Soma'daki duruşmada devam ediyor: Taner Yıldız ve Alp Gürkan’ın adlarını unutmayacağız

Soma'daki duruşmada devam ediyor: Taner Yıldız ve Alp Gürkan’ın adlarını unutmayacağız

Manisa’nın Soma ilçesindeki maden faciasının soruşturması kapsamında Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın ilk duruşmasının sekizinci oturumu, 23 Nisan Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla bir günlük aranın ardından tekrar başladı. İlk duruşmanın bugün tamamlanması bekleniyor. Celseden önce madenci aileleri bir yürüyüş yaptı. Ellerinde 301 madencinin isimlerinin yazılı olduğu pankartla, "Kader değil, cinayet", "Soma’yı unutma, unutturma" sloganları atan aileler, polis kontrolünün ardından mahkeme salonuna alındı.

Sekizi tutuklu 45 sanığın ve sanık avukatlarının ek savunmalarının alındığı duruşma, yoklamayla başladı. Sanıklar salona girdiği sırada madenci aileleri “Bizim canımızı aldınız, Allah da sizin canınızı alsın” sözleriyle tepki gösterdi.

 

'Siz sanık avukatları neyin işbirliğini yaptınız?'

 

Sendika.org'un haberine göre, yoklama ve bazı belgelerin okunmasının ardından söz sırası müşteki avukatlarına geçti. İlk sözü alan Av. Selçuk Kozağaçlı, sadece madenci yakınlarının değil, aynı zamanda çalışmak için yeraltına girenlerin, ölerek yer altına girenlerin de avukatları olduğunu belirtti. Sanıkların yalanlarını ortaya çıkarmanın boyunlarının borcu olduğunu ifade eden Kozağaçlı, sanıkların ifadelerinde birbirlerini suçladıklarını anlattı.

Kozağaçlı’nın sanıkların geçmişlerinden söz ettiği sırada sanık avukatları itiraz etti. Kozağaçlı, “Biz müşteki tarafıyız, tabi ki aramızda iş bölüşümü yaptık. Peki ya siz sanık avukatları neyin işbirliğini yaptınız?” dedi. 

Duruşmada söz alan avukatların ifadeleri şu şekilde:

Av. Hatice Ataman: İş güvenliğini sağlamakla yükümlü işvereni sorumlu tutmayacağız da Mehmet Efe’yi mi sorumlu tutacağız? İşveren Efe’nin güvenliğini de almak zorunda.

Av. Sercan Aran: Müvekkilimin eşi yaşasaydı bugün 41. doğumgününü kutluyor olacaklardı ama ailesi burada. Fuat Ünal Aydın ve Ergün Yılmaz tutuklanmalıdır. Aydın’ın ifadesinde doldurulmuş defterleri imzalaması bir itiraftır. Ergün Yılmaz da 50 ppm değerinin üstüne gelindiğinde iş bıraktıklarını söylemektedir ama katliam gününü güya hatırlamamaktadır. Suçları ortadadır.

Av. Ceren Uysal: Biz normalde mahkemelerin bu tarafında olmaya çok alışık değiliz. O nedenle mahkemelerin tutuklamaya son halde başvurması gerektiğini savunuruz. Ancak görüyoruz ki sanıklarda pişmanlık dahi yok. Şirketi aklayarak kendilerini de aklama peşindeler. Kimse tutukluluk ile ölüm arasında kıyas yapmasın. Yaparsa tepki göreceğini de bilsin.

Serhat Dinç ve Serdar Günay tehlikeyi görmüşler ama işçileri tahliye etmemişlerdir. Üretim ve rant hırsından vazgeçmeyerek 301 insanın ölümüne sebebiyet vermişlerdir. Serdar Günay nasıl olur da 301 kişinin öldüğü bir olayda ‘risk yoktur’ der? Risk vardır. Sensörleriniz günlerce öttü ve sonunda 301 işçi öldü. Bu insanlar sorumlu olduklarını duruşmada da kabul etmişlerdir, tutuklanmaları gereklidir. Bu iki sanığın salıverilmesi, madenciler için risktir.

Av. Evren İşler: Sanık vekillerinden biri hem şirketin hem iki ayrı sanığın avukatı. Ona soruyorum; çatışma durumunda hangisinin hukuki yararını savunacak? Bir başka sanık avukatı, 18 kişinin avukatı. Bu insanların kurtuluşu birbirlerine suç atarak mümkün olsa, kimi savunacaklar? 301 kişi ölmüşken adil bir yargılama istiyoruz.

Bir meslektaşımız olaydan birkaç gün sonra madenci ailesinden vekalet almaya çalışırken, madenci ailesi kendisini 13 Nisan’da sanık avukatları arasında görüyor.

Av. Can Atalay: Sadece şehit ailelerinin vekili olduğumuz için değil, onların bir parçası olduğumuz için onu duyuyoruz. Biz bu salonda ölüme bakıyoruz. 301 kişinin ölümünden bahsediyoruz. İnsan ölüme mesafelenebilir. Ölen bir mühendisin her şeyin sorumlusu olduğunu söyleyebilir ama buradakilere saygısı olması gerektiğini düşünüyoruz.

Germinal’den bahsedebiliriz. 200 yıldan bu yana hiçbir şeyin değişmediğini biliyoruz. Sadece 2 bin lira maaşla çalışan mühendislerle çözülmeyeceğini biliyoruz. O yüzden Taner Yıldız ve Alp Gürkan’ın adlarını unutmayacağız.

Biz tutukluluk halini sevmeyiz. Yargılamanın hızlı olmasını, hüküm verilmesini isteriz. Ama ‘Kara Murat benim ve odur’ diyen iki sanığın delil karartma ihtimali var. Tutuklanmalıdırlar.

Ben kendim dahil hiçbir meslektaşıma kefil değilim bu kadar fazla para konuşuluyorken. Defterlere el konulması kararı verilmesini istiyoruz. İddia makamı talep etsin. Bu katliam gelirken neler yaşandığını, tarihteki neye benzediğini söyleyemeyecek miyiz? TKİ’yi, dayıbaşlığını, sendikayı konuşmayacak mıyız? MİGEM müdürlerini, bakanları konuşmayacak mıyız? Elbette konuşacağız.

TTB Vekili Özgür Erbaş: TTB Halk Sağlığı İşçi Sağlığı ile ilgili uzman koluna sahip. 14 Mayıs itibariyle cesetleri tek tek saymak dahil olmak üzere çalıştı.

DİSK vekili Av. Aziz Aytaç: DİSK ve Naciye Kaya ve diğer şehit yakınlarının vekiliyim. Benim müvekillerim arasında menfaat çatışması yok. DİSK her zaman işçi ve işçi yakınlarının menfaatlerini gözetir. Soma Meydanı’nda Hükümet Konağı’nın tam karşısında, ondan da büyük sendika binasını gördük. Bu işte bir iş vardı. Daha sonra fark ettik ki, milyonlarca liralık rant vardı bu katliamın içinde.

Bu katliama sebep olanlar yalnızca buradaki sanıklar değildir. Burada olmayan müstakbel sanıkların da yakasında olacak iki elimiz. Maden-İş Sendikası patronlarla işbirliği yapmıştır. Buradaki vahşi çalışma koşullarından, dayıbaşılık sisteminden, hadi hadicilerden hesap sormak boynumuzun borcudur. Katılma talebimiz vardır.

KESK vekili Av. Sevinç Hocaoğulları: Davanın tarafları sadece bu salonda değildir, salondakilerin bu kadar az olmasının sebebi de bellidir. Burada adil yargılanmanın sağlanması için tek güvence aileler ve 13 Mayıs’tan sonra sokağa çıkan milyonlardır. KESK bu süreçte taraf olduğunu göstermiştir. İnsanca yaşam mücadelesi veren sendikam, katliamın sebebi taşeronlaştırmanın durdurulması da müvekkil sendika gibi sendikaların sürece dahil olmasıyla mümkündür.

Bakanlık, iş cinayetlerine ilişkin kayıt tutmadığı için 3 ayda en az 351 işçi öldü diyebiliyoruz. Bakanlık kayıtları kasıtlı olarak tutmamaktadır. Katılma talebimiz vardır.

Av. Alp Tekin Ocak: Can Gürkan ile Ramazan Doğru arasında bir imza inkarı meselesi vardı. Duruşmada biz onu çözdük dediler. Can Gürkan İstanbul’da imza sahteciliğinden yargılanmaktadır. O dosyadaki bilirkişi raporu, imzanın Ramazan Doğruya ait olmadığını göstermektedir.

Soma bir kaza değil, cinayettir diyoruz. İcrai değil, ihmali hareketler vardır. Bu ihlaller görülebilir durumdadır.

Av. Berrin Demir: Davutpaşa patlamasında bir araya gelmiş avukatlar grubuyuz. Biz görüşmeleri yaparken 2009 Şubat’tan beri ölen işçilerin fotoğraflarını önümüze koyar, öyle konuşurduk. ‘Bir gün bizim de yakınlarımız ölebilir’ derdik. Şimdi bizim de yakınlarımızın fotoğrafları masaya düştü. Burada 9 gündür dinlediğimiz safsatalara şaşırmadık. Bugüne kadar takip ettiğimiz iş cinayeti davalarının aynısıydı.