapıyorlar. Bizim bahsettiklerimiz uzun vadeli kusurlar ve ihmaller. Bunlara gözünüzü kapattığınız zaman yargılama değişir. Sorumlular konusunda da ciddi değişiklikler önümüze getirilir. Yani ilgili kamu görevlileri, şirket üst yöneticileri, sahipleri değil de olay anında orada görevli hangi işçi, mühendis, uzman varsa olay sadece onun üzerine yıkılır. Eski üretim panolarını, metan tehlikesini, facianın tüm nedenlerini, bağlantılarını araştırmazsak, tartışmazsak sonucu itibariyle gerçek bir yargılamadan ve adaletten bahsedemeyiz.

Peki bir sonraki duruşma tarihi ne zaman ve ailelerin bu tahliyeler karşısındaki tepkilerini anlatabilir misiniz?

6. grup duruşmaları 16 Şubat 2016’da başlayacak. Bizler avukatlar olarak daha iyi hazırlanacağız. Keşif ihtimali hala sözkonusu. Bilirkişilerin 4 Ocak’ta mahkemede hazır bulunmalarına karar verildi. Onlarla bu keşif meselesine karar verilecektir. Biz müşteki avukatları olarak davanın politik sonuçları olacağını biliyoruz, buna engel olunmak isteniyor, bunu da biliyoruz.

Aileler bu tahliyeleri hiç beklemiyorlardı, adalete olan inançları yine sarsıldı. Biz böyle bir kararla karşılacağımızı biliyorduk, yalnız erken oldu. Aileler ile birlikte mücadeleye devam edeceğiz. Aileler bizim için önemli bilgi kaynağı ve onlarla omuz omuza mücadele etmekten onur duyuyoruz. Sağlık kurumlarından uzun süre zehirlenme vakalarının araştırılmasını istemiştik ama dosya ile ilişkisi yoktur diye reddedilmişti. Bütün bunları tekrar değerlendireceğiz. Hiçbir şey bitmedi; aksine yeniden başladı. Herkes bunu görecek.